HABER MERKEZİ – Katliamlarla Kürt’leri tarihten silmeyi başaramayan TC ve Emperyalist hegemoncu güçler fırsat bulduğu her anda Kürtlerin bulunduğu alanları işgal etme operasyonları başlatıyor. Türk devletinin planlı soykırımcı saldırıları tarihten bu güne kadar devam etmektedir.
Bu saldıralar İttihat ve Terakki yönetiminden başlayıp her dönemde farklı soykırımcı politikalar doğrultusunda uygulanmış ve uygulanmaya devam edilmektedır. Bu soykırımcı politikalar, dil, kültür asimilasyonlarından tutalım da demografiyi değiştirme, Kürdistan topraklarını işgal ederek, Kürtleri sürgüne gönderme politikaları olarak geliştirilerek sürdürülüyor.
İttihat ve Terakki’nin Soykırımcı Politikaları ve AKP
Osmanlı-İran anlaşmasıyla 17. yüzyılda söz konusu sınırlar çizilirken Türk devleti, Osmanlı dönemindeki İttihat ve Terakki yönetiminin başlattığı bu soykırımcı politikalarla Kürdistan’ı ele geçirmek istiyordu. Kürdistan’ı ele geçirme politikasına ise Misak-ı Milli demişlerdi. 28 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan meclisinde, Kürdistan’ı işgal planı oy birliğiyle kabul edilerek 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştır
Misak-ı Milli’nin kamoyuna açıklanmasıyla birlikte Kürdistan’ı parçalamak için Türk devleti, Fransa-İngiltere ile daha sonra da Amerika ve Sovyetler Biriğiyle anlaşarak bu alanları sattı. O dönemde Kuzey Suriye Fransız’lara satılırken, Musul-Kerkük’ü ise ingiliz’lere sattılar. Buradaki amaç Kürt’leri dağıtmak, parçalamak ve özgürlüklerini engellemekti.
İttihat ve Terakki’nin soykırımcı politikaları ise bu gün AKP iktidarıyla güncellenmektedır. Aynı zihniyetin savuncuları Kürt’leri yok etmek ve tarihten silmek için kirli politikalarını devreye koymuş durumdalar. İttihat ve Teraki’nin zihniyeti olan AKP zihniyeti Kendi varlığını Kürt’lerin yok oluşu üzerinde yaratmaya çalışmaktadır.
TC, ABD ve NATO’nun onayıyla Kürt alanlarını işgal ediyor
Türk devleti bu soykırımcı politikaları ile Amerika ve NATO’nun da onayıyla Kürdistan’nın Rojava ve Başur parçalarını işgal ederek kendi himayeleri altına almak istemektedir. Eğer dikkat edilirse bu işgalin batı ucu Efrin, doğu ucu ise Xakurke-Bradost alınıdır. Diğer bir parçası ise Rojhilat’e Kürdistan’dır, ki o da İran eğemenliği altındadır. İran Rejimi altında bulunan Kürt’ler ise sürekli rejimin dayatmaları ile karşı karşıya kalmakta ve sesini çıkartan kişiler idam edilmektedır. İran’da yapılan bu faşizan uygulamalar emperyalist güçlerin sistemli yürüttüğü politikalarının bir paraçasıdır.
Kürdistan’ı işgal etme planı sistemli bir şekilde yürütüldüğü gözler önüne serilirken, sistemli yürütülen işgale karşı Güney Kürdistan yönetimi sesini çıkartmıyor. Sesini çıkartmamakla birlikte Türk devleti ile ittifak ederek işgale destek vermektedır. Bu doğrultuda KDP ve Güney Kürdistan yönetiminin kendi kişisel çıkarlarını esas aldıkları ve Güney Kürdistan halkının çıkarlarını bertaraf ettikleri görülüyor.
Kürd’ü Kürd’e Kırdırma Politikası
Türk devleti Misak-ı Milli sınırlarına ulaşmak için Kürtleri kullanarak Kürtlerin alanlarını işgal ediliyor. Türk devletinin Güney Kürdistan topraklarında 25’ten fazla askeri üssü bulunmaktadır. Bu da gösteriyor ki ortada bir işgal girişimi var. Hatta Güney Kürdistan’nın bir çok alanı işgal edilmiş durumdadır. Bu işgal girişimleri Güney Kürdistan yönetiminin yardımıyla yapılıyor. Yani KDP ve Güney Kürdistan güçleri kendi topraklarını kendi elleriyle TC’ye teslim ediyor. ABD ve NATO’nun Türk devletinin Kürt alanlarını işgal etmesine ses çıkartmaması ise yapılan anlaşmaların somut örneğidir. Yapılan anlaşmalar doğrultusunda bu işgal operasyonları yürütülüyor.
Ocak 2018’de Afrin işgaliyle başlayıp, 25-26 Mayıs tarihlerinde Xakur’e Bradost alanın kadar devam eden işgal operasyonlarının amacını iyi görmek gerekir. Burada ilk amaç Türk devletinin “Misak-ı Milli” sınırlarına ulaşmak istemesidir. Bununla birlikte Kürtleri statüsüz bırakmak ve Ortadoğu’daki etkinliğini artırmaya yöneliktir.
TC, Batından doğuya Kürt alanları işgal etme hayali peşinde
Türk devletinin Efrîn’den Xakurkê’ye kadar ki alanı ele geçirme işgal etme kararı, planı, projesi olduğu aşikardır. Türk devleti Afrin’den Xakurke’ye kadar sınır çiziyor. Hem Rojava hem de Başur Kürdistan’nı işgal etme planlarını devreye koymuş durumdadır. Zaten Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kaç defa yaptığı açıklamalarda “Misak-ı Milli sınırlarına uluşmak bizim tek hayalimizdir. Bunun için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız “açıklamalarını göz ardı etmemek gerikir.
Türk devleti ilk olarak DAİŞ çeteleriyle birlikte Rojava’yı işgal planlarını devreye koydu. Ancak DAİŞ’in yenilgiye uğramasıyla birlikte yönlerini Xakurke’ye verdiler. Yani Türk devletinin DAİŞ yoluyla Rojava’ya saldırmasıyla, Türk askerlerinin Pençe Operasyonu adı verdikleri Xakurke’yi işgal saldırıları aynı amaç ve hedef doğrultusunda yapılmaktadır.
Dört parça Kürdistan’da işgallere karşı Kürt halkı sesini yükseltmese Türk devleti ve emperyalist güçler kendi hayallerini gerçekleştirmek için soykırımcı politikalarını daha da derinleştireceğini gösteriyor. Tek amaç Kürtleri tarihten silmek ve Kürt alanlarını ve bölgelerine sahip olmaktır.
Sara GULAN/Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi