BEHDİNAN- Küçükçekmece’de 23 Nisan günü beş yaşındaki bir kız çocuğuna iki kişi tarafından gerçekleşen tecavüz vahşetine ilişkin yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, bu tür olayların asla münferit olmadığını belirtti. KJK, “Bu tür olaylarla başta kadınlar olmak üzere tüm toplum, demokrasi güçleri sindirilmek, teslim alınmak isteniyor” vurgusunda bulundu.
TECAVÜZÜN SOSYAL, SİYASİ, TOPLUMSAL HEDEFLERİ KAPSAMLI
KJK’nin açıklaması şöyle:
23 Nisan günü İstanbul Küçükçekmece’de 5 yaşındaki kız çocuğa iki kişi tarafından tecavüz edildi. Bu olay başta Küçükçekmece halkı olmak üzere tüm Türkiye’de infial yarattı. Tecavüze karşı çok yerinde ve haklı olarak protesto yürüyüşleri gerçekleştirildi. AKP-MHP faşist hükümetinin kolluk güçleri bu olayı protesto eden halka saldırdılar. Protesto gösterilerini provokasyon olarak değerlendirdiler.
Dolayısı ile AKP-MHP faşist iktidarı bir kez daha tecavüzcü, tacizci, kadın cinayetlerini destekleyen çirkin egemen erkek karakterlerini göstermiş oldular. AKP iktidarı döneminde sürekli artan sayıda kadına yönelik cinayetleler, tecavüzler bilinmektedir. AKP kadın düşmanlığı üzerinden iktidarını geliştirmek, korumak, kalıcı hale getirebilmenin politikalarını sürekli geliştirmiştir. Küçükçekmece’de 5 yaşındaki kız çocuğuna karşı geliştirilen bu tecavüz olayının sosyal, siyasi, toplumsal hedefleri kapsamlıdır.
BULUNAN FAİL SAPTIRMADIR
Tam da 23 Nisan çocuk bayramı gününde, İstanbul’da gerçekleşen bu olay planlıdır. Şimdi de Pakistanlı bir mülteci bu olayın faili olarak gösteriliyor, ki bu da bir saptırma ve mültecilere karşı kin ve nefret geliştirme amacını taşımaktadır. Dolayısı ile bu olayı kim gerçekleştirirse gerçekleştirsin arkasında kirli AKP-MHP faşist iktidarının zihniyeti ve eli vardır.
Yaşanan olayın zamanı ve mekanı dikkate alındığında durumlar anlaşılıyor. Yer İstanbul, Tarih 23 Nisan ve ağırlıkta Türk-Kürt çeşitli halkların beraber yaşadığı mahallelerdir.
BU TÜR OLAYLAR ASLA MÜNFERİT DEĞİLDİR
Türkiye’de başta kadın özgürlük hareketleri, kadın hakları savunucuları, feministler olmak üzere tüm demokrasi ve özgürlük güçleri bilmelidir ki bu tür olaylar asla münferit değildir. Bu tür olaylarla başta kadınlar olmak üzere tüm toplum, demokrasi güçleri sindirilmek, teslim alınmak isteniyor.
Faşist AKP-MHP Hükümeti özgürlük, toplum, kadın ve çocuk düşmanı politikalarını işbaşına geldiğinden beri yürütüyor. Ancak son yıllardaki çocuk ve kadınlara yönelik şiddet, tecavüz, taciz olaylarında görülen yüksek düzeyde ki artış iktidarın faşizm, savaş, ekonomi, toplumsal politikalarının bir sonucudur.
İSTİSMAR DEĞİL, TECAVÜZ
Yaşanan olayları çocuk ve ya kadın istismarı olarak adlandırmak da yaşanan durumun hafifletilmesi anlamına geliyor. Çünkü yaşanan bir istismar değildir. Yaşanan tecavüzdür. Çocukların, kadınların, toplumun yaşamlarının tümüyle karartılmak istenmesidir.
