HABER MERKEZİ
Güven Umut İnanç Sevgi ve Güzellikle Yaşanılası Kadın
Böyle inanan, toplumsallığı bu duyarlılıkla adım adım ören ana-tanrıçanın sevilmemesi, saygı duyulmaması, etrafında toplanmamak mümkün mü? Kendisinden hiçbir zararın gelmeyeceğine inanılan insan! Yanında güvenle, umutla sonsuz yaşanacak insan! Emekle güzelleşen, koruyan, toplumu ve emeği çoğaltan, verimli kılan insan! Yaşamı kolektif, özgür kılan insan! Kötülüğün en büyük cezalandırma nedeni, hırsızlığın yanına bile yaklaşamayacağı bir yaşam! İçinde olmaktan, birlikte yaşamaktan ve üretmekten gurur, onur duyulan bir toplum! Birbirini incitmeyi bırakalım, bir karıncayı incitmeyen hissiyatta yaşayan bir toplum! Bir çiçeğin, bir ağacın, bir buğdayın, suyun ve bir çocuğun aynı hissiyatta korunduğu, büyütüldüğü bir ruhsal-zihinsel uyum gücü! Büyüleyici, besleyici ve koruyucu bir toplumsallık, kadının en kutsal emeğinin ürünü ve etrafında örülen yaşam en kutsal yaşamdır. Bu yaşamın örgütlenmesi kendi doğallığı içinde gelişir. Üretimi, yerleşimi kolaylaştıracak, yaşamı güzelleştirecek işler, toplumun esas işleridir, kolektiftir. Toplumun etik ve estetiği bu kolektivizm etrafında örülür. Dayanağı: Ana duygulu kadının eğiticiliği ve öğreticiliği etrafında gelişen bereketli üretim, kolektif yaşam ve paylaşımdır; doğayı ve toplumu canlı bir organizma olarak gören ve karşısında sürekli kutsanan varlık biçimidir; özgürlük ruhu, duygusu ile yüreği, beyni ve bedeniyle uyum içinde, yaratıcılığın doruğundaki insandır;ana tanrıça kültürü, inancı, bu kutsal yaşamın binlerce yıl ilmik ilmik ruhlara yedirildiği, öze dönüştüğü, bedenleştiği toplumsallığın kendisidir. Caziptir, çekicidir, güzeldir, yaşanılasıdır. Özsavunması, bu toplumsallığın oluşturduğu çekicilik, üretkenliktir. Kötülüklerin cezalandırılmasıdır. Toplumsallığın büyüsünü bozacak bir duyguya, düşünceye bile tahammül edilmemesidir.
Ana sisteminin güvenceye alınmasının en önemli çalışmalarından birinin eğitim olduğunu, tapınakların bu amaçla oluşturulduğunu görüyoruz. Ana tanrıça tapınaklarında genç kadınlar ana tanrıça inancı ve kültürüne yoğunlaşarak toplumsallığın gücüne ulaşırlar. Etik, estetik, kültür, sanat, müzik, tarım, doğa-evren başta olmak üzere, toplumsallığın sürdürülmesini sağlayan, bereketle özdeşleştirilerek kutsanan cinsellik dersleri verilmektedir. Tanrılar sisteminin ele geçirdikten sonra kirlettiği tapınaklara benzemeyecek kadar, güzellik, yaşam, üretim merkezleri olarak kadının toplumsallaşması, toplumsal yaşamı zenginleştirmesi ve süreklileştirmesi amacına hizmet ederler. Ana toplumunun ulaştığı bilgi, birikim ve kültür düzeyinin genç kadınlara aktarılarak güvenceye alınması, yeni zihinlerin yetiştirilmesiyle güçlenen, ilerleyen bir toplumsallık, özgürlük, bereketin gerçekleşmesini amaçlarlar. Günübirlik yaşamın sürdürülmesini sağlayan avcılık ve toplayıcılıktan, köy toplumunun ihtiyaçlarını karşılayacak bir devrimsel dönüşümün geçmişi, günü ve geleceği besleyecek toplumsal patlamaya yol açan yeni buluşlarının bilgisi paylaşılır. Kadın devriminin zihniyet dünyası, ahlaki ilkeleri, inancı, toplumsallığı bu zeminlerde güçlendirilir, kalıcılaştırılır. Ana tanrıçanın bereketin, onurun, yaratıcılığının gücüne ulaşmanın yoğunlaşmaları, özgürlük ve güzelliğin duygu yüklü zeka yaratıcılığıyla gelişkinliği kavratılır. Toplumsallığın büyüsü, üretim ve kolektif yaşamın çekiciliği paylaşılır. Başta kadınların eğitildikleri tanrıça mekanları tapınaklar, ataerkilliğe geçiş döneminde erkeklerin de eğitildiği yerlere dönüşür.
Neolitik devrimi yaratan doğal toplum özellikleri olduğu kadar, neolitik devrim de doğal toplumun gelişiminde köklü dönüşümleri getirir. Bilimsel, duygusal ve yaşamsal dünyanın zenginleşmesi, teknik araçların geliştirilmesi, ahlaki ve politik toplumsallığın büyüleyici bütünlüğü, tanrıçalar çağı olarak tarihte yerini alır. Hızla yayılan kültür, çoğalan köyler birbirleriyle dayanışma içinde süreklileşen bir devrim yaşanır. Kadın devrimi etrafında büyüyen toplumsallık ve üretim, biriken deneyim, ulaşılan bilgi düzeyi, buluşlar, büyüyen köyler, oluşan zihniyet dünyası, Verimli Hilal’den başlangıçta Sümer ve Mısır olmak üzere, tüm dünyaya yayılmış, kent yaşamının kaynağına dönüşmüştür. Sümer’i, yani devletli uygarlık sistemini yaratan Yukarı Mezopotamya köy devriminin yaratımlarıdır. Sümer’de kutsanan üretimden, aletlerden tutalım, dile, kültüre kadar tanrıça toplumsallığının üretimidir. Aynı adlandırmalarla birçok buluş olduğu gibi taşınmış, devlet kurumlaşmasının, ataerkil zihniyet ve sisteminin el koyduğu yasalara, kurumlara dönüşmüştür.
Kadın etrafında kutsanan köy yaşamı, komünal üretim bereketi, özgürlük, demokrasi, ahlaki ve politik toplum ilkeleri, estetik ölçüleri, tanrıça kültürü, yücelen toplumsallığın yarattığı duygusal ve düşünsel dünya, insanlık hafızasında yerini korumaktadır. Üstü örtülü veya çok gerilere çekilmiş de olabilir, ancak günümüzde doğal toplum özelliklerini kaybetmeyen her toplumsal yapıda, birim ve bireyde, özellikle de kadında varlığını sürdürmekte, bulduğu her fırsatta yaşamsal ve toplumsal bir güce dönüşme eğilimini, direnişini geliştirmeye koyulmaktadır.
Hüsna Emek