AMED – Amed’in Lice ilçesinde, 2017 yılında zırhlı aracın çarptığı sivil araçta bulunan Fikri Demirbaş (53) ile annesi Zeynep Demirbaş (76), Mahmut Öner (74), Mevlüt Dağtaş (64) ve Abdulhamit Dağtaş (63) yaşamını yitirmişti.
Kaza sonrası, Lice Cumhuriyet Savcılığı olaya ilişkin soruşturma başlattı. Savcılık, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) sivil araç sürücüsü Fikri Demirbaş’ın “asli kusurlu olduğu” yönündeki raporunu gerekçe göstererek soruşturma hakkında takipsizlik kararı verdi.
Amed – Çewlig Karayolunda meydana gelen kazadan 3 yıl sonra çıkan takipsizlik kararında, savcılık, ATK’nin asli kusurlu olarak tespit ettiği ve dosyada maktul sıfatıyla yer alan Fikri Demirbaş’ın, hayatta olmaması nedeniyle hakkında kamu davası açmaya yer olmadığına karar verdi.
TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ
Yaşamını yitiren Mevlüt Dağtaş’ın yakınlarının avukatı Hatice Demir ve diğer avukatlar, takipsizlik kararına ilişkin Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Demir, itiraz dilekçesinde ATK raporunun sadece kaza tespit tutanağına dayandırıldığına işaret ederek, dosyasındaki mevcut deliller, olay yeri inceleme ekibi tarafından çekilen fotoğraflar ve kaza tespit tutanağının taraflı ve olayın aydınlatılmasından uzak olduğuna dikkat çekti. Dilekçede, mağdur avukatları olarak dosyaya sundukları delillerin dikkate alınmadığına vurgu yapıldı ve olay yeri incelemelerin, aldıkları video ile fotoğrafların olayın kaza tespit tutanağında yer aldığı gibi olmadığı aktarıldı.
Demir, dilekçede ayrıca olay yerindeki tekerlek izleri, bulgular, yolun durumu, eğimi, kazaya karışan araçların güzergahları birlikte incelendiğinde “kaza tutanağının gerçeğe aykırı tutulduğunu” belirtti.
‘ZIRHLI ARAÇ HIZINDAN DOLAYI DURAMAMIŞ’
Kazanın gerçekleştiği yolun eğimli ve tehlikeli olduğunu belirten Demir, itiraz dilekçesinde kazanın aşırı hızdan kaynaklandığını ifade ederek, şu ifadelere yer verdi: “Bu eğimli yolda zırhlı kobra araç hızını, aracın yük ve teknik özelliğine, görüşü, yol ve trafik durumunun gerektirdiği kurallara aykırı davranmak suretiyle yokuş aşağı giderken direksiyon hakimiyetini kaybetmiş, ani fren yapmış ama hızından dolayı duramamış, şeridinden çıkarak karşı şeride geçmiş ve seyir halindeki müvekkil tarafı, aracını altına alarak ezmiş ve şarampole yuvarlanmıştır. Kaza yerindeki lastik izlerinin oldukça geniş olduğu, bu geniş tekerleğin kazaya sebebiyet veren zırhlı araca ait olduğu, otomobilin lastik izlerinin bu genişlikte olmadığı anlaşılmıştır. Zırhlı aracın lastik izlerinde herhangi bir kesinti bulunmamaktadır, bu durum aslında otomobilin şeridinden çıkmadığını göstermektedir. Kaza tutanağında belirtildiği gibi otomobil şeridinden çıkmış olsaydı zırhlı aracın fren izinde bir kesintinin olması gerekirdi.”
Soruşturma sürecinde kaza tespit tutanağına itiraz ettiklerini ancak itiraza rağmen, savcılığın ATK ve kaza tespit tutanağı delillerini esas almasının hukuka aykırı olduğuna vurgu yapan Demir, soruşturmanın eksik ve yetersiz yürütüldüğünü kaydetti.
KAMU DAVASI AÇILMASI TALEBİ
Demir, dilekçesinde taleplerini, etkili ve yeterli bir soruşturmanın yürütülmesi için olay yerinde keşif yapılarak uzman bilirkişi raporunun hazırlanmasını, 72 A 0428 plakalı zırhlı araca ait güvenlik kameralarına ait görüntülerin kayıt altına alınması ve kendilerine de bir örneğinin gönderilmesini, Dakyanüs askeri üsse ait kamera görüntülerinin tespit edilmesi ve dosyanın İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilerek rapor hazırlatılmasını sıralayarak şüpheli polis N. İ. hakkında kamu davasının açılmasını talep etti.