AKP İKTİDARI, HİTLER, MUSOLLİNİ VE FRANKO ÇİZGİSİNDE
Bilindiği gibi, AKP- MHP faşist ittifakı 31 mart seçimlerinde çok büyük bir kaybedişi, kırılmayı yaşadı. Sonrasında ise başta Kürdistan olmak üzere bin bir hile, hukuk tanımadan, son derece keyfi ve hukuksuz biçimde zor, baskı, şiddet, şantaj, hile politikalarını devreye koydu. AKP Türkiye de tamamı ile mafyavari ve çete örgütü haline gelmiştir. Devlet, kanun, yasalar hiçbir biçimde işletilmemektedir. AKP iktidarı Hitler, Musolloni, Franko çizgisindedir. Faşizmi tümüyle Türkiye ve Kürdistan’da derinliğine kurumlaştırmak istemektedir.
Dolayısı ile en ahlaksız, vicdansız yöntemler topluma, kadınlara, çocuklara karşı acımasızca hayata geçiriliyor. Tecavüz politikaları ile toplum düşürülmek, korkutulmak, düşürülmek isteniyor.
FAŞİST ERDOĞAN’IN TEK HEDEFİ İKTİDARINI KORUMAK
Seçimlerde kaybeden mafya ve çete zihniyeti ve örgütlenmesi içinde olan AKP iktidarını ve egemenliğini korku, sindirme politikaları ile devam ettirmek istiyor. İstanbul seçimleri yenilenmek isteniyor. Bunun çeşitli planlamaları ile zemini oluşturuluyor. AKP ve faşist Erdoğan için tek bir hedef vardır. O da iktidarını korumak, kalıcı kılmaktır. Bunun için vahşi ve dehşet içeren her eylemi yapabilir. Herkesin gördüğü ve takip ettiği gibi faşist Erdoğan konuştuklarının tam tersini pratikleştirmektedir. Yalancılık ve iki yüzlülük, kandırma, aldatma, toplumu sürekli manipüle etme adeta bir sanat gibi Yandaş Medya organları da etkin kullanılarak hayata geçiriliyor. Devletin ve iktidarın tüm imkanları Erdoğan’ın hizmetindedir. Bunu da topluma karşı kullanmaktadır. Türkiye toplumu, demokrasi, özgürlük güçleri 31 Mart seçimleri ile faşist AKP-MHP iktidarına karşı bir zafer kazanmıştır. AKP de büyük bir kırılma, kaybedişle dağılma süreci başlamıştır.
Bu nedenle Faşist Erdoğan seçimlerde yaşadığı kaybedişi hiçbir şekilde kabul etmemekte. Toplum sürekli saldırıya tabi tutarak, teslim alma, pes ettirme ve özel de İstanbul seçimlerini yenilenmek istenmektedir.
ERDOĞAN İSTANBUL’U BATAĞA ÇEVİRMEK İSTİYOR
Örneğin İstanbul belediye meclisinde cinsiyet eşitliği ve uyuşturucuyla mücadele komisyonlarının kurulmasına AKP’li meclis üyeleri ret etmişlerdir. Bunun emrini veren de Erdoğan’dır. Bu reddin anlamı İstanbul’u, tüm Türkiye’yi tamamı ile bir batağa çevirmedir. Bu sadece İstanbul politikası değildir. AKP-MHP iktidarının Türkiye politikasıdır. Bu anlaşılmalıdır. Kendisine karşı muhalefet gelişmesin diye tüm toplum, gençlik, kadınlar hedef alınmaktadır. Toplum çürütülmektedir.
