HABER MERKEZİ – Gençlik toplumsal yapının en temel bileşeni ve öncüsüdür. Toplumun temel oluşturucu ve yönlendirici gücüdür. Dinamik, ele avuca sığmayan, devrimci özellikleri bağrında en yoğun taşıyan bir karakterdir. Özgürlüğe çok yakın ve yatkındır. Önderlik, gençlik fiziki değil toplumsal bir olaydır der. Gençlik, belli bir yaş aralığını ifade eden bir dönem değil bir ruhtur. Toplumun özüne içkindir. Toplumu ruh ve hareket anlamında şekillendiren, sürükleyen, yeni olanın arayışında olan, cesaretli ve hesap kitap işine girmeden karşılıksız bir biçimde zorlu olana karşı duran bir karakterdir. Bu anlamda demokratik komünal toplumun ilk oluşumunda gençliğin doğal rol ve misyonu da bu biçimde olmuştur.
Günümüzde demokratik toplumun inşasında da gençlik böyle bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyayken devletli kapitalist uygarlığın gençliği kendi sistemini sürdürmede, hizmetine koşturmada bin bir hile ve yalanla kandırma çabasında olmuş ve hala da bu çabası tüm gücüyle sürmektedir.
Gençliğin yukarda belirttiğimiz özelliklerinin yanında tecrübe ve bilgi eksikliği de yanlış yönlendirmelere açık olması tehlikesini bağrında taşımaktadır. Tarihte bu durumun bilincinde olan yaşlı ve kurnaz erkek, gençliği toplumu istediği şekilde oluşturma ve kendi hizmetinde tutmak için sürekli yönlendirmiştir. Bu jerontokratik yaklaşım gençliğin kendi gücünün ve bilincinin farkına varmasının önünde bir engel olmakla birlikte toplumun da ahlaki-politik yapısının işgal edilmesini sağlamaktadır. Bu da demokratik toplum inşasının önünde en büyük engel olmaktadır.
Kürdistan özgürlük hareketinin yürüttüğü özgürlük mücadelesi devletli iktidarcı kapitalist modernitenin gençlik şahsında toplumun özüne dönük geliştirdiği saldırılara karşı gençlik, kendini özgün bir şekilde örgütleyerek sistemin vahşi saldırılarına karşı amansız bir mücadele yürütmektedir. Böylece kendisini gençliği doğasına uygun halde hareket etmeye ve yaşamaya sevk etmektedir. Bu anlamda Kürdistan özgürlük mücadelesinde özellikle devrimci halk savaşı mücadele sürecinde gençlik hareketi kendisine biçilen rol ve misyon doğrultusunda katılım sahibi olmaya çalışırken açığa çıkardığı gelişmelerin yanında içine düştüğü eksik ve yetmezliklerinin değerlendirilerek içinde bulunduğumuz mücadele sürecindeki katılımının nasıl olması gerektiğine ilişkin bize fikir verebilir. Dolayısıyla geçmiş süreci doğru değerlendirmek, çözümlemek yeni mücadele süreci açısından ufuk açıcı olacaktır.
Ortadoğudaki üçüncü dünya savaşının sürdüğü bir ortamda demokratik toplum inşası için hareketimiz açısından çok büyük imkân ve fırsatlar doğmuştur. Kürdistan’da ve Ortadoğu’da üçüncü çizgiyi oluşturan ve bu çerçevede mücadele yürüten APOCU hareket çok büyük kazanımlar elde ederken sömürgeci faşist güçleri Kürdistan’dan söküp atma noktasında son öldürücü darbeyi indirme aşamasında gelmiş ve devam eden bir süreç olarak tüm yakıcılığıyla önümüzde durmaktadır. Gençlik açısından bu sürecin tamamlanmamasının nedenlerine baktığımızda bu noktada tam olarak yerine getirilmeyen görev ve sorumlulukların olduğunu görmekteyiz. Topluma doğru öncülükle devrimde ısrar gençliğin en temel görevidir. Buna denk bir örgütlülük düzeyi açığa çıkarma, gerekli ve yeterli düzeyde gençlik kitlelerini eğitme ve kapitalist sisteme karşı mücadeleye sevk etme, bir bütün halkı örgütleyip halka dayanma noktalarında zayıflık ve yetersizliklerin olduğu görülmektedir. Apocu hareket ilk çıkışında halkın örgütlendirilmesine dayanarak ortaya çıkmıştır. Temel dayanağı halk örgütlülüğünün geliştirilmesi olmuştur. Halka sırtını dayayan bir örgütün elde edemeyeceği başarı, aşamayacağı engel, geçemeyeceği kapı yoktur.
