HABER MERKEZİ- Kobanê direnişi, sınırların yıkıldığı Kürdistan ve Kürt bilincinin halkta önpalana çıktığı, halk olmaya sınırların engel olmadığının dile geldiği bir direniş idi. Kobanê, Arin şahsında Kürdistanlı genç kadınlar ve gençlerdi.
Kobanê, başlamadan önce sınıra olan takviye ve duvarların inşa edilmesi işgalci tc devleti tarafından DAİŞ çetelerinin beslendiği ve destek olunduğunun en büyük kanıtıdır. Bir yerden Kürt kardeşlerim diyen çetebaşı Erdoğan, faşizmi sınırın diğer tarafındaki Kürtleri katlederek Kürdistan’ı parçalamaya devam ediyordu.
Kobanê sınırına toplanan halka biber gazı, plastik mermi ile saldırılıyor. İşgalci devlet DAİŞ çetelerini kendi hastanelerinde tedavi etmekten geri durmuyor. Çeteler sınırdan rahatça geçebilyor. Buna karşı Kürt halkı, yaralıları ve sınırın diğer tarafındaki ailelerine ulaşmak isterken faşist saldırılara maruz kalıyordu.
6 Ekim günü Kürdistan halkı başta Kuzey Kürdistan olmak üzere bütün Kürt halkı alanlara çıkacak eylemleri ile Kobanê halkına ses olacak, Kürtlerin hepsi bir olacak tek sesle faşizme karşı, işgalciliğe karşı direnişe başlayacaklardı.
Çetebaşı Erdoğan faşizmi Rojava Kürdistanı’nda DAİŞ çetelerinin arkasında dururken, Kuzey Kürdisatan’da gelişen Kobanê eylemlerinde ise Hizbullahı örgütleyecek ve destek oluyordu. İşbirliğinin son haddesine ulaştığı, ihanetin had safha da olduğu bu süreçte Kürdistan halkı tek olacak gençler öncülüğünde Kobanê, işgali boşa çıkarılacak ve Kobanê özgürleştirilecekti.
Erdoğan faşizminin Kobanê’nin düşmesi için yürüttüğü bütün işgal çabaları boşa düşecek Erdoğan’nın ‘Kobanê düştü düşecek’ Söylemi havada kalacak, düşen Erdoğan faşizmi olacaktı.
Kobanê olayları sırasında işgalci polis gerçek mermi kullanıyordu. Kuzey Kürdistan’ın birçok il ve ilçesinde sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. İnsanlar sokaklara çıkmasın diye okullar tatil ediliyordu. Hizbullah ve yurtsever halk arasındaki çatışma artırılmaya çalışılıyor. Devletin vahşeti artmaya devam ederken Kobanê’de direniş devam ediyordu. Ve buna bağlı Kürt gençlerinin direnişe destekleri halkın her kesimine yayılıyordu.
Altı kentte sokağa çıkma yasağı kondu: Amed, Êlîh, Mêrdîn, Kerboran, Derîk, Qoser, Nisêbîn , Çiyayê Mazî, Ömerli, Stewre ilçelerinde; Wan’ın Ercîş ilçesinde ve Sêrt’in Kurtulan ilçesinde “ikinci bir emre kadar” sokağa çıkmak yasaklandı.
Kobanê işgaline karşı duran akademisyanler, aydınlar ve bir çok yurttaş gözaltına alınıyor, engelleniyordu. Halkların sesi kesilmeye çalışıldıkça sesleri artıyor, bütün bir dünyaya yayılıyordu.
Kobanê direnişleri sürerken Halklar Önderi Abdullah Öcalan ise Kobanê direnişlerine dair şu sözleri söylemişti: “Kürt halkı her kesimle kardeşlik yapmak istiyor. Türkler de kardeşimizdir ancak kardeşliğin de bir hukuku vardır. Eğer bu hukuk yürütülmezse bu kardeşlik doğru bir kardeşlik değildir. Bu kabul edilemez. Doğru bir kardeşlik olmalıdır.”
