HABER MERKEZİ
Belki de adettendir, gidenlerin ardından en güzel duygularımızı yazarız. Yanımızdayken onlara söylemediklerimizi, söylemek isteyip de söyleyemediklerimizi arkalarından söyleriz. Toplumumuzdan ileri gelen bir gelenek olsa gerek, sevgimizi içimize gömeriz. Yüreğimizin onun en kuytu derinliklerine saklarız, sadece kendimizle paylaşırız. Görünürdeki suskunluklarımız içimizdeki büyük kaynamaların sıcaklığındadır belki. Kim bilir belki de en suskun gerilla, en büyük duyguları içinde saklayan gerilladır.
Hüzünle ve öfkeli başlayan bu yıl ki baharda, iki değerli yoldaşımız bizi erkenden bırakıp ölümsüzlük kervanına katıldı. Onlara dair en güzel anılarımızı yazacağız, sürekli anlatacağız ve yollarını kendimize yol belleyeceğiz. Hatırlayarak yaşatacağız. Bu uğurda şehit düşen yoldaşlarımıza karşı yapacağımız en büyük ihanet, onları unutmaktır.
2003 yılından beri Zagros Eyaletinde faaliyet yürüten Armanc arkadaş, eyalette tanınan bir arkadaştı.
Gittiği her ortama erkenden uyum sağlayan Armanc arkadaş, büyük bir cesarete ve öfke dolu bir yüreğe sahipti. 2007 yılında düşmanın Kürt halkını teslim alma isteminin bir adımı olarak Önderliğin zehirlenmesi girişimine karşı erkenden yanıt olmak ve öfkesini yansıtmak istiyordu. Yerinde durmayan canlı, deli-dolu bir yapısı vardı.
Dijwar arkadaş ise 2004 baharında Güney Kürdistan’dan katılmıştı. Gördüğü ilk eğitimden sonra Zagros’a gelmişti. Genç ve moralli olmasıyla arkadaşların dikkatini çekmiş ve kendisini sevdirmişti. Ben bu işi yapamam, hazır değilim gibi serzenişler onun literatüründe yer almazdı. Bir gün dahi kendisini görevlerden geri çektiğine tanıklık eden olmamıştır. Tek bir arkadaşın dahi gönlünü kırmamıştır. Güney Kürdistanlı bir arkadaş olarak ulusal ruhun nasıl gelişeceğini, nerden geçtiğini iyi biliyordu. Hiç boş kalmaz, dur durak bilmezdi. Oradan oraya koşar, her işi aynı incelikle yapardı. Her anını dolu dolu yaşamak hoşuna gidiyordu. Yüzünü astığı görülmemiştir, hep güler yüzlüydü.
İçinde Armanc ve Dijwar arkadaşın da olduğu bir grup arkadaş, Bêzelê karakolu yakınlarında konumlanmıştı. Grubu alandaki varlığını fark eden düşman, operasyon başlattı. Grubu çembere alan düşman, arkadan vurup çatışma başlatmıştı. Grup, 7 saat boyunca akşama kadar çember içerisinde kahramanca direndi. Bu çatışmada 10 düşman askeri öldürüldü. Bunun öfkesiyle düşman, aylar geçmesine rağmen iki arkadaşımızın cenazesini ailelerine teslim etmedi.
Evet, bu yılın baharı, hüzünlü ve geç başladı. Önderliği tasfiye girişimleri, Kuzey Kürdistanda gerillaya yönelik imha operasyonları ve arkadaşların şehadeti, herkesi elinden gelen çabayı harcamaya, yoldaşlık görevini yerine getirmeye çağırıyordu. Yoldaşlarımızın acelesi, dönemin militanlık görevlerini yerine getirme çabasıydı. Kendilerini aşıp yoldaşlarını düşünmeleriydi. Hesapları bir anlık değildi. Armanc arkadaş günlüğünde bu yıl anlamlı bir eyleme imza atmak istiyorum diye yazmıştı. Dijwar arkadaş ise çatışma öncesi toprağı öperek; Kurbanı olduğum Kürdistan toprağı, ne kadar da güzelsin! demişti. Yılın başından beri Kuzey’e gitmek için öneri yapıyordu. Yüreklerindeki engel olunmaz akışa cevap olmanın sorumluluğuyla yaklaşmış ve direniş geleneğine yeni bir halka eklemişlerdi. O gün Derelok’tan Bokan’a halkımızın direniş ruhu Bêzelê’de can buldu, filiz ekti toprağın gönlüne. Geride kalanlar, giden yoldaşlarına layık olmaya ant içtiler.
Anıları Çarçela’nın doruklarında yankılanmaya devam edecek, onlar bizde yaşayacaktır!
Geç ve hüzünlü başlayan mevsimin
Erken ayrılan yolcularıydı.
Baharın tazeliğine renk katan çiçekler
Ömrün baharına ruh eken canlardı.
Bir intikam çığlığıydılar belki,
Belki de gidenlerle kavuşma özlemi
Artlarına bakmadan
Yüzlerindeki yarı tebessüm
Ve yüreklerindeki öfkeye cevap olmanın rahatlığıyla
Adı, soyadı: Salar MUKTEDÎRÎ Kod adı: Armanc Doğum yeri ve tarihi: Bokan, 1983 Katılım tarihi: 2001 Şehadet tarihi ve yeri: 13 Nisan 2007, Gerdiya-Zagros