HABER MERKEZİ
Bêrîtan, Zağrosların eteklerinde doğup büyümüş, Altın Hilal’ın bin yılların öncesinden gelen neolitik insan özelliklerinin tümünü özünde taşımayı başarmış, kadın güzelliği ile isyancılığını yaratıcı bir temelde birleştirerek yaşamsal kılmayı başarmış genç bir Kürt gerillasıydı.
Çok sonradan farkına varsa da, doğup büyüdüğü köy kültürünün köklerinde Mezopotamya’nın o ihtişamlı tanrıça kültürü yatmaktaydı.
Bilinci zayıf, köylü bir genç kız olmasına rağmen onu hep içten içe dürtükleyen, karşı durulmaz bir arzuyla o çetin dağlara, acımasız savaş meydanlarına itekleyen, savaş meydanlarında ve çetin dağ koşullarında ona irade gücü kazandıran, köklerine olan bağlılık ve özgürlük tutkusundan başka bir şey değildi.
Daha 16 yaşlarında beş genç Kürt kızı olarak göreve daha rahat ve elverişli yaşam koşullarını, evlerini ve köylerini terk etmelerinin temel kaynağı yurtsever bir ortamda büyümüş olmaları değildi.
Bêrîtan yoldaş, dağ ve savaş koşullarıyla karşı karşıya kaldığından oldukça zorlanarak ve bu zorlanmanın sonucunda gerçeğin bilincine varacaktı. Yaşadığı zorlanmaların ardından kadın ve halk olarak tarihsel köklerini, yine günümüzde bir kadermişçesine mahkum edilen prangaları hissederek en derinden bilincine varmak- herkese basit olmayan anlamlı katılımı gerçekleştirmeyi başaracaktı. O artık özgür iradeli bir Kürt kadın gerillasıydı!
Sade ve doğaldı Bêrîtan yoldaş.
Biraz dikkatlice bakıldığında, en doğal insan özelliklerinin bütün sadeliği ve saydamlığıyla onda yaşadığını fark ederdiniz.
Gülmeleri ve ağlamalarıyla, tepkileri, sevinçleri ve heyecanlarıyla bir çocuk gibi doğal, sade ve yerinde algılara sahipti.
Yanlış bulduğu bir şeye “bu yanlıştır!” demeyi esirgemeyen, bir dakika sonra bile olsa eğer yanlış dediği şeyin doğruluğunun farkına varırsa, hiç evelemeden ve sağa sola gitmeden “evet, bu doğrudur!” diyebilme gücünü gösterecek kadar erdemli ve kaygısızdı Bêrîtan yoldaş.
Bir dakika içinde hem gülebilmesi hem ağlayabilmesi bir tutarsızlık değil, karşılaştığı durumlar karşısında insanın ruhsal şekillenişinin bir gereği olarak üzüntü veren şeye karış üzüntü, sevinç veren şeye karşı sevinç ve coşkusunu en içten yansıtabilecek kadar doğal ve tahrip olmamış zengin bir ruha sahipti.
Eğer Bêrîtan yoldaş bu ruhsal şekillenişi ile özgür ülke koşullarında okuma ve eğitim imkanlarına sahip olsaydı, en içten duygularımla inanıyorum ki mükemmel bir sanatçı olacaktı. Bunun için hiç eksiliği yoktu, fazlasıyla bu cevheri taşıyordu.
Ama yaşam bu coğrafyada bir başka yaşanmak zorunda bırakılmıştı. O da bu cevherinin özgürlük tutkusunda, özgürlüğü en sanatsal bir ruhla işlemede gösterdi.
Dilin ucunda hafif peltek ve ince sesli konuşması yüzündeki güleçlik gözlerindeki parlaklık ve acının derin izlerini taşıyan yaşları onun bambaşka kalıyordu onda, sokratça bir bilgeliğin mütevaziliği yansıyordu.
Bêrîtan yoldaş teorisini oluşturması da, bir tanrıça gibi özgür, erdemli ve asil yaşamayı; aynı zaman da içimizden, bizden biri gibi olmayı başaran, son derece mütevazi bir kişiliğe erişti. Nirhursag’ın memleketinde ve bin yılları sonra toplumu ve onun geleceğini- özgürlüğün- var eden Me’lerin en mütevazi yaratıcılarından oldu.
Az yaşadı, ama öz ve anlamlı yaşadı. Kadının ve onunla aynı kaderi paylaşan toplumunun acılarına ve sevinçlerini kısa bir zamanda yüreğinin her yanında hissetti, duyumsadı.
Daha 18 yaşında olmasına rağmen, beş bin yıldır tutsak edilmiş tanrıçanın zincirlerinden kurtulmuş sevinç ve coşkusuyla heybetlice yürüdü. Çünkü Bêrîtanca bir yaşamın bir kurşunla hiç ama hiç bitmeyeceğin en iyi bilenlerdendi.
Şahadetin, böylesine zamansız ve apansız ayrılışın ne kadar acı verse de, Mezopotamya’nın bereketli topraklarına ekilen tohum misali yeniden, daha gür ve çoğalarak yeşereceğine olan inanç ve umut bize- yüreğimize- bu acıyı da güçlü karşılama direnci ve iradesi vermektedir.
21. yüzyılın başlarında karartılan geleceğini, unutulmuş geçmişiyle yeniden aydınlatmaya çalışan, Bêrîtanlaştıkça, tanrıçalaşan kahraman Kürt kızlarının ölümsüzleşen direnişleri, özgürlük mücadelemizde hepimizin vazgeçilmez rehberleri olmaya devam edecektir.
Bêrîtan Melek (Perihan Aybar), 21 Eylülde Çukurca’nın Maruka alanında bir saldırı eyleminde kahramanca şahadete ulaşmıştır.
Mücadele Arkadaşları