HABER MERKEZİ
Kürdistan tarihinde iki çizgi vardır biri direniş diğer ihanet çizgisi. Yakın tarihte en somut örneği Güney Kürdistan’da yaşanmış ve bugünde yaşanmaya devam etmektedir. İşgalci Türk devletinin uzun süredir hazırlığında olduğu Güney Kürdistan işgal etme sevdası, ‘Pençe Operasyonu’ ile somutlaşmıştır.
Ne işgalci Akp’nin Güney Kürditan’a yönelimi, ne de Kdp’nin ihanet çizgisi yeni gelişen bir durum değildir.
Şehit Beritan şahsında, Kürt halkının, başta gençlerinin başkaldırışı ise dünden bugüne devam etmektedir.
Sene 1992’dir Beritan 21 yaşında Xakurkê alanında gerillacılık yaparken, ihanet ve direnişin en sıcak dönemlerinde fedailiği ile cevap olacak, tarihe ismini yazdıracaktır.
1992 yılında işgalci Türk devletinin başlattığı işgal operasyonun ismi ‘Çekiç operasyonu’dur.
PKK silahlı mücadeleye ilk başladığı günden beri Kdp ve işgalci Türk devletinin işbirliği yani işgal ve ihanetin birleşimi de etkili bir şekilde yürütülmeye başlanmıştı. Dr. Ahmet Barzani’nin, 1987’de açıkça ‘Türkiye’yi dost olarak gördüklerini, Türkiye’ye ihtiyaçlarının olduğunu ve PKK’nin kendilerinin düşmanı olduğunu’ belirtir. Takip eden yıllarda ise sınır bölgelerinde ve Güney Kürdistan’da PKK gerillalarına yönelik birçok komplo gerçekleşir. KDP bir yandan PKK’nin kullandığı güzergahlarda pusulamalar yapar, Türk sınır karakollarıyla koordineli hareket etmeye başlar ve Kuzey Kürdistan’da kendisine bağlı koruculardan PKK’ye karşı savaşmalarını talep eder. Bunları her ne kadar geçmiş zaman ekiyle kullansakta kesinlikle günümüzden ayrı ele almamamız gerekmektedir. Dün yaşananlar bugünde yansımasını bulmaktadır.
“İHANETÇİ KDP VE İŞGALCİ TÜRK DEVLETİNİN ASKERİ ORTAKLIKLARI 90’LI YILLARDA HIZ KAZANIR”
İhanetçi Kdp ve işgalci Türk devletinin artan askeri faaliiyetleri gün geçmeksizin hız kazanıyordu. 1.Körfez savaşından sonra Duhok, Hewlêr ve Süleymaniye gibi kentlere bir çok ulustan gelen ‘Çekiç Güç’ yerleştirilir. Her ne kadar bu gücün Saddam Hüseyin’e karşı yerleştirildiği söylense de ileri ki zamanlarda da anlaşılacaktır hedef PKK gerillalarıdır.
Güney Kürdistan’daki PKK güçlerine yönelik 1993’te başlatılan hava saldırıları, bu dönemde artış kaydeder. Sıcak takip adı altında işgalci Türk askeri birçok defa sınırı geçer. 5-13 Ağustos 1991’de 5 bin işgalci asker ve ihanetçi korucunun katılımıyla sıcak takip biçiminde ‘Süpürge’ adıyla Xakurkê alanına yönelik sınırötesi operasyon düzenlenir. 6 Mayıs 1992’de ise Behdinan alanına ‘Kazıma’ adıyla kara harekatı yapılır.
Aynı yılın 28 Haziran günü Meclis’te alınan kararla Çekiç Güç’ün görev süresi uzatılır. Aynı gün Güney Kürdistan Hükümeti ilan edilir ve aldığı ilk karar PKK’ye karşı savaş ilanı olur.
Bu karardan birkaç ay sonra, 2 Ekim 1992’de işgalci Türk ordusu, ihanetçi Kdp ve Ynk ile birlikte PKK’ye karşı ortak kara harekatı başlatır. Behdinan bölgesi, Haftanin ve Xakurkê alanlarına yönelik geliştirilen ortak operasyona resmi rakamlara göre 20 bin dolayında asker, binlerce peşmerge ve korucu katılır. Cumhuriyet tarihinin en yoğun hava desteği sunulan en büyük kara ve hava harekatlarından biri olan operasyon, 15 Kasım’a kadar sürdürülür. Büyük Güney Savaşı olarak bilinen savaş, Güney Kürdistanlı güçlerin PKK ile karşı karşıya geldiği ilk savaştır.
İşgalci Türk devleti, 25 ekim’de Şehit Beritan’ın direnişi ile sembolleşen bu direniş sonrasında yenilgisini açıkça söyleyecektir. Dönemin faşist Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başbakan Süleyman Demirel’e yaptığı eleştiri ile bekledikleri ihanet ve işgalcilik çizgisinin, direniş karşısında duramadığını gözler önüne serecektir, “Türkiye bir koyup üç alacakken üç koyup bir bile alamamıştır.” Yani Türkiye beklediğini bulamamıştır. İhanetçi çizgi için denecek tek şey, işgalcilerin uzatması olduğudur.
DP’nin karadan Türk ordusuna öncülük ettiği ikinci büyük savaş ise 1995 yılında yaşandı. 21 Mart’ta ‘Çelik Harekâtı’ adıyla başlatılan operasyon ve yaşanan çatışmalar, 2 Mayıs’a kadar devam etti. Resmi rakamlara göre 35 bin askerin yanı sıra peşmerge ve korucuların katıldığı operasyonda PKK’nin açıklamasına göre 60 gerilla yaşamını yitirdi, 800 asker öldürüldü. Türk devlet yetkilileri ise kayıplarını 64 olarak açıklarken 185 askerin ise yaralandığını belirtmiştir.
Günümüzde yaşanan işgal sadlırısını o günlerden kopuk ele alamayız, bu saldırlar on bulmadan periodik bir şekilde devam etti.
43 gün süren çatışmalarda Türk ordusunun hedefi olan 200 Güney Kürdistanlı sivil yaşamını yitirdi, 15 bini aşkın sivil köylerini terk ederek göç etmek zorunda kaldı.
“1996: ‘ATMACA-TOKAT’ OPERASYONU”
6 Mart 1996’da bu sefer hedef, Sineht, Haftanîn ve Kelareş hattıydı. ‘Atmaca-Tokat’ adı verilen operasyonda siviller hedef alındı. Aynı yılın Aralık ayının son günlerinde Türk ordusu, KDP’nin desteğiyle yine Güney Kürdistan’da operasyon düzenledi.
14 Mayıs 1997’de işgalci Türk ordusu, Cumhuriyet tarihinin en büyük sınırötesi kara harekatına girişti. ‘Balyoz’ adı verilen operasyona 50 bin işgalci asker, binlerce ihanetçi korucu ve peşmerge katıldı.
KDP bu savaşa da aktif olarak katıldı. Savaşın başladığı günlerde, 16 Mayıs 1997’de Hewlêr’de tedavi gören yaralı PKK gerillaları, gazeteci, sanatçı ve doktorların içinde olduğu onlarca kişi, ihanetçi Kdp tarafından vahşice katledildi.
‘ÇEKİÇ HAREKATI’
Aynı yıl PKK’ye yönelik ‘Çekiç Harekâtı’ ismiyle yeni bir kara harekatı başlatıldı. Eylül ayında başlatılan operasyona 10 bin işgalci asker katıldı. KDP peşmergelerinin de destek verdiği ve Xakurkê alanının hedeflendiği operasyon da öncekiler gibi başarısızlıkla sonuçlandı.
Aynı yılın sonbaharında (25 Eylül-15 Ekim 1997) Türk ordusu, KDP ile birlikte yeni bir operasyon gerçekleştirdi. ‘Şafak Harekâtı’ adı verilen, Xakurkê ve Zagros alanlarını hedef alan sınırötesi kara operasyonuna 15 bin asker ve binlerce korucu ve peşmerge katıldı.
KDP ile Türk devletinin 1997 yılında yaptığı anlaşmayla Türk ordusu, tank, savaş helikopteri gibi büyük silahlarıyla birlikte kalıcı olarak Güney Kürdistan’a yerleşti. Şu an itibarıyla 5 bin dolayında Türk askeri (ağırlıkta özel kuvvetler) ve MİT mensubu, Güney Kürdistan’da bulunmaktadır.
Türk ordusu, 1998 yılının bahar aylarında bu kez 40 bin askerle ‘Murat’ isimli operasyonla Güney Kürdistan’a girdi. 1999 yılına gelindiğinde de Türk ordusu, 24’üncü kez sınır ötesi operasyondaydı. ‘Sandviç’ ismi verilen operasyondan da bir sonuç çıkmadı. Ayrıca 4 Mayıs 2000 tarihinde KDP ile birlikte Haftanin’e yönelen Türk ordusu ortak operasyon gerçekleştirdi ancak 8 Mayıs’ta çekilmek zorunda kaldı.
Türk devletinin AKP iktidarında gerçekleştirdiği en kapsamlı sınırötesi kara harekatı ise 21-29 Şubat 2008 tarihinde ‘Güneş Harekâtı’ adı altında gerçekleştirdiği Zap’ı hedefleyen operasyon oldu. 10 bin askerin katıldığı ve topçu-tankçı birliklerce desteklenen operasyonda Amed’deki 2.Taktik Hava Üs Komutanlığı’ndan havalanan 20 adet F-16 savaş uçağı operasyon boyunca 272 defa hava saldırısı düzenledi.
