KJK, Türkiye 31 Mart 2019 seçimlerinde Kürt halkının ortaya koyduğu tavır özgürlük ve demokrasi cephesinin, Kürt ulusal birliğinin gelişmesi ve kadın özgürlük hareketlerinin mücadelesi açısından çok önemli bir sonucu ortaya çıkarmıştır
‘TEHDİT, BASKI ALTINDA SANDIĞA GİDİLDİ’
KJK’nin açıklaması şöyle:
“Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden biri sona erdi. Kürt halkı, Sevgili Leyla güven, zindanlardaki PKK, PAJK tutsaklarının, Strasbourg’daki arkadaşların ve tüm dünyadaki açlık grevi eylemcilerinin direniş ruhu ile sandık başına gitti. Çünkü artık sandık başına gitmek ve desteklediği partiye oy vermek bile ciddi bir mücadele ve direniş gerektirmektedir. Bütün baskı, polis, asker ve özel harekat güçlerinin tehdidi altında halkımız Türkiye’de sandığa gitti ve oyunu kullandı. Ama Kürdistan’da özellikle küçük yerleşim yerlerinde halkımızın oy kullanması engellendiği gibi ve ciddi hilelerin yapıldığı bütün Türkiye halkının şahit olduğu bir durumdur. Seçimin üzerinden üç gün geçmesine rağmen AKP-MHP faşist bloku hile ile sonuçları değiştirmeye çalışmaktadır.
‘YAŞAMINA SON VERME EYLEMLERİNİ BENİMSEMİYORUZ’
Seçim sürecine direniş ile giren Kürt halkı, bu süreçte de kızlarını ve oğullarını şehit vermiştir. Bu vesile ile en son şehit düşen Yonca Akıcı, Sıraç Yüksek arkadaşlar şahsında tüm eylemcileri selamlıyoruz. Bir kez daha kendi yaşamına son verme suretiyle gerçekleştirilen eylem tarzını asla benimsemediğimizi, kabul etmediğimizi belirtmek istiyoruz. Bu eylem tarzı kesinlikle doğru değildir. Tüm zindan direnişçileri uzun vadeli bir biçimde gelişecek örgütlü eylem tarzını esas almalıdırlar.
‘AKP HEDEFİNE ULAŞAMADI’
Türkiye’deki faşizm en üst düzeye ulaşmıştır. Bu anlamda biz de direnişimizi örgütlü ve en üst düzeyde düşmanı yenilgiye uğratacak bir şekilde yürütmeliyiz.
Erdoğan faşist iktidarı Türkiye’de 31 Mart 2019 yerel seçimleri ile büyük metropolleri yalan, hile, özel savaş medyasının etkisi, devlet olanaklarından yararlanarak ele geçirerek, Kürdistan’da ise tüm Kürt şehirlerini işgal ve zorla gasp ederek soykırım savaşını zirveye çıkarmayı hedeflemekteydi.
Türkiye ve Kürdistan’da tam hakim olmuş bir Erdoğan diktatörlüğü yeni bir Osmanlı devleti hayalleri ile Rojava ve Güney Kürdistan’ın tümünü ele geçirmenin planlarını gerçekleştirilecek ve böylece Ortadoğu’nun en etkili gücü olma amacını pratikleştirmiş olacaktı. Bundan dolayı Kuzey Kürdistan’ın sınır hattı için çok özel bir planlama gerçekleştirildiği, seçim sonuçları ile ortaya çıkmıştır. Nüfusu az olan Kürdistan il ve ilçelerine dışarıdan asker ve korucu getirerek, yurtsever halkımızın sandık başına gitmesini engelleyerek, oyları çalarak Şırnak, Çelê, Şemzînan ve sınır hattının tümü işgal edilmiştir. Sınır hattında gerçekleşen seçim değil AKP iktidarının Kürdistan’ı işgal hareketidir. Kayyum politikasının pratik olarak devam ettirilmesidir. Kürdistan’da işgal altında yapılan seçimlerle kayyum politikası meşrulaştırılmak ve resmileştirilmek istenmiştir. AKP, DAİŞ’e benzer şekilde Ortadoğu’da halkların, inançların, kadınların bağrına saplanmış bir hançer gibi rol oynamaktadır. AKP seçimleri Kürtleri soykırımını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanmıştır. AKP’nin özgürlük ve demokrasi güçlerini, kadınları hedef alarak gerçekleştirdiği faşist politikaları ile DAİŞ zihniyeti ve politikaları birbiriyle örtüşmektedir. AKP aynen DAİŞ gibi faşist, soykırımcı, talancı, tecavüzcü, hırsız, gaspçı, sömürgeci zihniyete ve uygulamalara sahiptir. AKP-DAİŞ faşist güçleri halen de birlikte hareket etmektedir.
