HABER MERKEZİ – Türk devletinin büyük bir çıkmazın içinde olduğu kesinlik kazanırken iç siyasette seçim yenilgisi ve muhalif kesimin başta olmak üzere AKP yandaşlarında iktidara karşı güvensizliğin dışa vurumunu yaşıyor. yine Kürt hareketinin verdiği direnişler karşısında çıkmazın için giren TC. dış siyasette de Rusya ve ABD arasında gidip gelmesi ve hangi yöne yönelirse kaybedeceğini bilmesinden kaynaklı dış siyaseti çökmüş vaziyettedır.
Dış siyasette ABD ve Rusya arasında sıkışan iktidar, iç siyasette tükenmişlik sendromunun en çetin dönemini yaşıyor. 40 yıldır bütün ekonomisini savaşa yatırıp bu doğrultuda politika yapan iktidarın kendini kurtarmak için yapacağı ilk şey savaş ve ölümler üzerinde siyaset yaparak kendini yaşatmaya çalışmasıdır.
AKP-MHP diktatörlüğü, Kürt Özgürlük Hareketine karşı 2015’ten beri aralıksız sürdürdüğü hava operasyonlarına şimdi de Pençe adıyla Xaxurke’de yeni bir işgal operasyonu başlattı. Elbette Pençe operasyonunun ilk hedefi yaşanan siyasi ve ekonomik krizin gündeme düşmesini örtmeye yöneliktir.
Çünkü Erdoğan iktidarı bu operasyonu sadece dış politikada değil, iç politikada da bir güç gösterisi olarak kullanmak ve dolayısıyla güç kaybını durdurmak istiyor. Böylece muhalefeti iktidarın gücü karşısında boyun eğmeye, beka söylemine yedeklemeye zorluyor.
31 Mart seçimleri döneminde tutmayan beka söylemini bu kez Kürt Özgürlük Hareketine yönelik operasyon üzerinden yeniden üretmeye ve bu söylemin karşısında duran muhalif kesimleri de ülkenin güvenliğini tehdit eden güçlerin destekçisi olarak terörize etmeye çalışması, 23 Haziran’daki İstanbul seçimleri öncesinde CHP ve Kürt seçmen arasındaki köprüyü olabildiğince tahrip etmeye yönelik bir strateji olarak görülüyor.
Özetle ‘Pençe Harekatı’, askeri hedefler temelinde yapılan bir operasyondan çok içeride ve dışarıda sıkışan Erdoğan iktidarının siyasi hesapları kapsamında gündeme getirilmiş bir operasyon olarak duruyor.
Türk devleti ve iktidar açısından Xaxurke’de başlatılan operasyonun birden çok sebebi bulunuyor,
Birincisi; süreçle bağlantılı, Türk devleti Rojava’da yürüttüğü Kürtleri yok etme ve yerinden etme politikası yerle bir oldu. İşte Fırat’ın doğusu, Menbic’te istediği adımları atamadı ve bunun için bugün Güney Kürdistan’a yöneldi. İktidar bitme aşamasındayken bu süreçte kendi iç kamuoyuna dönük bir zafere, başarıya ihtiyacı olduğunu sezdiği için bu operasyonu gündeme getirdi.
İkincisi; Türk devleti geçmişte de bu bölgelere birçok operasyon yaptı. 1995’te gerçekleşen Çelik Operasyonunu, 2008’de Güneş Operasyonu yani Zap Operasyonu ve bugün adına “Pençe” dedikleri operasyona kadar aynı amaçla en az 30 benzer operasyon yapılmıştır. Hiç biri çözüm üretmemiş, Türk devletinin ekonomik kaynaklarını tüketmekten ve operasyonlardan yenilgiyle çıkmaktan başka bir şeye yaramamıştır. Yapılan bu operasyonların amacı da Kürt Özgürlük Hareketinin kuzeye geçişini ve bu alanı bir geçiş koridoru olarak kullanmasını engellemeyi amaçlıyarak tasfiyesini gerçekleştirmekti. Ancak Türk devleti geçmişte amacına ulaşamadığı gibi büyük yenilgilerle operasyonlardan çıktı.
Zap operasyonu bunun en somut örneğidir aslında. Hatırlanacağı üzere 2008’de Türk ordusu Medya Savunma Alanları’nın kalbi olan Zap alanına bir operasyon düzenledi ve gerillanın kahramanca direnişi üzerine büyük bir yenilgiye uğradı. Tük ordusunun Zap alanındaki bu yenilgisi, TSK tarihinde ciddi bir kırılmanın başlangıcı oldu ve bu kırılma her dönemde kendini tekrarladı ve tekrarlamaya devam ediyor.
Üçüncüsü; ABD ve İran arasında yaşanan savaş gerilimdir.Türk devleti yaşanan bu gerginlikten faydalanarak güç gösterisi yapıyor. ABD ve İran gerilimini kullanarak Ortadoğu’da istediği hedeflere odaklanmaya çalışan AKP iktidarı ve çeteleri kendi sonlarını hazırlıyor. Çünkü ABD’nin İran’dan sonraki hedefi Türk devleti olacağı da görülüyor.
Bu gün işgalci Türk ordusu ve iktidarın başlattığı Pençe Operasyonunun akibeti de Zap operasyonu akibeti olacaktır.
Çünkü bu operasyon iktidarın kendini kurtarmaya yönelik bir operasyon olduğu gibi ekonomik ve siyasi krizin üstünü örterek ‘Vatan Millet Sakarya’ propogandasıyla Türkiye’deki halkın gözünü boyutmaya yönelik başlatılmış bir işgal operasyonudur. Onun için iktidarın savaştaki ısrarı TC. ve İktadırın sonunu hazırlayacaktır. Kürtleri bitirmeye çalışan iktidarın, kendini bitirme arifesini yaşıyor.
Sara GULAN/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi