HABER MERKEZİ – Bizim burada ağırlıklı olarak ele alacağımız husus, özel savaş stratejisidir. Bu genel başlık altında belli başlı kısımlar vardır. Bu özel savaş stratejilerini ya da özel savaşı üç ana başlık altında ele alabiliriz.
Bir: Gayri nizami harp
İki: İstikrar harekâtı
Üç: Psikolojik savaş.
Özel savaş stratejisi bu üçayak üzerine kurulmuştur. Bu üçayak kurulurken, her ayak için bir misyon biçilmiştir. Örneğin, ‘Gayri nizami harp’ dendiğinde, anlatılan kontrgerilla hareketidir. Ve kontrgerilla hareketi de özel harp şeklinde ele alınıp yeraltı ve yerüstü unsurlarıyla birlikte yürütülür. Yani yeraltı ve yerüstü unsurlarından oluşur. ‘İstikrar harekâtı’ dendiğinde, anlatılan askeri darbelerdir. Bunlar ‘destabilize’ ve ‘stabilize’ diye adlandırılan bölümlerden meydana gelir. ‘Psikolojik savaş’ ise toplumun bilincini çarpıtmayı, bilinci üzerinde tesirde bulunarak onu yönlendirmeyi, bu anlamda iradeyi teslim alıp, kırmayı hedefler. Bu da değişik propaganda biçimleri üzerinde geliştirilir. Bunlar da beyaz propaganda, siyah propaganda, gri propaganda diye adlandırılırlar. Bunlar nasıl somutlaşıyor, nasıl gerçekleşiyor, nasıl biçim kazanıyor?
Özel savaşın ilk başta yaptığımız tanıma göre üçüncü yorumu ise rejimlerin özel savaşa göre şekillenmesidir. Aslında bu Türkiye gerçeğini günümüzde anlamak açısından da dikkat edilmesi ve sonuç çıkartılması gereken bir bölümdür. Bunu şu şekilde de adlandırabiliriz. Rejimlerin, sistemlerin özel savaşa göre şekillenmesini şu şekilde ifadelendirebiliriz. Cellâdın sahiplerine dönmesi ya da sahiplerin ellerindeki kontrol mekanizmasını ele geçirmesi olarak da değerlendirebilir. İlk aşamada bir strateji tarafından geliştirilen özel savaşın politikaya dönüşerek rejimin kendisi haline gelmesidir. Mesela günümüzde ‘Türk özel savaş rejimi’ deniliyor. Rejimlerin özel savaşa göre şekillenmesi ve bu boyuta dönüşmesi aslında özel savaşın almış olduğu en korkunç biçimdir. Çünkü kullanılan araç, araç olmaktan çıkmış ve amaç haline gelmiştir. Ve o amaç haline geldikten sonra da, her şeyi kendi hizmetine kullanır. Ekonomiyi, kültürü, siyaseti kendi hizmetinde kullanır ve o yürüttüğü özel savaş, onun asıl varlık gerekçesi haline gelir. Özel savaşın belki de en tehlikelisi ve kalıcı etki bırakanı da budur. Dünyanın değişik yerlerinde bunun kalıcı iktidarlara dönüşmesi ve dünya halklarının başına bela olması gerçeği de yaşanmıştır.
Özel savaş gerçeğini ele alırken bu üç nokta üzerinde duracağız. Bu noktalar üzerinde dururken de bazen, bu noktaları birlikte ele alacağız. Çünkü özel harekâtla, strateji olarak özel savaşın uygulanması giderek bunun sisteme, rejime dönüşmesi kimi zaman bu noktaların iç içe geçmesine ve tekleşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle birlikte ele alacağız, ama yer yer daha iyi anlaşılması açısından ayrıştırıp somutlaştırarak değerlendireceğiz. Bunun en somut uygulamasını Kürdistan ve Türkiye gerçeğinde dile getireceğiz. Türkiye’de özel savaş nedir, Kürdistan’da özel savaş nedir ve nasıl uygulanıyor? Bununla birlikte kişiliğimizde yaşanan özel savaşı o şekilde mahkûm ederek, hem kişiliğimizdeki zaafları aşacağız hem de TC’nin özel savaş rejimine karşı yürüttüğümüz mücadeleyi zafere taşıyacağız.
Özel Harekât:
Özel savaş denildiğinde, öncelikli olarak özel harekât anlaşılır. Topluma bu şekilde yön verilmek istenir. Özel savaş denildiğinde özel eğitilmiş komandoların ya da rambo tipli insanların eylemleri anlaşılır. Toplum bu şekilde yönlendirilir. O tür tiplerin ya da o tür eğitilmiş güçlerin bir yerdeki esir Amerikalı askerleri kurtarmaya yönelik harekâtından bahseder hale getirilir. Bu bir manipülasyondur. Bu şekilde özel savaş, topluma bu biçimiyle kabul ettirilmek istenir. Ama bu şekilde kabul ettirmenin yöntemleri ve araçları çok fazladır. Bugün bilgisayarlarda savaş oyunları vardır. Bu savaş oyunları bilgisayarların sistemlerine bile yüklenmiştir. Yine küçük çocukların eline atari oyunları verilir. Bunlarla yapılan nedir? Daha çocuk yaşlardayken toplumun büyük bir kesimini oluşturan gençlerin, savaşa göre eğitilerek hazırlanmasıdır. Bu yolla savaş, günlük yaşamın sıradan bir parçası haline getirilmektedir. Bilgisayardaki, atarilerdeki savaş oyunlarındaki, öldürmeler, baskınlar eli silah tutacak hale gelen ya da ilk fırsatta o silahı ele geçirecek imkânlara sahip olacak insanda ne tür etkiler bırakır? Tabi ki bunları uygulamaya başlar. Bunun imkânları da oldukça fazladır. Toplum içinde şiddet eğilimlerinin o kadar yaygın olmasının nedenlerinden biri de budur. Toplum içinde hoşgörüsüzlüğün, sorunlara insani bakış dışında şiddeti ve insanı yok etmeyi amaçlayan yaklaşımların temel nedenlerinden birisi de budur. O nedenle dünyanın birçok yerinde ateşli silahların kullanımına sınır getirilirken; oyuncak silahların, çocuklara verilmesi yasaklanmıştır.