‘KÜRT HALKININ TAVRI ÖNEMLİ SONUÇ SAĞLADI’
Türkiye 31 Mart 2019 seçimlerinde Kürt halkının ortaya koyduğu tavır özgürlük ve demokrasi cephesinin, Kürt ulusal birliğinin gelişmesi ve kadın özgürlük hareketlerinin mücadelesi açısından çok önemli bir sonucu ortaya çıkarmıştır. Kürtler kendi oylarını büyük bir özgürlük bilinci ve duruşu ile sahiplenmişlerdir. Halkımız önemli bir siyasi ve politik irade göstermiştir. Türkiye’de AKP-MHP faşizmi İstanbul, Ankara, Mersin, Adana gibi büyük metropoller başta olmak üzere birçok şehirde Kürt oyları ile büyük bir yenilgi yaşamışlardır. Kürdistan’da tüm tutuklama, işkence, göçertme, korku ve AKP devlet terörüne karşı çok önemli bir başarı sağlanmıştır.
Faşist AKP-MHP iktidarı ve özelde Erdoğan diktatörlüğü bu seçimlerde elde edilen sonuçlar nedeniyle ciddi bir sarsıntı, hüsran, yenilgi ve kırılma ile karşı karşıya kalmıştır.
AKP faşizminin yenilgiye uğratılması Türkiye’deki özgürlük ve demokrasi güçlerinin, Kürt özgürlük hareketinin, kadınların başarısıdır.
Bu nedenle Kürt halkının direnişi ile sadece Kürdistan, Türkiye değil, Ortadoğu halkları açısından büyük bir tehlike engellenmiştir.
31 Mart 2019 seçimi ile bir kez daha Kürt halkının, kadınların örgütlü iradesinin Türkiye ve Ortadoğu açısından ne kadar belirleyici olduğu ortaya çıkmıştır. Kürt halkının örgütlü iradesini yok sayan hiçbir güç Ortadoğu’da etkili olamaz. Siyaset yapamaz.
‘ÖRGÜTLÜLÜK VE BİRLİĞİ GELİŞTİRELİM’
Değerli halkımız, demokrasi ve özgürlük güçleri, sevgili kadınlar;
Seçim sonrası çok önemli bir süreç yaşamaktayız. Özellikle Türk devletinin ordu, polis, özel savaş gücü ile işgal altında olan başta Botan halkımız olmak üzere tüm halkımızın içinden geçmekte olduğumuz süreci ve yapılmak istenenleri doğru kavrayarak buna göre örgütlülüğünü güçlendirmesi gerekir. Halkımız kesinlikle kendi köyünü, beldesini, şehrini terk etmemelidir. Kendi topraklarına sahip çıkmalıdır. Dersim halkımız Kürdistan ile bütünleştikçe özgürleşebileceğini bilmektedir. Muş, Bingöl, Bitlis, Ağrı’da da aynen Botan’daki gibi devlet zoru ile işgal politikası yürütülmüş, halkımızın özgür seçim iradesine müdahale edilerek hile ile zor güçleri kullanılarak gasp edilmiştir.
Bu temelde tüm halkımızı, kadınları direniş ruhunu bir an bile bırakmadan örgütlülüklerini geliştirmeye ve özgürlük mücadelesini büyük bir irade ve kararlılıkla süreklileştirmeye ve yükseltmeye, birliğini geliştirmeye çağırıyoruz.”