Erdoğan faşizmi özel savaş politikalarına devam ediyor. Çözüm sürecinin öne sürerek işgalinin üstünü kapatmaya çalışıyordu. Çözüm sürecini bahane etmeye devam eden Erdoğan bir süre sonra bu politkasının sonuç aldığını görmeyince faşizmini konuşturmaya devam edecekti. Erdoğan şu sözlerle ise kendini ele verecekti: “Bütün bunlara karşı polisimiz ne yapacak? Hala kalkan mı tutacak? Kusura bakmasınlar, kimsede bu konuda bize akıl vermesin. Artık ne polisimizin ne askerimizin kalkanla bu işin önüne geçmesi mümkün değil. Gereği neyse askerimiz de polisimiz de onu yapacaktır.”
Parçalama ve yok etme poltikaları sonuç almayınca faşist Erdoağan’ın şu sözleri sarf edecekti: “Kobanê ‘yle Erciş’in Colemêrg’in Muş’un ne alakası var. Kobanê ‘yle İstanbul’un Ankara’nın ne alakası var? Dert başka. Patnos’ta belediye binasını yaktılar. Yahu bindiğiniz otobüsleri yakıyorsunuz ya. Kürt vatandaşlarımın araçlarını yakıyorsunuz ya. Ey benim Kürt kardeşlerim hâlâ bu adamlara dersini vermeyecek misin?”
Kürt kardeşleri devletin Kürdü iken, bahsettiği Kobanê Kürdistan’ın bir parçası idi. Ne kadar yok edilmeye çalışılsada Kobanê Kürtlerin bir olma, birleşme ruhu idi.
Yürütülen özel savaş ve fiziki savaşa karşı birleşmiş halklar kazanmış ve sonuç Kobanê zaferi olmuştu. Kobanê zaferi Suruç’un, Amed’in, Êlîh’in… yani tek ses olabilmiş Kürt gençlerinin ve Kürt halkının zaferi olmayı başarabilmiş ile olmuştu.
Peki tc devletine bağlı DAİŞ çeteleri Kobanê’de hüsrana uğradıktan sonra yeni politikası ne olacaktı? Adına çözüm süreci olduğu dediği bu süreç bitecek (başlamamış olmasına rağmen), Suruç’a SGDF’li gençler katledilecekti.
SGDF’li bir gurup genç Kobanê ile dayanışmka için Kobanê’ye geçmek istediler. İşgalci Türk devletinin işgalci kaymakamı ile konuşan gençlere kaymakamın cevabı bütün gençlerin değil ama bir kaç gencin geçebileceğini söyler. Gençler bu durumu protesto etmek adına Amara Kültür merkezinde toplanır ve basın açıklamsı yapmak ister.
Gençlerin basın açıklaması yapacağı yerin 200 metre uzaklığında işgalci Türk polisi nokta kurar. Noktanın bu kadar uzak olması ve alınan önemlemlerin azlığı dikkat çeker. Bütün kameralar incelenir ve Kobanê ile dayanışmak için herkesi didik didik arayıp sorguya çeken işgalci Türk polisi, DAİŞ çetesini görmez. Kobanê halkının özsavunmasını tanımayan işgalci Türk devleti, halkla dayanışmak için Kobanê’ye gitmek isteyen gençleri kendine hedef alırken, DAİŞ çeteleri ellerini kollarını sallaya sallaya işgalci Türk askerleriyle sohbet ede ede sınırdan geçebiliyordu.
Erdoğan faşizminin derdi ‘Kürt Kardeşleri (!)’ değil, özgür Kürdistan halkının bir araya gelmesi idi.
Kobanê direnişinden sonra Kuzey Kürdistan’da gelişecek olan ‘Özyönetim direnişleri’ tarihe damgasını vuracak Nato’nun 3. Büyük ordusu Kürt gençleri öncülüğünde gelişecek olan irade ve direnç sınavından kalacak. Kürt halkının iradesi karşısında çözümü şehirleri yıkıp yıkmakta bulacaktır.
Devam edecek…
NC/ FARAŞÎN SÎDAR
ÖZEL DOSYA- Akp’nin Kürtler Üzerindeki İki Yüzlü Siyaseti: Yalanlarla Dolu Çözüm Süreci – II
ÖZEL DOSYA- Akp’nin Kürtler Üzerindeki İki Yüzlü Siyaseti – I