HABER MERKEZİ
Beritan Serhed (Cemile Ergön), 1992 yılında Kars’ın soğuk bir gecesinde dünyaya gelir. Ailesi yurtsever olan Beritan Türk devletinin yoğun saldırılarından kaynaklı Almanya’ya göç etmek zorunda kalırlar. Yıllar geçmesine rağmen Almanya’daki yaşam ona hep yabancı kalmıştır. Ait olmadığı bir yerde yaşamanın zorlukları ve özlemleri Beritan’ı başka arayışlara sürükler. En çok hevallerin yanında kendisini yabancı hissetmez, onlarla olan arkadaşlığı her geçen gün kendisini biraz daha yakınlaştırır mücadelenin gizemine. Katılmak ister ancak yaşının küçük olmasından kaynaklı hevaller kabul etmez, sempatik, heyecanlı ve dinamikliğiyle ortamın en sevileni olan Beritan mücedelenin gizemini anlamak için daha çok şey araştırmaya ve öğrenmeye başlar. Sorularına cevap buldukça Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a olan hayranlığı ve mücadelenin gizemine dahada çok bağlanır.
2008’de Özgürlük Hareketi’ne katılan Beritan Serhed, iki yıl gençlik çalışmalarında yer alır. 2010’da özlemini duyduğu dağlara gelir. Gerilla hayatı boyunca birçok savaşta yer alan Beritan, Kerkük’te yoldaşlarıyla birlikte DAİŞ’e karşı amansız bir savaş verir. 2016’da Zap alanına geçer. Sonbaharda düşmanın başlatmış olduğu operasyonda yoldaşlarıyla birlikte büyük bir mücadele veren Beritan birçok eylemde yer alır.
Avrupa’dan Viyan Soran’ın mekanına
Beritan Serhed*, dağlarda iç yabancılık çekmez. Nefes aldığı yerlerdedir artık. Avrupa’nın tek düze yaşamından kurtulmuş, dağların renkliliğiyle buluşmuştur. Nefes alacağı ve mücadelenin gizemine daha da yakınlaştığı yerdir dağlar. Haftanin’de ilk pratiğini geçirir tarih kokan arazisi ve Şehit Viyan Soran’ın mekanı olan yerlerde kalmak ayrı bir maneviyat oluşturur onda. Emek kokan patikalarında yürümek ondan önceki gerillaları düşünerek onlar gibi aynı davanın yolunda aynı patikalarda adım adım yürümek her zaman ayrı bir heyecan uyandırırdı Beritan’da; o yüzden ne görev olsa ilk kendisini önerirdi yorulmak mı? Hiç hissetmezdi bile. Anladıkça yaşadıkça dağların yoldaşlığını daha çok bağlanırdı en derin duygularla yoldaş topluluğunda mücadele dolu bir yaşam işte hayat buydu onun için….
‘Onların uçağı varsa benim de dockam…’
Mücadele arkadaşının dilinde Beritan; ”Yıllar sonra Zap alanında karşılaştım Beritan’la, operasyon dönemiydi. 2016 yılının bir sonbahar gününde patika üzeri karşılaşmıştık. Çok yoğun bir gündü, düşmana karşı bir hamle yapmak için hazırlıklar yapılıyordu. Birbirimize sımsıkı sarıldıktan sonra ayrıldık. Tepeleri daha da sağlamlaştırmak için hazırlık gerekiyordu. Herkes yerlerine ulaşmak üzere çıktı yola… Çok yoğun bir savaştı, düşman karadan büyük darbeler aldığı için ilerleyemiyordu. Colemerg’teki arkadaşlar çok iyi karşılık veriyorlardı. Düşman güçleri karadan gelemiyorlardı, askerin psikolojisi altüst olmuştu. Suikast ve sabotaj eylemleri çok etkileyiciydi. Düşman psikolojisi bozulan askerlerini motive etmek için hafta da bir defa değiştiriyordu. Yinede her gelen askerler gerillaya karşı 3 gün dayanabiliyordu ancak. Beritan arkadaş Merganış tepesini tutuyordu yoldaşlarıyla birlikte. Karadan gelemeyen düşman hava saldırılarına ağırlık vermişti, anne diye bağıran TC askerlerinin sesleri eskisi gibi gelmiyorlardı. Savaş uçakları ve keşif yeni dönemin savaş taktiği olmuştu. ‘Onların uçağı varsa benim de dockam var’ derdi Beritan. Ne zaman helikopter alana girmek istese ilk Beritan ve dockasıyla karşılaşırdı; o kadar azimli ve cesaretliydi ki birkaç düşman mevzisini imha etmişti.
