HABER MERKEZİ
Tayyip Erdoğan Kürt sorununu demokratik yollarla çözüp tarihe geçme yerine Kürtleri yok ederek tarihe geçmek istemektedir. Devlet Bahçeli ve Ergenekonla el ele Türk ırkçılığı atına binerek dolu dizgin yol almayı sürdürüyor. 2 Mayıs’ta İmralı ile yapılan görüşmede Önder Apo avukatları aracılığıyla savaş ve yıkım yerine Kürt sorununun yumuşak güç kullanarak çözmekten yana olduğunu kamuoyuna duyurdu. Yani politika, akıl ve kültür eksenli bir çözüm önerdi. Avrupa Birliğinin kuruluşunda olduğu gibi müzakere yöntemini kullanalım, dedi.
Bu açıklamadan hemen sonra Türk ordusu güney Kürdistan’ın içlerine saldırılarını artırdı. Şekîf Dağı’na ağır bombardıman sonrası askeri güç indirdi. Güney peyderpey işgal ediliyor. Erdoğan, İmralı’nın müzakere ve yumuşak güçle çözüm çağrısına daha fazla askeri güç kullanarak karşılık verdi. Erdoğan 1984’ten beri hiçbir hükümet dağları ele geçiremedi, ben ele geçirip tarihe geçerim hesabında. Zaten Bahçeli’nin Erdoğan’la ortaklığı başından beri Kürt düşmanlığı ve savaşı büyütmesi üzerineydi. Erdoğan da savaş atına binmiş, sonuna kadar gitmek istiyor.
Barzaniler ve Güneyli diğer güçler bu işgalin ya ortağı ya da seyircisi durumundalar. Anlaşılan Barzaniler Hewlêr ve Duhok’la sınırlı bir iktidar alanına razılar. Kerkük’ü unutmaları gerekiyor. Zaten referandum döneminde Kerkük’te büyük bir darbe yediler ve aşağılandılar. Şimdi geri kalanı da Türkmenleri örgütleyerek Türk devleti hal edecek. Kürtler artık Kerkük’ten elini yıkamak dışında bir alternatife sahip olmayacaklar.
Erdoğan tarihten ders alacak erdeme ve birikime sahip değildir. İktidarı uğruna her türlü yıkıma ve suça ortak olmaya hazırdır. Sur’dan Cizre’ye kadar on şehri yıktırdı ve yüzlerce insanı katletti. Halbuki Dolmabahçe mutabakatı imzalanmış ve barışçıl çözümün kapısı aralanmıştı. Erdoğan diktatör olmaya çok hevesli. İçeride peş peşe darbeler düzenledi. Yanı başındaki diktatörlerin başına gelenleri incelese bu kadar gözü kara olmasına gerek kalmazdı. Saddam’a baksın. Saddam, İran’la yıllar süren bir savaşa girdi. Yüzbinlerce insan öldü, bir o kadar sakat kaldı. Savaşçı politikalarının sonucu olarak Kuveyt’e girdi. Sonunda Irak’ı ağır bir yıkıma sürükledi ve kendisi de gitti. Suriye’nin durumu ortada. Sevgili dostu El Beşir onca yıkım ve katliam sonrası şimdi hapiste. Hitler ve Mussolini en fazla bilinenler faşist diktatörler. Hepsinin sonu kötü gelmiştir. Ancak Erdoğan bunlardan ders çıkarma yerine güneyi işgal ederek, dağları ele geçirerek Kürtlerin tasfiyesini tamamlamak istiyor.
Erdoğan ABD, Avrupa ve Rusya’nın çıkarları için Kürt katliamına ses çıkarmayacaklarını bilerek bu kadar pervasız davranıyor. Dikkat edilirse güney Kürdistan yıllardır bombalanıyor. Kimseden bir itiraz ve kınama gelmiyor. Kürtleri öldürmek ve Kürdistan’ı işgal etmek Türk yöneticilerinin doğuştan gelen hakları olmuş adeta. Türk faşistleri de bu hakkı tepe tepe kullanıyorlar. Irak devleti de Türklerle anlaşmış durumda. Yoksa Irak devletine ait olan sınırlardan içeri girilmiş ve işgal ediliyor. İran’dan bir itiraz yok. Karşı cephelerde yer alan güçler dahi Kürtler söz konusu olunca ortaklaşıyorlar. Türk ırkçılarını saldırgan yapan bölgede bulunan güçlerin bu duruşlarıdır.
Türk ırkçılarının sicili çok kötüdür. Anadolu ve Mezopotamya’da birçok halkı yok ettiler. Bu gerçekliği hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Bu faşistler hangi demagojiye başvurursa vursun tarihsel ve güncel gerçeklikleri böyledir. Şimdi de sorun Kürtleri yok etme planlarıdır. Ama Kürtler örgütlenir ve her koşulda direnmeye devam ederlerse kimse onları yok edemez. Kürtler büyük bir deneyim ve birikim edindiler. Kürtlerde ihanet ve işbirlikçilik derin bir yaradır. Buna rağmen Kürt halkı yok olmayı ve inkarı kabul etmeyecektir. Kürtler çok katliamcı, çok işgalci gördü. Ama tarihsel yürüyüşlerini sürdürdüler. Erdoğan ve şürekası Kürtlere büyük zararlar verebilir, acılar yaşatabilir. Şimdiye kadar yaptıkları yapacaklarının garantisidir. Ama Kürtlerin tümü de Güney’deki bazı partiler ve aileler gibi çıkar düşkünü değillerdir. Kürtlerin içinden büyük kahramanlar ve fedai güçler de çıktı. Unutmayalım ki, tarihi direnenler yapar.
Zeki AKIL/YENİ ÖZGÜR POLİTİKA