HABER MERKEZİ
Kürt kadını günümüzde Kürdistan’ın dört parçasında güçlü bir örgütlülüğü sağladığını görmekteyiz. İşte en son Şengal ve Rojavada halkımıza dönük uygulanan çete saldırılarına karşı savaşın en sıcak cephesinde yer alan ve amansız mücadele ettiğini belirtebiliriz. Bu temelde görüldüğü gibi YJA Star güçlerinin akın akın savaş sahasına gidişleri halkımız arasında büyük bir moral ve motivasyona yol açmıştır.
YJA Star, YPJ ve YJRK kadın askeri birliklerinin Kürt halkının ulusal ve tarihsel değerlerine karşı gerçekleşen saldırıları boşa çıkarmak için sergiledikleri direniş ruhu dünya genelinde kadına ve toplumlara örnek teşkil edecek bir öneme sahip olduğunu belirtebilirim. Çetelerin en çok kadın ve çocuklara yönelimlerini baş hedefi yapması karşılığında kadın ordulaşması ve savunma birliklerinin harekete geçmesi anlamlı ve önemli bir tutumdur. Bu anlamda günümüzde hem Kürt halkı hem de kadını uluslararası emperyalist güçler tarafından varlığı ve kültürel değerleri ciddi tehditler altında olmaktadır. Kürtler geçmiş tarihte olduğu gibi, günümüzde de katliam ve imha eşiğine getirilmek istenilmektedir. Bu saldırıları boşa çıkaracak tek güç ve irade PKK öncülüğünde örgütlenen HPG ve YJA Star askeri güçleri olmaktadır. Bunun için tarihi dönemlerde tarihi yaratımları ve kazanımları elde edecek olan bu güçler olmaktadır.
YJA Star güçleri askeri ve ideolojik bakımdan önemli bir mirasa ve tecrübeye sahip olmaktadır. Elde etmiş olduğu bu tecrübe düzeyi ile üstesinden gelemeyeceği bir güç ve engel bulunmaktadır.
İşte çok yakından da görüldüğü gibi Şengal ve Rojavada YPJ ve YJA star askeri güçlerimizin sergilediği amansız direniş, Kürt kadınının ulaşmış olduğu düzeyi göstermektedir. Günümüzde kadın hareketini Ortadoğu toplumu üzerinde yaratmış olduğu etki oldukça büyük olmaktadır. Bütün kadınların sistem tarafından görmüş olduğu adaletsiz, eşitsiz ve cinsiyetçi yaklaşımlar karşısında kendini savunmak ve aşırı iktidarlarmış sistem gerçekliğine bir dur deme zamanının geldiğini vurgulamak yerinde olacaktır. Gerçekten de Kürt toplumu olarak çok tarihi bir dönemden geçerken bu tarihsel dönemin yanı sıra, içinde çok büyük riski ve tehlikeli olasılıkların da içinde bulunduruyor. Örneğin uluslararası emperyalist ve modernite güçler eliyle örgütlendirilen ve bir veba hastalığı gibi her gün yaygınlık kazanan DAİŞçeteleri Kürdistan’ın coğrafik ve kültürel zenginliklerine ve savunmasız halka saldırı düzenlemektedir. Öyle anlaşılıyor ki geçmişte olduğu gibi günümüzde de Kürdistan Ortadoğu’nun siyaset merkezini belirlemektedir, jeostratejik öneminden ileri gelen bu yönelimler ahlak ve insani değer tanımaktadır. Bu açıdan YJA star ve YPJ güçlerini de çetin ve kutsal bir mücadele beklemektedir. İşte görüldüğü gibi binlerce kadın Şengal’de tacize, tecavüze ve katliama uğradılar. Bundan büyük bir vahşet olabilir mi? Binlerce katledilen masum insanların intikamı adına, yine yüzlerce çocuğun açlıktan ve susuzluktan dolayı yaşamını yitirmesi kadar bir insanlık suçu olabilir mi? Tabi ki olamaz ve bu şiddet politikalarına en çok sessiz kalan başta BM, bütün insanlık adına var olan kurum ve kuruluşlarının sessizliği bence en büyük terörizm suçunu işlemektedirler.