Eylül ayının son demleriydi, düşman aynı gün birkaç suikastçısını kaybedince obüsler üst üste yağmaya başladı. Hepsinin hedefi de Merganiş’ti. Beritan ve Nalin doçkayı kullanırken tutukluk yaptı docka. Her yer toz duman, havanlar yamaçlara düşüyordu daha çok. Bir an dockayı açmaya karar verdi. Yapması gerekiyordu, çünkü yoldaşları dolda kalmıştı, düşman hiç ara vermeden vuruyordu. Penseyi eline aldığı an bir obüs tam yanındaki taşın arkasına isabet edince her yer toz bulutu olmuştu. Bir an sanki dünya durmuştu, hiçbir şey duymuyordu. Yakınındaki Nalin arkadaş ona sesleniyordu ama Beritan duymuyordu. Sonra bir an elindeki penseyi tuttuğunu fark edince dockayı hatırladı, ve yoldaşlarının aşağıda olduğunu. Hemen docka’ya geri döndü. Neden tutuklu kalmıştı? Anlamaya çalışıyordu. Tek tek parçalarını açmaya başladı asıl sorunu bulunca tekrar kapatıp, düşman tepesine karşı dockayı kullanmaya başladı ve düşman tepesi birkaç dakika sustu. Onlar Beritan’ı vurduklarını düşünürken tekrar cevap gelmesi düşmanı şaşırtmıştı. Yamaçta kalan arkadaşlar her şeye rağmen yerlerine ulaşabilmişlerdi. Akşam saatleri ilerledikçe düşman askerlerin sesleri daha net geliyordu. Bağırarak küfür ediyorlardı. Bizde bir arada olmanın huzuruyla yarın ne yapacağımız üzerine yoğunlaşıyorduk…
Sevgi ve emek doluydu
Sabahın ilk ışıkları doğmaya hazırlanırken hava serin, hatta soğuktu, doğa bile üşüyordu geceden kalma rüzgar kendisini hissettirince, gün doğmadan etraf kontrol edilmeliydi. Beritan kuşandı silahını ve dürbününü araziyi taradı, etrafın sessizliği onu huzursuz etmişti. Öğlene kadar da düşmandan ses çıkmıyordu. Hava biraz açıktı. Mevzide beklerken karşıdan bir yansıma gördü. O yansımanın bir suikastçı olduğunu fark etmesi uzun sürmedi ve ona yakın olan arkadaşlarına işaretle karşı tepedeki kocaman kayayı işaret etti. O gün kimse hareket etmedi… Sonraki günlerde savaş yoğunlaştı ve üç şehit verdik.
Beritan Avrupa’da büyümesine rağmen Kürdistanlı özelliklerini hiç unutmamıştı. Sevgi ve emek doluydu. Şakalarıyla hemen sempati toplardı. Mütevaziydi, insanları dinlemesini severdi. Bazen yüksek bir kayalığın üstüne çıkardı. Ne yapıyorsun diye sorduğumda; Rüzgarın şarkısını dinliyorum ağaç yaprakları onlara eşlik ediyorlar derdi. Gerilla romantikliğini en heyecanlı yaşayanlardandı Beritan yoldaş…”
* Beritan Serhed (Cemile Ergön), Sait Andok (M.Ali Balban) ve İbrahim Sarı (Veysel Nasıroğlu), 3 Mayıs 2017 tarihinde, Cölemerg’in Çelê (Çukurca) ilçesine bağlı Koordine Tepesin’de şehitler kervanına katıldı.