Dar bir örgütlülükle girişilecek bir mücadele o örgütlülük düzeyi oranında başarı getirir. Tam başarı yani zafer için yapılması gerekenler hakkıyla yapılmamıştır. Öncüde, toplumun öz gücünün farkına varmada ideolojik-felsefik anlamda yeterli derinliğin olmayışı bir etken olarak kendini dışa vurmaktadır. Gençliğin merakı, coşkusu ve heyecanı gerçekten anlaşılırdır. Kaldı ki yeni yaratımları gündeme getiren, oluşturan da budur. Ancak bunun yanında gençliğin merakını, coşkusunu ve heyecanını tüm topluma aktaracak, buna herkesi ortak edecek bir toplumsal özgürlük ve örgütlülük bilinci vazgeçilmezdir. Bu noktada kendini, var olanı hemen aşma gençliğin en temel özelliği iken gençlikte gelişen dar ve tutucu yaklaşımlar gençlik karakteriyle çelişen bir durumu ifade etmektedir. Gençlik, yapısı itibariyle yeniye, değişime, dönüşüme daha açıktır. Kendini şartlara göre daha hızlı ayarlayabilen, toplumda hareketli, her kesim ile ilişki sağlayıp sürükleyebilen bir potansiyel gücüne sahiptir. Bu durum bilindiği halde tam zaferi yakalayamama, var olan örgütlülük düzeyini göstermektedir. Bu örgütlenme sorunu olarak yansısa da esasta sorunun örgütlemeyi oluşturan öncünün kendi rolünü tam oynayamamasıdır. Kuşkusuz özellikle Bakurê Kürdistan da yürütülen öz yönetim direnişi sürecinde gençlik hareketi toplu fedai bir ruhla sürece öncülük ederken bu öncülük misyonunun sürekliliğe kavuşacağı bir şekilde sürdürülememesi irdelenmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Devrim anda oluşan bir olaydır. Ancak bu olay anının hafızalarda ve yaşamda canlı kalmasını, süreklileşmesini sağlayan örgütlülüktür. Örgütlülük sürekliliktir. Sürekliliğin olduğu yerde örgütlülük vardır. Önderliğin ??saman alevi?? tanımlaması bu noktada gençlik hareketinin örgüt ve eyleme yaklaşım gerçeğini ifade etmektedir. Bir anda parlayan kısa bir süre sonra kendi kabuğuna çekilen bir tarz söz konusu. Gençliğin her anı fırsat bilip devrime kalkışması doğası gereğidir. Ancak bu anın öncesinde gerekli ve yeterli hazırlık yapma bilincini kendinde oluşturma da APOCU hareket tarzı olarak gençlikte gelişmelidir. Devrim işi sadece isteme işi değil üretme, yaratma işidir. Tek başına iyi niyet ve istemek yetmez. Bunlar bilinçle buluşmadı mı bazı güzel duygular olmaktan başka anlam ifade etmez. Her anlamda insanlık değerlerini kıyımdan geçiren kapitalist Modernitenin ve onun Kürdistan?daki sömürgeci ileri karakollarının sökülüp atılmasını tek başına güzel duygular içinde olmakla gerçekleştiremeyiz. Dolayısıyla kendini donatan, kendinden başlayarak belli bir bilinç düzeyini açığa çıkaranlar farkını ortaya koyabilirler. APOCU hareketin farkı da buradadır: Kimsenin beklemediği, zor hatta imkânsız gibi görünen yerde ve zamanda şaşırtarak başarıyı yakalayan bir tarzın sahibi olmaktır.
Önderliğin sıkça vurgu yaptığı eğitim gençliğin zayıf kalan yönünü tamamlaması için bir ilaçtır. Maceraperest yaklaşım gençliği devrim çizgisinde yürütemez. Kendi kişiliğini doğru tanımış, sistemden mutlak kopuşu yaparak sisteme karşı kendini eğitimle donatan, tecrübe eksikliğini doğru ve yoğun bir eğitimle kapatan, amaçta ve hedefte netleşen, yaptıklarının neye hizmet ettiğini farkına varan gençlik devrimin alt yapısını hazırlamış demektir. Bundan sonraki her an olası devrim anını ifade eder diyebiliriz. Maceraperestlik kapitalist modernist sistemin gençlikteki enerjiyi başıboş bir şekilde dışa atarak deşarj olması için sürekli teşvik ettiği bir yaklaşımdır. Örgütsüz, sistemsiz, amaçsız, hedefsiz bir şekilde sistem karşıtlığı adı altında yürütülen mücadele özünde sistemi güçlendiren bir durumu ortaya çıkmaktadır.
