HABER MERKEZİ – Garzan 7 Kasım 2016’da Gebze zindanında ateşin kutsallığıyla buluşturur bedenini.
Ülkemin kutsal topraklarında güneşle birlikte uyanan kadınlardandı. Umut ve inancı kendisiyle doğuran ateşin tanrıçası olan bir kadındı. İsmi gibi yaşadı. ‘Serhildan’ oldu ve Kürt kadının direnişini bir kez onun şahsında düştü tarihe.
Zehra Epli, 1990’da Antalya’da dünyaya gözlerini açtı. Aslen Elîh’in Sason ilçesindendir. 5 çocuklu ailenin 2’inci çocuğudur. Özgürlük hareketi ile üniversite de tanışır. Türkiye metropollerin de büyümesine rağmen mücadele ile tanıştığı gibi, kadın özgürlüğü üzerine yoğunlaşmaları olur ve mücadele etmeyi kendi için bir görev bilir. Katılım kararı verir. Uzun bir süre gençlik örgütleme çalışmalarında kaldıktan sonra Kürdistan dağarına verir yüzünü. Türkiye metropollerin de büyümesine rağmen, Serhildan ne dağlara yabancı idi ne de Kürdistan’a.
Kürdistan’la bütünleşmişti çünkü doğasında dağlar ve Kürdistan’la bir bağı vardı.
Serhildan, özgürlük hareketine katılımını şu sözlerle ifade ediyordu: “Özgürlük hareketine katılımım da beni en çok etkileyen sahte iki yüzlü arkadaşlık ilişkilerine panzehir olan yoldaşlık ilişkileri, ve Kürdistan’da imha ve inkar politikaları oldu.”
Coşkusu ve heyecanıyla herkese moral ve umut veriyordu. Serhildan yoldaş güldüğünde bütün dünyanın çocukları ve devrime hasret kalmış kadınları onunla birlikte gülüyordu. Duruşuyla ve pratiğiyle herkesin önünü açan bir öncüydü Serhildan. Büyük umudu ve inancıyla Kürdistan dağlarına yayılan sevdası ile Amed’in Sur ilçesindeki direnişte yerini alır Serhildan. An be an direnişi kendine ekmek, su yapan Serhildan, bütün hücreleri ile direnişe koşar.
Sur’un bilinmeyen kahramanlarındandı Serhildan, umut tohumlarını ekenlerdendi.
Başarı kişiliğiydi Şehit Serhildan, yenilgiyi kabul etmeyen bu kişiliği ile zindan da olmayı da kabul etmeyecekti. Serhildan, daha yapması gereken çok şey olduğunu bilmektedir ve özyönetim döneminde yaşanan direnişi yeteri kadar cevap olmadığını söyler özeleştirisini ise eylemi ile verir. Zindanda uygulanan işkence ve insanlık dışı muamelere karşı da bir cevap vermek ister.
Gebze Cezaevinde gerçekleştirdiği fedai eylemin ardından Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a hitaben bir mektup bırakır. Serhildan Garzan’ın teslimiyetini kabul etmez ve direnişin sembolü olur. Serhildan’ın kaleminden dökülen, “Ayak tırnaklarından saç tellerine kadar kendini düzeltme ve arınacağım.” cümlesi anlattı direnişi ve temizliği. Ateşin kutsallığıyla arındı bedeni ve ruhu. Güneşine ateş olan Serhildan sevda oldu, kavga oldu, umut oldu ve küllerinden arınarak yeniden doğdu.
Serhildan oldu… Şimdi bıraktığı yerden tutmalı, yaktığı yaşam ateşinin bir parçası olmalı ve direnişini zafere ulaştırarak hayaline ses olmalı…
NC/ Faraşîn SÎDAR