Kürt kadının mevzilerde büyük bir direniş ruhuyla amansız savaşımı günümüzde bütün ezilen halklar ve uluslar için bir umut ışığına dönüşü ifade etiği kadar, anlamlı bir güven kaynağına da yol açtığını vurgulayabilirim. HPG YJA Star ve YPJ güçlerimizin öncülüğünde gerçekleşen meşru savunma savaşı, Kürdistan toplumunda güçlü bir ulusal birlikteliğin sağlanmasına önemli bir katkıda bulunacaktır.
Umut ediyoruz şimdiye kadar her zaman dış güçlerin maşası ve kuyruğu konumunda olan işbirlikçi, feodal güney Kürdistan federe hükümetinin önde gelenlerin akılları başlarına gelmek için olumlu bir tutum içine girerler. Çünkü her zaman ulusal birlikten kaçan ve bu konuda özgürlük hareketinin bütün çaba ve girişimlerinin yanıtsız bırakan bir tutum ve davranıştan kaçınırlar. Eğer bu süreçte biz Kürtler arasında sağlam ve samimi bir zemine, ulusal çıkarlara dayalı bir dayanışma sağlansa bütün dünya bizim üzerimize gelirse gelsin, verilen güçlü mücadelenin sonucu zaferle taçlandırılmış olacaktır. Bu konuda Güney Kürdistan’ın da ortak savunma güçlerinin oluşması ve meşru savunma stratejisine denk düşebilecek bir savaş pozisyonuna geçilirse, sonuç Kürt halkının uluslararası çapta demokratik özerklik haklarının tanıtılmasına dönüşme olasılığı her zamankinden daha çok güçlü olduğunu belirtebilirim.
Bu bakımdan Özel olarak YPJ ve YJA star güçlerimizin, HPG YPG güçleri öncülüğünde geliştirilecek olan bu savaşın sonuçları bedensel anlamda her ne kadar ağır olsa da Kürt halkının geleceğini özgür temellere dayandırma ve uluslararası çapta Kürdistan’ın bağımsız bir statü hakkının tanınmasında belirgin bir rol ve misyon oynanacağı kuşkusuz gözükmektedir.
Gerçekten de her zaman dünyanın her alanında yaşanan savaş ve katliamlardan en çok etkilenen kadınlar olmaktadır. Bunun nedeni ise kadınlar savunmasız ve çaresiz bırakılmaktadırlar. Sistem tarafından bilinçli bir şekilde erkeğin gölgesi altında bırakılan kadınların ne yasal ne de gayri yasal anlamda dilsiz ve mücadelesiz bırakılması trajedik ve acı verici bir durum olmaktadır. Eğer kadınların da sosyal, siyasal ve anayasal haklar anlamında kendini temsiliyet düzeyi olsaydı, bu kadar trajedik tablolarla karşı karşıya kalmayacaktık. Ancak gel gör ki ne siyaset alanında ne de politik zeminlerde kadına kendini savunacak hiçbir alan bırakılmamaktadır. Kürt toplumu ve kadını açısından bu durum tamamıyla değişmiş ve artık Kürt kadınları sosyal, siyasal ve özelde de askeri alanda kendilerini savunacak bir güç ve iradenin yaratılması söz konusudur. PKK Önderliği ve örgütü öncülüğünde yaratılan 5000 yıllık erkek egemenlikli sistem ve tabularının yıkılıp kırılması gerçeği vardır. Artık Kürt ve Ortadoğu kadınlarını, dünya kadınlarına direnişin öncülüğünü çekecek bir YJA star ve YPJ, YJRK askeri kanadı vardır. Bu anlamda kadınların hem sistemin cinsiyetçi eğilimlerine dur diyebilecek ve savunmasının güçlü sağlayacak önemli bir oluşumun varlığı söz konusudur.
