HABER MERKEZİ
Türkiye’de Kürt olmak ve Kürt bir anne olmak farklıdır. Çünkü Türkiye devleti 90’lı dönemlerde uyguladığı asimilasyon, inkar, böl-parçala, yok et politikası, Erdoğan ve AKP iktidarı eliyle derinleşerek devam ediyor. Uygulanan bu politika en çok Kürt annelerinin yüreğini yakmıştır.
Çocukları, faili meçhule giden anneler, çocukları işkencede katledilen anneler, TC ve AKP iktidarının attığı bombalarla bedenleri parçalanan çocukların anneleri ve Tecride karşı Cezaevinde açlık ve ölüm orucuna giren direnişçilerin anneleri bu gün yürekleri çocuklarıyla birlikte atıyor.
Onun için bu yıl binlerce anne, Anneler Günü’nü çocuklarının direnişlerine ses olmak için beyaz tülbentleriyle direniş alanlarında karşılayacak.
Anneler beyaz tülbentleriyle alanlarda, ölümlere karşı, güzelliği, barışı, demokrasiyi özgür bir yaşamı temsil ederken, Erdoğan iktidar polisleri, askerleri sanki anneleri yokmuşçasına anneleri, joplaması, yaka apaça tutup ayak altına almasının hiç bir izahı da olamaz.
Tek istekleri ölümlerin durması olan annelerimizin ayaklar altına alınmasının açıklamasının olmadığı gibi bir annenin yüreğindeki acıyı anlamak için anne olmak gerekmez sadece insan olmak yeterli..
Ama insanlıktan nasibini alayamayan TC ve şövenist Erdoğan iktidarı, her dönemde annnelerimiz olan kadınlara saldırmaktan yerlerde sürüklemekten, tutuklamaktan, işkence etmekten, evlatlarının parçalanmış cenazelerini almalarına engel olmaktan vazgeçmedi. Diktatör Erdoğan için öldürmek, işkence etmek için Kürt olmak yeterlidir.
7 Eylül’de Cizre Cudi Mahallesi’nde evinin kapısının önünde vurularak katledilen10 yaşındaki Cemile Çağırga’nın cansız bedenini dondurucuya koyup günlerce bekleyen Taybet ananın acısını kim dindirebilir. Taybet ananın yavrusunu günlerce donmuş halde sarılmasını hangi gün unuturabilir. Unuturamaz Kim Cemilenin yerini alabilir Taybet ana için kimse cemile olamaz. Taybet ananın ‘anneler gününü’ o gün katlettiler cemile’yle birlikte.
Her konuşmasında anneleri ağzından düşürmeyen Erdoğan’nın bükelemin tarzı açıklamalarına baktığımızda her dönemde farklı söylemde bulunduğunu görüyoruz.
11 Mayıs 2014’te Erdoğan’nın ne dediğine bakmak gerek, “Kadına el kaldıran insanlığa el kaldırmıştır, çocuğa el kaldıran, şiddet uygulayan, bir insan dahi olamayacak derecede alçalmıştır. Son hazırlığını yaptığımız yasa tasarısı, bu konuyla ilgili cezaları ciddi manada artıran bir yasa tasarısı olacaktır”
Peki Diyarbakır’da açlık grevi ve ölüm orucu direnişlerinde olan çocukları ve yakınlarının sesini duyurmak için yürüyüş ve oturma eyleminde olan annelerin, üzerine tazyikli su, jop, gaz bombası atarak yerlerde sürüklediğinde insan denilmeyecek kadar alçaldığını göstermiyor mu ?
Annelerin yerlerde sürüklenmesi, yaralanması ve tutuklanmaları sonucunda Türkiye’de insanlığın yitirildiğinin en somut örneği değil midir. Diktatörün, “Yine şiddet uygulayan, bir insan dahi olamayacak derecede alçalmıştır” demesi bile faşist Erdoğan’nın, Kadınlara ve annelere uyguladığı şiddetle ne kadar alçaldığını ve insanlıktan uzak olduğunu gösteriyor.
Yine 25 Kasım 2017’de Erdoğan, “Annelerin konumu çok farklı. Annenin ayakların altına cenneti seren bir inancın mensupları olarak kadınlarla ilgili yanlış algıların dinimizle ilişkilendirilmesini asla kabul edemeyiz” demişti. Cennet annelerin ayakları altındadır dediğin anneleri her gün ayakların altına alıyorsun. Polislerinle, askerinle ve joplarınla her gün anneleri işkencelerden geçiyorsun. Hane? cennet annelerin ayakları altındaydı. Sen o cenneti ayakların altına almaktan bir gün bile vazgeçmedin ey diktatör.
Annelerimiz yerde sürükleniyor, beyaz tülbent yasaklanmak isteniyor. Annelerin yanında olan, onlarla dayanışan kadın vekillerimiz hedef haline getiriliyor ve şiddete uğruyor. AKP’nin bugün annelere hediye ettiği şey çocuklarının eriyen bedenleri. Annelerimizin beyaz tülbentleri ile yerlerden sürüklenmesi şiddettir, faşizmdir, insanlık dışı uygulamadır.
‘Dünyada kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yapın’ diyen siyasetçi ve devlet adamı yoktur. Dünyanın en despot ve faşist siyasetçileri bile böyle bir şey söylememiştir. Zaten bu söylemi ile Tayyip Eroğan kadın ve çocuk katili olarak tarihe geçmiştir.
Yürekleri yanan ve küllenmiş yüreklerinde yeniden direnişi yaratan bütün annelerin “Anneler Günü’ kutlu olsun!
Sara GULAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi