HABER MERKEZİ
İnsanı özünden koparmayan, kadın ve erkeklerin ortaklaşa çalışarak yaşamlarını onurla inşa edip gururla koruyan bir mekandan geldi. Bütün gülüşlerinin ardında devrimci ahlakın güzelliği vardı. Gülmeye başlar başlamaz kızaran yanaklarını, utangaçlığını ve sadeliğini görünce etkilendim. Sonuna kadar inanarak esas aldığımız gerilla duruşunu o kadar rahat ve derin yaşıyordu ki kıskanmamak elde değildi.
Devletin kendisini ideolojik olarak örgütlediği okullarda okumuş insanlardık. Bu asimilasyon cenderesinde özümüzü ne kadar koruyabilmiştik? Büyük ihtimalle o benim gibi olmak istemişti. Ama ne pahasına olursa olsun hiç tereddütsüz ben de onun yerinde olmak isterdim. Gelişim her zaman kaydedilebilir, ama köklerle buluşmak oldukça zordur. Ne kadar istense de hep yarım kalır.
Koçerleri en iyi temsil edenlerden biri olarak, kadın yüreğini büyük bir heyecan ve aşk ile özgürlük davasına yatırdı. Birlikte olduğu yoldaşlarıyla ölçülü ve anlamlı yaşamasını bildi. Ayrıldığı yoldaşlarıyla güzel ve özgür yarınlarda tekrar buluşmanın sözünü verdi. Hep selam gönderdi yurduna, yüreğini yasladığı yoldaşlarına. Onun için Sılav’ın selamları he daim büyüyor.
Dağın özgür ruhunu özgürlük mücadelesiyle taçlandırıp ve bunu bütün Kürtlere mal edip ölümsüzleşeceğimiz bu mekanların en özlü, saygılı, sevecen ve direngen yapısıyla parıldayan Sılav yoldaş, diğer Koçer kızları gibi bu duygularını yol arkadaşlarıyla paylaştı. Duygularının en özlü ve güzel yanlarını yaşama yansıttı.
Bize sunulan sahte yaşamın peşinde daha ne kadar gidilebilirdi ki? Sadık dostlarla, ülke topraklarıyla bütünleşerek yaşamanın en kutsal bir yaşam biçimi olduğunu yoğunlaşarak öğrendim. Kapitalizmin çıkar ilişkilerine bulaşmamış bir dayanışmayı korumak için şimdi ne kadar hazırız ve ne kadar cevap olabiliriz? Hiçbir hukuk tanımayan ve bize ölümden başka bir şey vermeyen efendilerden hesap sorma gücünü nasıl bulacağız?
Kendi geri alışkanlıklarında ısrar edip, bugün başkasının askeri olmaktan kurtulamayacak bir sonuçla karşılaşıp ucuz kaybedeceğimize Koçer olarak yaşayıp, PKK’li olarak savaşıp, militanca ölmek için Sılav yoldaşla birlikte söz verdik. Askeri yönünün geliştirerek girdiği bütün pratik faaliyetlere kadın yüreğini koruyarak katılan Sılav yoldaş, Kürdistan dağlarının heybetli dağı Ararat’ta yoldaş canlısı olan komutanları Sidar ve Dicle yoldaşlarla birlikte şehitler kervanına katıldı.
Dersim sevdasına düşse de Serhat’ın asi ve soğuk dağlarına yürürken heyecanlıydı; çünkü yıllar süren bir aradan sonra tekrarda Serhat dağlarına giden ilk kadın gerilla grubu içindeydi. Hele hele yanındaki dev yürekli, hakikat arayışçısı yoldaşlarının heyecanı onu daha coşkulu kılıyor ve hedefe kilitliyordu.
Serhat’ın zozan kızlarının zihilerden silinmeyecek hasretini, onların ardılları Botan ve Dersim dağlarında yürüttükleri gerilla mücadelesiyle yaşatacaktı.
Şehit olmak, bir kararlılığı, her an feragat savaşçıları olmamız anlamını içerir. Başta belki farkına varamadık, ama örgüt kültürünü edindikçe gidenleri ve onların hayallerini en güçlü bir biçimde yaşatmak gerektiği bilincini edindik. Sadece birilerine söz verdiğimiz için değil, inandığımız dava uğruna sevdiğimiz yoldaşlarla büyük amaçlar uğruna şehit olduk. Umutlarımızı, kararlılığımızı, düşlerimizi Kürdistan dağlarının asi yürekleri zulasına koyup yürümeye devam ediyorlar. Bundan daha onurlu ve gurulu bir yaşam olabilir mi?
Sılav yoldaşın anısı yolumuzu aydınlatan bir meşaledir.
Adı, soyadı: Leyla PELDEK
Kod adı: Silav Dêrsim
Doğum yeri ve tarihi: Sêrt, 1980
Katılım tarihi: 2001, Êlîh
Şehadet tarihi ve yeri: 25 Haziran 2008, Tendürek, Agirî
Mücadele arkadaşları