BU SADECE KADINLARIN SORUNU DEĞİL
Vahşi biçimde gerçekleşen Küçükçekmece olayı ve muhtemelen önümüzdeki süreçte gelişecek bu tür olaylar sadece kadınların sorunları değildir. Tüm Toplumsal güçlerin sorunlarıdır. Bu nedenle tüm toplumsal özgürlük güçlerinin ortak mücadelesini de farz kılar. İstanbul ve tüm Türkiye’deki yaşayan kadınlar, tüm özgürlük güçleri bu faşist erkek ittifakına karşı daha ortak, örgütlü ve organizeli davranabilmelidirler. Kadın özgürlüğüne, kadın haklarına, özgür bir yaşam ideali, geleceği isteyen, adaleti esas alan tüm kesimlerin birlikte hareket etmesi önemli olmaktadır. Kadınların öncülüğünde tüm toplumsal özgürlük güçlerinin mücadelesi ortaklaşabilmelidir. Hangi ideoloji, düşünce den olursa olsun demokrasiye, kadın özgürlüğüne, toplumun hak ve hukukuna inanan, adaletin gerçekleşmesine inanan kadınlar, tüm insanlar birlikte tavır koyabilmelidir.
FAŞİST İKTİDARIN AMACI DEMOKRASİ GÜÇLERİNİ BİRBİRİNDEN UZAKLAŞTIRMAK
AKP-MHP faşist iktidarının bir amacı da demokrasi güçlerini birbirinden uzaklaştırmak, birleşmelerini önlemektir. 31 Mart seçimleri bir kez daha göstermiştir ki eğer kadınlar, özgürlük, demokrasi, hak ve adalet isteyen güçler birlikte hareket ederlerse karşılarında hiçbir güç duramaz. Bilinmelidir ki AKP iktidarda kaldıkça toplumun hiçbir güvencesi yoktur. Bu sindirme, korkutmaya karşı güçlü cevaplar verilmezse AKP daha da saldırganlaşacaktır. Kimse susarak, köşeye çekilerek bir sonuç alınabileceğini sanmasın. AKP adım adım saldırı politikalarını arttırarak toplumu çürüten, kadınları köleleştiren, çocuklara tecavüz eden zenginin daha zengin, fakirin ise daha fakir olduğu bu harami sistemini kurumlaştırma hedefini asla bırakmayacaktır. Her zaman fırsatları kollayarak, zemin oluşturarak topluma özgürlük güçlerine sürekli saldıracaktır. Bu nedenle direniş sürekli ve kalıcı olmalıdır.
TÜRKİYE TARİHİNİN EN ÖRGÜTLÜ, VAHŞİ PARTİSİ İLE KARŞI KARŞIYA
Dolayısı ile Türkiye de çocuklara, kadınlara tecavüzü, tacizi bir iktidarını korumak için bir politik araç olarak kullanan bu faşist erkek egemen ittifakına mutlaka dur denmelidir. Bu da ancak radikal tutumlarla sağlanabilir. Özgürlük güçleri yaşanan bu saldırıların geçmesini bekleyerek asla başarı sağlayamazlar. Bu bilinmelidir. Türkiye tarihinin en vahşi, örgütlü bir faşist partisiyle karşı karşıya olunduğu daha güçlü kavranmalıdır. Bu nedenle Türkiye de olağan üstü bir faşist sürecin yaşandığı bilinerek buna karşı direniş yükseltilmelidir. Yoksa Türkiye toplumu demokrasi ve özgürlük güçlerinin kaybedişi büyük olacaktır.
DİRENİŞ SÜREKLİ OLMALI
31 Mart seçimlerinde demokrasi ve özgürlük güçlerinin ittifakı ile AKP-MHP faşist iktidarına büyük bir yenilgi yaşatıldı. Ancak bu mücadelenin başlangıç adımlarındandır.
Bu çizgi devam ettirilirse sürekli ve kalıcı kılınırsa mutlak başarı sağlanabilir. Bu temel de Türkiye halklarının, kadınların, demokrasi ve özgürlük güçlerinin yüzü faşizme karşı tutum geliştirdikçe, direndikçe bunu sürekli ve kalıcı kıldıkça gülebilir. Direniş sürekli olmalıdır. Bu yüzden şimdi demokrasi ve özgürlük güçlerinin Türkiye de gelişecek olaylar karşısında ortak ve örgütlü hareket etmesi son derece hayatidir. Hiç kimse geri adım atmamalıdır. Bu başarılırsa Türkiye’nin aydınlık geleceği kurtarılabilecektir. Çocuklar, kadınlar bu temel de kendilerini koruyabilecektir.”