Mücadele alanında örgütlülük ve doğru öncülük zaferin anahtarıdır. Zafer için gerekli örgütlülük düzeyini açığa çıkarmak ise kuşkusuz öncünün geniş bir ufka ve kapsayıcı bir yaklaşıma sahip olması gerekir. Toplumda muhalif, dışlanan, ezilen, işçi, işsiz, yoksul, öğrenci gençlik kesimlerine ulaşmak ve bu kesimleri örgütlemek noktasında yeterli bir düzeyin açığa çıkmadığı geçen mücadele sürecinde önümüzde duran en yakıcı bir sorun olarak kendini göstermektedir. Devrimci halk savaşı dediğimiz olay başta gençlik ve kadın olmak üzere halkın aktif bir şekilde mücadeleye sevk edilmesidir. Kaldı ki içinde bulunduğumuz dönem de hem halkın bilinç düzeyi hem de dönemin gerçekliği halkın mücadeleye aktif katılımını dayatmaktadır.Böyle bir gerçeklik ortadayken sadece öz savunma eksenli yaklaşım bizi kısır bir döngüye itecektir. Burada öz savunmanın yersiz olduğu değil de tek başına ele alınması probleminden bahsediyoruz. Öz yönetimler direnişi sürecinde gençliğin en yoğun katılım sağladığı alan öz savunma oldu.
Gençliğin öz savunmaya katılımda ve geliştirmede beli düzeyde rol oynadığı bir gerçektir. Ancak bu alana çok yüklenirken demokratik ulusun diğer ayaklarını örme noktasında ciddi anlamda zayıf kalmıştır. Bu da direniş mücadelesinin sürekliliğe kavuşması önünde çok ciddi bir engel olarak çıkmıştır. Öz savunmanın sonuç alması için gerekli alt yapı hazırlıkları kuşkusuz devrimci halk savaşının diğer ayakları olan serhildan ayağını örgütlerken gerilla ayağını da besleyip güçlendirmek gençliğin en temel görevidir. Geçen sürece baktığımızda öz savunma ile serhildan hareketi arasında ters bir orantının işlediği görülmektedir. Oysa devrimci halk savaşını oluşturan serhildan, öz savunma ve gerilla ayakları birbirini besleyen, koruyan, büyüten bir tarzda gelişmelidir. Mücadele sahasındaki pratiğe baktığımızda bunun birbirini besleyen ve büyüten bir tarzda değil de tek ayak tek yön üzerinden bir gelişme olduğu görülmektedir.
Kuşkusuz öz yönetimler direnişi sürecinde öz savunma boyutunda tarihimizin ender bir direnişi sergilendi. Gençlik hareketi toplu fedai bir ruhla katılım da sağladı. Ancak bu ruhu devrimci halk savaşının serhildan ayağını örmede ve demokratik ulusun diğer boyutlarına taşırmayı geliştirmede yetersiz kaldı. Bu ruhu diğer alanlara yaymada zayıf kaldı. Esasen mücadelenin zorlanmasına yol açan da bu oldu. Verilen emeğe denk bir sonucun çıkmamasının kaynağı da buradadır. Kuşkusuz değerlendirirken verilen emeği ve fedakârlığı göz ardı edemeyiz. Ancak sorun bireysel olarak emek verip fedakârlık gösterme sorunu değildir. Kolektif, örgütlü bir mücadele başarıyı getirecektir. Her alanda yapılan bir örgütleme düşmana her alanda darbe vurma anlamına gelecektir. Bir yandan düşmanın savaş güçlerine darbe vurulurken diğer yandan düşmanın oluşturduğu sistemin içinde yaşamak ciddi bir çelişkidir. Düşman sadece ordusuyla bize karşı savaş yürütmemektedir. Ordu ve polis gücünden daha etkili olan eğitim, sosyal, siyasal ve ekonomik gücüyle savaşı yürütmektedir. Kürdistan gençliğinden beklenen ise bunu fark edip buna denk örgütlenmeyi geliştiren bir tarzda kendisini örgüte kavuşturmasıdır. Bu noktada geliştirilecek örgütlülük demokratik ulusun inşası olacağından hiç şüphe duyulmamalıdır.
Öz savunma, örgütlenme, katılım, eğitim ve serhildan bir birini tamamladığı ve esas hamle olduğu gerçeğine karşılık tek yönlü bir yaklaşımın kısa bir süre sonra gerilemeyi getirmesi kaçınılmazdır. Önder APO savaşan halk gerçeği dedi. Bu ölçüye göre anlayışımızın günü kurtaran bir durumu aşmadığı ortadadır. Öz savunmasız bir toplum olmayacağı gibi örgütsüz bir toplumun öz savunmasını geliştirmesi de mümkün değildir. Öz savunma ve serhildanın iç içe örgütlendiği bir mücadele sahasında düşmanın sökülüp atılması an meselesidir. Öz savunmasını geliştiren bir halk, serhildanı da geliştirecek bir örgütlülüğe ulaştı mı bu halkı durduracak hiçbir güç olamaz. Tarihte hep olduğu gibi bu gün de öz savunma ve serhildan öncülüğü gençliktedir. Bunun öncülüğünü yapıp mutlak özgürlüğün yolundaki dikenleri temizleyecek olan gençlik hareketidir. Aslında devrimci halk savaşının özü de budur: Yaygın gençlik ve halk kesimleri örgütlülüğüne dayanan Serhildan, öz savunma, katılım, örgütleme ve eğitimdir.
