HABER MERKEZİ
Buğday tenli annenin sesi kısılmıştı. Acıklı ve korku dolu bakışlarla seyre daldı. Uzağa çok uzağa gitti. Gözleri nemlenmişti. Kısık sesini zorlayarak su istedi. Alel acele su gelmişti. Suya uzanan elleri titredi. Önce almak istemedi. Derinlere dalmıştı. Göz kirpikleri ona birşeyler hatırlatıyordu.
Etrafındaki diğer anneler ondan farklı değildi. Ben ne hissediyorsam onlarda onu hissediyor dedi. Yanındakiler anlamadık diye sordu. Kendi kendisine konuşuyordu. Ben birşey demedim dedi. Önünden gelip geçenlere bakıyordu. Birden, onlarda olabilirdi ya da bizler dedi. Ya da olamayacağına inananlarda. Göz kapakları açılıp kapanırken gene birşeyler onda merak uyandırdı. Bu kirpikler bana birşeyleri çağrıştırıyor dedi.
Yanındaki genç anneye baktı ve onun kirpiklerinin birbirine daha yakın olduğunu gördü. Sessizce kulağına uzandı. Bana kirpiklerin açılıp kapanması birşeyleri çağrıştırıyor dedi. Genç anne anlamadım dedi. Tekrarlarmısınız? Bana kirpiklerdeki teller birşeyleri çağrıştırıyor dedi. Genç anne yorgunluktan olsa gerek dedi. Kaç gündür dinlendiğimiz yok. Bide üstüne üstlük bunların bu bağırıp çağırmaları ve tehditleri gelince diye söylendi.
Anne birşeylere kızgın ya da yorgun değilim ama kirpikler beni çok rahatsız ediyor. Sanki yürüyüşümü engelliyor. İlk kez bunun farkına vardım. Bir çağrışım var. Kirpikler arasındaki boşluklar birşeylere götürüyor beni dedi. Görüş günüydü. Sırada bekliyordu. Planlar yapılmıştı. Görüşten sonra gene Koşuyolu Parkına gidecekti. Kaba bir ses hey sen sıra sende dedi. Yılları bu zindan kapılarında geçtiği için ordaki görevliler onu tanıyordu. Eskiden isimle çağırıyorlardı dedi.
Son dönemlerde bizi bıktırmak için her yola başvuruyorlar. Anne yerinden kalktı. Kendisine getirilen sudan bir yudum almak istedi. Tam ağzına götürecekken göz kapakları kapandı ve tekrar açılınca suyu geri bıraktı. Bir yudum dahi almadı. Su şişesini yanındaki genç anneye uzattı ve kapatır mısın dedi. Beyaz tülbentini düzelti. Küçük bir tebessüm geldi buğday tenli yüzüne. Anneler döndü tüm gücüyle “evlatlarımıza gidince başı dik ve gururlu olmalıyız” dedi.
Arama yerine girdi. Heyecanlanmıştı. Evlatlarına bir adım kalmıştı. Buradaki her mahpusun anasıyım edası vardı yüzünde. Onlar nasıl direnmeyi biliyorsa bizde öyle direneceğiz dedi. Arama yerinden çıktı kısa bir yürüyüşten sonra görüş yerine ulaştı. Evlatları ve yoldaşları oradaydı. Uzun uzun herkesi sözdü.
Duvardan geçip hepsini koklamak ve kucaklamak istedi. Bu düşüncelere dalmışken bir ara iki eliyle camlardaki demir parmaklıkları tuttuğunu fark etti. Evet kirpikler dedi. Karşısındaki yoldaşları “Anne ne kirpiği” diye sordu? Hevallerim göz kirpiklerim her kapandığında kendimi bu demir parmaklıklar ardında görüyorum dedi. Dışarıda hep daldığımda ya da düşündüğümde bir bıçak gibi araya girip çıkıyor bu kirpikler dedi. Kısık sesiyle sanki herkese meydan okurcasına “Anlamın ve hissin yarattığı insan en güçlü insandır. Yüreği ateş ve zafer tutkusuyla yananlar, ancak bizimle yürüyebilirler. Böylece hiç özgür doğmamış çocuklarımızın belki de özgür doğma hakkı bir gerçeklik haline gelebilecektir” demişti Rêber Apo dedi.
İçerden ses götürmeye geldim. Herkes sizi merak ediyor. Siz içerde direnirken bizde aynı şekilde dışarıda direniyoruz. Size bir haberim var bu arada. Avukatlar Önderlik ile görüştü dedi. Direnişçiler koro halinde haberimiz var anne dedi. “Bu görüşme direnişi zayıflatmak için yapıldı. Aile ve avukat görüşü hepimizin kullandığı gibi Önderliğimizin de kullanması gereken yasal hak için direnişteyiz.
Bunun yasal güvencesi olmadığı müddetçe direniş sürdürülecektir” dedi. Buğday tenli Anne burdan çıkarken direk direnişe gidecem. Bu tecridi kırıncaya kadar hepimiz direneceğiz. Hele bu kirpiklerin farkına vardım ya dedi. Uykuya karşıda direnecem. Bu kirpikler hiç kapanmayacak ve direniş kazanacak. Hevalleriyle vedalaştı. Dışarı çıkar çıkmaz bu kirpikler kapanmamalı diye bağırdı. Tüm ziyaretçiler anneye döndü ve hep birlikte ‘Tecridi kıracağız faşizmi yıkacağız’ diye direnişe devam dedi…
Veysel IŞIK