Bakırköy’de devam eden Newroz kutlamasında İstanbul Tertip Komitesi Koordinasyonu tarafından hazırlanan ortak metin Türkçe ve Kürtçe olarak okundu. Tutukluların gönderdiği mesajda ise, tecrit kalkmadan eylemin sonlandırılmayacağı kaydedildi.
İSTANBUL – Bakırköy Pazar Alanı’nda “Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız” sloganıyla başlayan Newroz kutlaması büyük bir coşkuyla sürüyor. Yakılan ateşin ardından İstanbul Tertip Komitesi Koordinasyonu tarafından hazırlanan ortak metin Türkçe ve Kürtçe olarak okundu. Metnin Türkçesini ESP İstanbul İl Sözcüsü Pınar Türk okurken, Kürtçesini Marmara Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi üyesi Nuran Uğur okudu.
‘MÜCADELENİN KARARLI BİRER BAYRAĞI HALİNE GELİYOR’
Metinde şöyle denildi: “Tecridi kıralım, faşizmi yenelim. Faşizme karşı öfkemizi Newroz ateşine çevirelim! Değerli halkımız, ‘Mutlaka Kazanacağız Tecridi Kıracağız” şiarıyla örgütlediğimiz 2019 Newroz’una milyonlar akın etti ve etmeye devam ediyor. İşte bugün burada toplanan yüz binler, AKP-MHP faşizmine karşı mücadelenin kararlı birer bayrağı haline geliyor. Tarihe ve geleceğe iz düşen günlerden biridir Newroz. Ortadoğu halklarının yeniden doğuş ve ayağa kalkış günüdür. Tüm ezilen dünya halkların diriliş bayramı haline gelen Newroz’umuz kutlu olsun!
SAVAŞA, KANA VE ZULME YATIRIM YAPIYOR
AKP-MHP faşizmi 2015 yılından bu yana yoğunlaşarak zulmünü arttırıyor. Belediyelerimize kayyumlar atıyor, seçilmiş vekillerimizi tutukluyor, haklarını aramak için grev kararı alan işçilere saldırıyor. 8 Mart’ta sokağa çıkan kadınlara vahşice saldırıyor ve üstüne polisi ıslıklayan kadınların öfkesini manipüle ederek ezanı ıslıkladılar yalanıyla faşist güruhları üstümüze saldırtıyor, doğayı rant alanlarına açıyor… Coğrafyamız her geçen gün daha fazla açlığa ve yoksulluğa sürükleniyor. Emekçi halklarımıza krizin faturasını işsizlikle, yoksullukla, açlıkla ödetmeye çalışanlar, halkın ceplerinden çaldıklarıyla savaşa, kana ve zulme yatırım yapıyor.
CENAZELERE ZULMÜ UNUTMAYACAĞIZ
AKP-MHP faşizmi değerlerimize saldırıyor. En insani haklarımıza bile tahammül edemiyorlar. Dini değerleri ağızlarından düşürmeyenler, cenazelerimizi dini vecibelerini bile yerine getirmeye izin vermeden kaçırarak defnediyorlar. Bu halkın bilinci, yaptığınız zulümleri asla unutmayacaktır. Hepimizin özgürlüğü ve halkların üzerindeki tecridin kalkması için kendi hayatından vazgeçen Zülküf Gezen yoldaşımız ve daha dün yaşamını feda eden Ayten Beçet yoldaşımızın cenazelerine yapılan zulmü hiçbirimiz unutmayacağız.
BİZLER BU TOPRAKLARIN KÖKLERİ, DALLARI, YAPRAKLARIYIZ
İşte bütün bu saldırılara rağmen, ezilen halklar burada. Halkların haklılıklarından aldıkları gücü ve iradeyi yenemiyorlar. Yenemedikçe de çıldırıyorlar. Seçim meydanlarından sürekli bizlere karşı düşmanlıklarını anlatarak oy toplamaya çalışıyorlar. Sık sık Kürtlere Irak’a gitmelerini söylüyorlar. Bizler bu toprakların kökleriyiz, dalları, yapraklarıyız. Bizim mücadelemiz onurlu barış mücadelesidir, halkların birlikte eşit yaşam iradesidir. Türkiye halklarını ‘beka’ yalanı ile aldatmaya çalışıyorlar. Gerçek olan ‘beka’ sorunu sadece ve sadece faşizmin ‘beka’ sorunudur. Kara kış dağılmaya başladı, bahara çok yakınız.
HALK ‘HEPİMİZ LEYLA’YIZ DEDİ
Tecride karşı başlatılan ve giderek büyüyen açlık grevleri ise bu sürecin öncü bayrağını taşımaktadır. Newroz meydanlarını dolduran milyonlar hep bir ağızdan ‘Hepimiz Leyla’yız’ diyor. Leyla Güven direniş geleneğinin erdemli, cesur, devrimci kadın duruşudur. Başta Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, bir bütün olarak toplumun tümüne uygulanmaktadır. Bu mücadele, ezilen halkların ve emekçilerin AKP-MHP faşizminin topluma dayattığı kuşatma ve tecride karşı bir mücadeledir. Tam da bu yüzden hep birlikte tecrit duvarlarını yerle bir edeceğiz. Faşizmin kara perdesini yırtacağız.
BEDENİNİ AÇLIĞA YATIRANLARIN KARARLILIĞINI KİTLESELLEŞTİRMEKTİR
Değerli halkımız, kader belirleyici bir savaşımın ortasında kutladığımız 2019 Newrozu’nda, Kürdistan’ın tüm parçalarında, Türkiye’nin her yerinde ve yerkürenin her köşesinde Newroz ateşleri yakıldı/yakılıyor. Rojava devriminin IŞİD’e karşı zaferi, Ortadoğu halklarının Newroz ateşinin aydınlığı oluyor. Newroz alanlarında, işçi havzalarında AKP-MHP faşizmine karşı halklarımızın demokratik direnişi büyüyor. Bizlere düşen, İmralı tecridi şahında bir bütün topluma uygulanan tecridi kırmak için bedenini açlığa yatıranların kararlılığını kitleselleştirmektir. Bizlere düşen, Demirci Kawa’nın meşalesinin asla sönmeyeceğini, sömürgeciliğin, faşizmin, ırkçılığın birleşik mücadele ile mutlaka, ama mutlaka yenilgiye uğratılacağını daha güçlü haykırmaktır. O zaman bir kez daha hep birlikte haykıralım: An Azadî An Azadî! Ya Özgürlük Ya Özgürlük! Newroz kutlu olsun! Newroz Pîroz Be!”
‘ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ’
Okunan ortak metin ardından Barış Anneleri İstanbul İnisiyatifi kitleyi selamladı. Burada konuşan Barış Annesi Türkiye Bozkurt, “Zindanlarda direnen ve açlık grevinde olan Leyla Güven şahsında herkesin Newroz’unu kutluyorum. Her daim barışı savunmaya devam eden barış annesi olarak açlık grevindeki yoldaşlarımızı selamlıyorum. Kürt halkı kaç yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan haber alamıyor. Buradan yetkililere sesleniyorum. Biz çocuklarımıza ve barışa sahip çıkmaya devam edeceğiz. Değerlerinize sahip çıkın. Tecrit bir an önce sonlandırılmalıdır. Tecrit sonlanmadan da çocuklarımızın açlık grevin sonlandırmayacağını bilin. Direnmeye devam edeceğiz” dedi.
Bozkurt’un konuşmasının ardından cezaevlerinde açlık grevindeki tutukluların gönderdiği mesaj okundu.
Tutukluların gönderdiği mesajda şu ifadelere yer verildi: “Merhaba; özgürlük ve demokrasi mücadelesinde en ön safta direnen halkımız merhaba. Demokrasi ve barış mücadelesinde yerini alan dostlarımız, yaşamın sahabeliğini yapan dünya halkları, sizleri tarihsel direnişimizin yarattığı devrim coşkusuyla selamlıyoruz.