2016:ADI KONULMAYAN OPERASYON
2016 yılının bahar aylarında Zagroslar (Güney-Kuzey) sınır hattında hava operasyonları ve gerilla eylemleriyle başlayan çatışmalar, Çelê’ye bağlı Ertuş alanı ve Çarçella ile Cilo arasına düşen Gever’e bağlı Geliye Dostki Vadisi’nde yıl sonuna kadar sürdü. Oramar bölgesinden Medya Savunma Alanları olan Avaşin ve Basya’ya geçmek isteyen Türk ordusu ile gerillalar arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.
Bu işgal operasyonun sınırötesi bir kara operasyonu olarak tanımlanmaması ise gerilla güçlerinin gösterdiği dirençle işgalci Türk ordusuna geçit vermemesiyle bağlantılı. Yıl boyunca Zap, Avaşin, Cilo, Çarçella ve Xakurkê alanlarında saldırılar ve karşı saldırılar yaşandı. Gerillaların gerçekleştirdiği 434 eylemde 1129 asker öldürüldü, 312 asker yaralandı, 2 asker esir alındı. Gerilla eylemlerinde 71 askeri araç imha edilirken 58 araç da darbelendi.
Günümüzde ise işgal operasyonlarına karşı direniş devam etmekte. İşgalci Türk devleti tarafından çok iyi bilinen bir şey vardır. Oda yıllardır karadan almadıkları Güney Kürdistan’ı yine karadan alamayacaklarıdır. Bundan dolayı hava saldırılarına yönelseler de işgalci askerlerinin bir tepeye sıkıştığı ve gerilla güçlerine, güç getiremediklerinden halkın yaşam alanlarını bombalayarak halkta PKK’ye karşı tepki toplatmaya çalışmaktadırlar.
Ama Kürdistan halkı yaşanan işgal saldırılarına ve Beritan’ın getirdiği direniş gerçeğine uzak değildirler. Kdp ihaneti ise artık halk tarafından yoğun tepkilerle karşılanmakta. Açıkça gerçekleşen bu ihanete karşı gençler başta olmak üzere bütün Güney Kürdistan halkı Şehit Beritan’ın tavrını esas almaktadırlar. Şehit Beritan, nasıl ki işgalcilerle işbirliği yapan ihanetçinin elini tutmaktansa özgürlük ve ülke aşkıyla kendini uçurumdan bırakmışsa Güney Kürdistan halkı da aynı fedailik ile gerillanın yanında yer alacak ve gerillanın mekanı olan başta Xakurkê olmak üzere direnişe devam edeceklerdir. İhanet ve işgalcilik çizgisi, direniş çizgisi önünde yenilmeye mahkum kılınacaktır.
Akp faşizmi her ne kadar, kayıplarını gizlemeye üstünü kapatmaya çalışsa artık gizleyemez bir raddeye gelmiş ve gerillanın eylem taktiğiyle hem Kuzey hemde Güney Kürdistan’da askerlerini zor tutar konumdadır. Bu durum o kadar gözler önündedir ki artık teknik gücünden başka bir şeyi kalmamıştır. Xakurkê, direnişin ve işgalci Türk devletinin yenilgisinin mekanı olmuştur.
“XAKURKÊ APOCULUĞUN KORUNMA MERKEZİ HALİNE GELMİŞTİR”
Kürt gençleri seferberlik ruhu ile yeni bir atılım başlatmalıdır. Şu an işgal saldırıalrı ne kadar Güney Kürdistan’a yönelmiş olsa da, 4 parça Kürdistan ve Avrupada’ki başta Kürt gençleri olmak üzere devrime inanan tüm gençler yönlerini direnişe dönebilmelidir. Aynı şekilde Güney Kürdistan halkı şeladize ruhu ile Güney Kürdistan dağlarına yerleştirilen Mit yuvaları başta olmak üzere işgalci Türk askerlerini ve Erdoğan faşizmini ülkenin topraklarından atabilmelidir.
Kdp ihanetçi yönetimi her ne kadar kendini Kürt perver göstermek istese de kendi elleriyle işgalcilere teslim ettiği Güney Kürdistan toprakları gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kdp ihanetçi yönetimi kendi çıkarları doğrultusunda olmadıkça Kürt halkının hiçbir menfaatini gözetmektedir. Buna karşın topraklarımız, dağlarımız ve halkın gerillalarının mücadelesini yükseltmeli, Kürt gençleri olarak direnişlerine yeni bir soluk getirmeliyiz.
NC/Faraşîn Sîdar