Kürdistanda bütün kadınların ulusal birlikteliğinin sağlanmasının zamanıdır ve Kürdistan toplumunun özgürlüğü kadın devriminden geçmektedir. Bu anlamda önder APO ‘unda büyük özen ve titizlik gösterdiği kadın özgürlüğünün sağlanmasının mekân ve zamanının geldiği gerçeğinden yolla çıkarak bütün kadınların el ele vermesi gerektiğini vurgulamak yerinde olacaktır.
Bu kadın özgürlük ideolojisini başta bütün Ortadoğu olmak üzere özelde de Kürdistan’ın toplumunda yaymak ve bir çıkış kapısı olarak bütün kadınlara mal etmek en kutsal görevlerin başında gelmektedir.
Bu vesileyle kadın toplumsallığın temel kök hücresi konumunda olmasından ötürü, toplun ahlaki ve politik şekillenmesi konularında da kendini bu alanda yetkinleştirmek ve güçlendirmek kaçınılmaz bir vektör konumunda olmaktadır. Çünkü bir toplumun gelişmişlik düzeyi genelde kadınının gelişmişlik düzeyiyle eş anlamlı ele alınır bu konuda da Kürt kadınınınım hem sosyal hem de askeri alanda gelişmişlik düzeyi hiçbir tapulununkiyle kıyaslanamayacak düzeyde gelişim gösterdiğini göstermiş bulunmaktadır. Kendisinin dünyanın her alanında örgütleyen ve bir konumda olan Kürt kadınları artık bütün ezilen halklar ve kadınların umudu konumuna geldiğini belirtebilirim. Artık o eskiden içinde bulunduğu ölüm uykusundan uyanan ve her türden eğemenlikli sisteme karşı boyun eğen kadın gerçekliği adım adım tarih sahnesinden silinmiş bulunuyor.
Bu bakımdan da ciddi bir uyanış ve diriliş gerçekleşmektedir. Kuşkusuz tüm bu gelinen düzeyi her şeyden önce Kürt özgürlük güneşi Önder APO ‘un verdiği eşsiz emek ve katkılarına dayalı geliştiğini vurgulamak en gerçekçi yaklaşım olacaktır. Kürt özgürlük hareketi ve kadın özgürlüğü eksenin de sağladığı görkemli gelişmeleri görüp her anlamda moral ve güç almak gerekir. Hem YJA star, YPJ ve HJRK güçleri olarak yaşadığımız bu devrim atmosferinde güçlerimizi her zamankinden daha çok birleştirip sosyal, ideolojik ve askeri alanda güçlü bir direniş ve mücadele sahibi olmamız önem taşımaktadır. DAİŞ çetelerinin eliyle yapılan bütün kadın katliamlarının intikamını almak en anlamlı cevap olacaktır. Her gün basında yapılan röportajlarda ve verilen Şengalli halkımızın demeçlerinden de anlaşıldığı gibi yüzlerce Şengalli kadınların çeteler tarafından satıldığı, tecavüze uğradığı, akıbetleri beli olmayan bütün Kürt kadılarının intikamı adına öz savunma konumuna geçmek gerekecektir. Onca savunmasız insanların suçu neydi ki, inançlarından dolayı bu kadar pervasızca yaklaşmak en büyük vicdansızlıktır.
Bakın her gün haberlerde ve basın bültenlerinde de geçtiği gibi İŞİD çeteleri tarafından yüzlerce kadın ve çocuk kaçırıldığı belirtiliyor ve hepsi de Kürt çocukları, kadınlarıdır. Bunlara karşı sesiz kalan bütün ülkeler bu insanlık suçunun ortağıdır anlamına geliyor. Bu nedenlerden dolayı Kürt kadının savunma gücü olan YJA star, YPJ, YJRK güçlerinin hem güney Kürdistan’ın Şengal bölgesinde, yine Rojava kürdistan da verdiği silahlı mücadele meşru bir savaş anlamına gelmektedir. Bana göre Kürt halkının yiğit evlatlarının her tür zorlu koşul altında verdiği silahlı mücadele her kes tarafından desteklenmesi ve takdir edilmesi gereken bir gerçektir. İŞİT saldırılarından kurtulan ve zor bela canlarını kurtaran bir çok insanın anlatımlarından geçiyor. Sayısız Kürt insanı ve kadını teslimiyeti kabul etmemek için kendi bedenlerini diri diri uçurumlardan atanların sayısı halen bilinmemektedir. Bu anlamda kürt kadını Dersimde, Geliye Zilan da ve daha sayma gereğini duymadığım bir çok yerde yapılan katliamlarda inanç ve varlığı uğruna gösterdiği direniş, sergilediği yurtseverlik duruşu, günümüzde de ŞENGALLİ Kürt kadınları bu ruhu temsil ediyor. Kürt kadın tarihinde her zaman adlandırılan Zarife, Bese, Beritan ve Zilan’ların düşman yönelimlerine karşı teslimiyeti kabul etmemeleri günümüzde bir kez daha canlanmaktadır. Kendi toprak ve gelenek, göreneklerine bağlı olmanın en somut ifadesi olmaktadır. Kürt kadını gerçekten de onurlu ve gururlu bir karakter yapısına sahip olması her bakımdan toplumsal gelişmeye önemli katkılarda bulunmaktadır. Kendinde temsil etiği Kürtlük kimliği ve onun mücadelesi sayesinde kayıp olmamıştır. Her ne kadar var olan resmi ideolojilerin asimilasyon politikalarına uğrayan bir toplumsal Kürt gerçekliği olsa da, Kürt kadının bu konuda ki bağlılığı dilimizin, dilimizin ve toplumsal gerçekliğimizin tarihten silinmemesine önemli katkıda bulunmuştur.
Günümüzde Kürdistan ülkesi üzerinde sürdürülmek istenilen talan ve şiddet yönelimlerine boyun eğmeyen bir Kürt toplumsal gerçekliğiyle karşı karşıya bulunmaktayız. Elbette bu Kürt toplumunu nezlinde zihinsel anlamda ulaştığı aydınlanma ve ideolojik gelişmişlik düzeyinin belirlemektedir. Artık özgür kürdi demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ekseninde kendinde yaratmış olduğu ahlaki ve politik bilinçle yakından alakalı olduğunu vurgulamak gerçekçi olacaktır. Bu anlamda hem Kürt özgürlük hareketimizin öncülüğünde gelişen mücadelenin sonuçları olarak sağlanan siyasallaşa, diğer yandan da kürdistan toplumunda öyle eskisi gibi her sömürgeci ve işgalci güçlere karşı teslimiyeti ve çözümsüzlüğü kabul etmeme durumu söz konusudur. Kürt halkı PKK gerçeğinde kendi kurtuluşunu ve gerçek özgürlük yolunu görmüştür. Dikkat edilirse dünya toplumları içinde en çok haksızlığa, uğrayan, varlığı ve kültürü tehdit altında olan Kürt tapulumu olmaktadır. Bütün bunlara karşı en çok ta varlık ve yokluk savaşında direnen, pes etmeyi bilmeyen bir ulusal Kürt gerçekliğine tanıklık etmemekteyiz. Bunların en bariz örneği Rojava’da yaşlı anaların babaların ve eli silah tutabilen bütün insanlarımızın, düşman yönelimlerine karşı savaşın ön cephesinde mevzilenmelerdir. Bu direnişi görmezden gelmek mümkün olabilir mi? Sağlanan bu gelişmeler tarihi ve önemli kazanımlara yol açmaktadır.
Diyana Amanos