Bugün zalim diktatöryal rejimlere karşı direnen halkların zafer günü olan Newroz ezmeyi ve ezilmeyi kendilerine reva görmeyen halklar tarafından görkemlice kutlanırken, direnişin zafer çizgisinde başarı getirdiğini çok net bir şekilde anlatmıştır. Meydanlarda alanlarda Newroz coşkusuyla birleşen halkların oluşturduğu renklilik ve çeşitlilik özgürlük bilincini açığa çıkarmış ve direnişin kazandırdığını göstermiştir. Newroz gününü büyük bir coşku seliyle kutlayan halkımız, soykırımcı faşist diktatöryal rejimlere karşı asla direnmekten vazgeçmeyeceğiz mesajını çok net bir şekilde vermektedir. Soykırım kıskacında sıkıştırılan halk direnişle sonuçlanan zaferin adını Newroz koymuş ve kimliğine kavuşmuştur. Bugün Newrozlaşan halk baharın rengarenk yaşama duruşunu karşılamış ve direnişini haykırmıştır.
ZİNDANLARDA COŞKUYLA NEWROZ’U YAŞIYORUZ
Değerli halkımız ve dostlarımız, bizler bedeni tutsak düşüncesi teslim alınamayan siyasi tutsaklar olarak zindanlarda büyük bir coşkuyla Newroz’u yaşıyoruz. Alanlarda sizlerle birlikte olma ve halay çekme koşulumuz olmadığı için böylesi bir mektupla sizlere uzanıyor ve her daim sizlerle yaşadığımızı bilmenizi istiyoruz. Çünkü şuna inanıyoruz insanın insan olma serüveni toplumsallıkla buluşma anıdır. Kendini toplum ve toplumsallıktan soyutlayan insan, büyük oranda insan olma evresini tamamlamamıştır. Bu evreyi zindanda bulunan biz tutsaklara dayatmak isteyen faşist rejimler halklarımızdan aldığımız güç ve moral ile direnişimizi görkemli hale getirdiğimizi henüz anlamamışlar. Bu bağlamda bedenimizi ölüme yatırdığımız böylesi direniş süreçlerinde toplumsal değer yargıları ve özgür bir yaşam uğruna her türlü bedel vermeyi göğüslemekteyiz.
TECRİT KIRILMADAN EYLEMİMİZ KIRILMAYACAK
Yüz yıllardır kapitalist modernize savunucuları bireyi toplumdan çalarak izole edip topluma tecrit uygulamaktadır. Bugün bunun benimseyicisi ve yürütücüsü olan AKP- MHP ittifakı bu gelenek uğruna kendi koyduğu yasaları çiğnemekten asla geri durmamıştır. Bunun en net örneğini İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan şahsında topluma uygulanmak istenen tecritte görmekteyiz. Çünkü İmralı işkence ve tecrit sistemi kapitalist modernist sistem savunucuları eliyle inşa edilmiş ve mevcut hükümetin bunu en iyi şekilde savunduğunu, toplumu tecride aldığını kaos ve kriz yarattığını okumak çok zor değildir. Bu sebeple Türkiye’nin kaos ve krizden çıkmasının tek yolu Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Bunun yol ve yöntemi ise kesinlikle Sayın Abdullah Öcalan’ın kendisidir. Gerçek anlamda bir çözüm sürecinin başlatılması gerektiğine inananlar veya öncelikle Sayın Abdullah Öcalan’ın özgür koşullarının oluşturulması gerektiğini bilmeliler. Gelinen aşamada Sayın Abdullah Öcalan şahsına uygulanan tecrit tümden bir imha ve soykırım konseptinin devrede olduğunu göstermektedir. Bu konseptin kırılmasının tek yolu Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasından geçmektedir. Bu sebeple bizler açlık grevi eylemimizle direnişimizi yükselterek tecrit kırılmadan eylemimiz kırılmayacak ve kararlıca sürecektir.