Toplumda çok farklı gençlik kesimleri vardır. Kimisinin örgütlenmesi için legal kimisinin örgütlenmesi için illegal yöntemler esas alınmalıdır. Çalışmalarda esas alınan kuşkusuz meşruiyettir. Yasal sınırlar devrimci gençlik örgütlenmesi için yeterli imkân ve fırsatları tanımaz. Bu durumda devrimci tarzla meşruiyet temelinde gençlik kitlelerini örgütlemek vazgeçilmezdir. Öğrenci gençlik( üniversite ve lise) örgütlenmesinde daha çok esnek ve meşruiyet temeli legal çalışmalar yürütülmelidir. Bu alanların devrimci örgütlenmeler için çok ciddi potansiyel barındırdığı bilinciyle örgütlenirse faşizmi merkezinden sarsmış olacaktır. Çünkü var olan sistemin başlıca kadro gücü öğrenci gençlik kesiminden çıkmaktadır. Dolayısıyla bu alandaki en küçük bir örgütlülük dahi faşizmin kalbine vurulacak bir darbedir.
İşçi-işsiz, emekçi gençlik sisteme karşı en çok tepkili olan, sistemin en ağır şartlarında sistemin cefasını çeken gençlik kesimidir. Aynı zamanda gençlik kitlesinin temel tabanıdır. Sisteme karşı öfkesi fazladır. Toplumun en çok emek sarf eden, emekle ilişkisi daha canlı olan bu kesim demokratik ulus inşasında önemli görev ve sorumluluk üstlenebilir. Bu alanda gençlik hareketi daha çok illegal ancak koşullara göre legal örgütlenmelere gitmelidir. Bu alanın örgütlendirilmesiyle gençlik hareketinin kitleselleşme problemi de çözüme kavuşabilir.
Kürdistan?da ve Kürdistan?ı işgal eden İran, Türkiye, Irak ile Suriye?de sistem karşıtı gençliği de içine alacak şekilde yaygın bir gençlik örgütlenmesine gidilmelidir. Önder APO en son görüşme notlarında demokratik Orta Doğu Konfederasyonundan bahsetti. Kürdistan gençliği de kendi cephesinden Ortadoğu Gençlik Konfederalizmini geliştirmelidir. İçinde bulunduğumuz dönem, Ortadoğu ve dünyadaki durum bizim için bu noktada ciddi fırsatlar sunmaktadır. Bu anlamda buna denk bir anlam ve örgütlülük gücüyle yaklaşmak vazgeçilmez bir görevdir. Yine önder APO bir belirlemesinde “Her şey gençliğin tarihsel, toplumsal hamleye yeniden doğru ve yetkince katılmasıyla belirlenecektir ifadesi ile gençliğe biçtiği tarihse toplumsal ve ideolojik öncülüğün önemine vurgu yaparak gençliğe nasıl bir görev ve sorumluluk yüklediğini ifade etmiştir.
Öncülük, önderlik ideolojisini benimseme, zihniyet ve yaşamını onun gereklerine göre planlayıp uyarlayabilme gücüdür. Ş. Ali Çiçek ten devraldığı öncülük bayrağını zafere taşıyacak bir bitimsiz arayışı her alanda öncülük örgütlemesini sağlayarak geliştirmek temel tarihsel görevdir. Gençlik öz yönetim direnişlerinde gösterdiği tereddütsüz öncülüğünü, kültür haline gelen görkemli direniş ruhunu kendisine yeniden daha güçlü bir örgütleme zeminine perspektif yaparak kendisini her anlamda eylem gücü haline getirip düşmana vurulması gereken son darbeyi vurmalıdır. Yine bu anlamda önderliğin eylem tanımına vurgu yapmakta yarar vardır. Önderlik En büyük eylem kendini tarihsel, kültürel kimliğin ile gerçekleştirme ve bunu toplumun sorunlarına cevap olarak sunmadır demektedir. Bu temel esaslar üzerinden var olan direniş ve düşman gerçekliği doğru tahlil edilerek her alanda çok güçlü örgütlenmelere gitmek esas görev ve dönem sorumluluğu olarak önümüzde durmaktadır. Örgütlendirilmemiş tek bir genç bırakmayacak şekilde toplumun tüm dokularında kendini örgütleyebilmek temel esastır.