ZAFER ÇİZGİSİYLE TAÇLANDIRACAĞIZ
Newroz alanını direniş coşkusuyla dolduran halkımız ve dostlarımız içinde bulunduğumuz direniş hamlemizin ilk şehitleri olan Zülküf Gezen, Uğur Şakar ve Ayten Beçet yoldaşlarımızın anıları ve amaçlarını yaşamsallaştırmak tarihsel toplumsal sorumluluğumuz olmuştur. Tecridin kaldırılması için büyük bir aşkla kendini özgür önderlik ve özgür Kürdistan’a adamışlardır. Bizler mücadele arkadaşları olarak anılarına bağlılık gereği mutlaka başaracağımızın sözünü yineliyoruz. Bu sebeple sizlerin huzurunda içinde bulunduğumuz direniş eyleminin kararlılığına vurgu yaparken Newrozlaşan halklarla direnişimizi zafer çizgisiyle taçlandıracağımıza inanıyoruz.
TUTUKLULAR DEKLARASYON MADDELERİNİ SIRALADI
Gelinen aşamada hem içeride hem dışarıda Sayın Abdullah Öcalan şahsında halka uygulanmak istenen tecridi kırmak için açlık grevi direniş eyleminde bulunan bizlerin temel talebi hiç kuşku yok ki evrensel hukuk normlarında yer edinmiş ve yasal düzlemde uygulanabilirliğinin meşruluğu bulunmaktadır. Bu minval üzeri Newrozlaşan halkın huzurunda kendimizi deklare ediyoruz. Aşağıda belirteceğimiz deklarasyon maddelerinin gerçekleşmesi halinde içinde bulunduğumuz açlık grevi direnişini sonlandıracağımızı belirtiyoruz. Buna göre;
* Sayın Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla düzenli görüşmelerinin yapılması ve kesintiye uğratılmaması,
* Sayın Abdullah Öcalan’ın mevcut yasalar çerçevesinde ailesiyle ve vasisiyle düzenli olarak görüşmesi meşru bir haktır ve bu hakkın engellenmemesi,
* Sayın Abdullah Öcalan’ın mevcut yasalar çerçevesinde ailesiyle telefon görüşme hakkının kullanması her yere mektup göndermesinin veya almasının engellenmemesi ve bu temel hakların kesintiye uğratılmaması
* Sayın Abdullah Öcalan’ın radyo ve TV hakkının kesinlikle engellenmemesi ve günlük olarak istediği tüm gazete, dergi, kitap vb. istemlerinin karşılanması,
* Sayın Abdullah Öcalan’ın yanında bulunan arkadaşlarıyla düzenli görüşmesinin sağlanması ve bu yasal hakların engellenmemesi,
* Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık yaşam koşullarının oluşturulması İçin bağımsız heyetlerce düzenli olarak tedavi koşullarının sağlanması,
* Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümünde ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde Sayın Abdullah Öcalan’ın aktif rol alabilmesi için önündeki engellerin kaldırılması ve özgür yaşar ve çalışma koşullarının sağlanması,
ZÜLKÜF, UĞUR, AYTEN YOLDAŞIN ANISINA BAĞLILIK
Değerli halkımız ve dostlarımız; görkemli direniş hamlemizin ilk şehitleri olan Zülküf, Uğur ve Ayten yoldaşların bizlere bıraktığı zafer bayrağını halkımızla birlikte taçlandıracağımıza olan inancımızla İmralı tecrit sistemini mutlaka yıkacağımızı belirtiyoruz. Zülküf, Uğur ve Ayten yoldaşların anısına bağlılık demek onurlu mücadelemizi zafere kilitlemek demektir. Bu görev ve sorumluluk bilinciyle sizler şahsında tüm halkların Newroz’unu en içten devrimci duygularımızla kutluyoruz.”