Yine bununla beraber piyasaya sürülen özel savaş filmleri, toplumu savaşa teşvik edici rol oynayan bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu filmlerde dikkat edilirse işlenen tema hep aynıdır. Savaş hangi siyasal nedenlerle ortaya çıkmış ve kimin çıkarınadır? Bunları ortaya koyacağına, bir askeri kurmay toplanıp karar verir. Hedef; kaleyi düşürmektir, insanları öldürmektir, baskın yapmaktır ve bunlara uygun şekilde, kişilerin eğitiminin verilerek harekete geçirilmesidir. Böylece askeri harekâtın özel elemanlar tarafından gerçekleştirilmesi anlamında sınırlı bir anlatımı vardır. Topluma ve gelişen nesle bu empoze edilir. Bunun sonucunda artık o bilinci alan, ona göre kendini şekillendiren kişinin de bir savaş makinesi haline gelmesi kaçınılmazdır. Türkiye gibi birçok ülkede, özel savaş stratejistleri ve kurmayları bunu son derece bilinçli olarak geliştirmişlerdir. Geliştirilen bu politikalarla yürütülen özel savaşın kadro ve eleman sorunu çözülmeye çalışılmıştır. Bugün Kürdistan’da, özel harekât güçlerinde kullanılan birçok insan, bu şekilde şuursuzlaştırılarak istenilen biçimde kullanılmaya hazır kesimlerden devşirilmektedir.
Bu durum, özel savaşın gerçekleşmesinin sadece bir yönünü ortaya koyar, ama özel savaşın kendisi değildir. Bir sapmayı ve saptırmayı anlatır. Kimi zaman bizde de savaşın politikayla, toplum yaşamıyla, toplumun geleceğiyle, ekonomiyle ilintisini kuramayan, meşru savunma savaşını niye gündemimize aldığımızın bilincinde olmayan kimi arkadaşlarımızda da böylesi bir yaklaşım etkili olabiliyor. Savaşı bir macera olarak ele alan, vurup-kırmayla ve dökmekle sınırlı tutan yaklaşımlar da ortaya çıkıyor. Bu yaklaşımlar savaşta aşırılıklara neden oluyor. Savaşın amaçtan kopuk olması, aşırılıklara neden olur. Savaş içerisinde aşırılıkların ortaya çıkmasının nedeni budur.
Özel savaş, özel harekât olarak ele alındığında, başvurulan yöntemlerin de buna göre geliştirilmesi ve kullanılması kaçınılmaz hale gelir. Bu çerçevede de kullanılacak her türlü yol ve yöntem, özel savaş içerisinde mubah görülür. Örneğin, savaşta tutsakların hakları vardır, ama orada tutsakların hakları yoktur. Hedefe bir noktadan mı ulaşılıyor, o noktada savaştan muaf tutulması gereken kesimlerin varlığı bile önemli değildir. Öylesi kesimler de savaşın hedefidir artık. Mesela, uluslararası alanda savaşta muaf tutulanlar vardır. Bunlar siviller, gazeteciler, sağlıkçılardır, insan haklarıyla ilgili kuruluşlarda çalışanlar, din adamlarıdır. Bunlar hep savaştan muaf tutulan kesimlerdir. Ama özel savaş, özel harekât derekesinde ele alınıp uygulamaya konulduğu zaman, yönelinen ve hedeflenen yerde savaştan muaf tutulan kişilerin varlığı ya da yokluğu önemli değildir. Hepsi çok rahat bir şekilde imha edilebilir, yine ele geçirilen insanların kafası kesilebilir, cesetleriyle oynanabilir ve bu vahşet bir nişan ve övünç payesi haline getirilebilir.
Özel savaşın, özel harekât olarak ele alınıp, toplum yaşamıyla ve geleceğiyle ilgili olan boyutunun hesaplanamadığı koşullarda bunlar sürekli ortaya çıkan durumlardır. Bu, dünyanın her tarafında yaşanmıştır-yaşanmaktadır da. Amerika’nın, Vietnam’daki özel harekât birlikleri bunları yaygın olarak uygulamıştır. Türk devleti, Kürdistan’da bunu uygulamıştır-uygulamaktadır. Öyle ki bu tür savaşları yürütenler, savaş içinde giderek çeteleşmişler ve daha sonraki süreçlerde de ne yapmışlarsa, yaptıklarının da karşılığını devletten görmek istemişlerdir. Savaşın bittiği koşullarda ya da savaşın dışında kalındığı zamanlarda bile öylesi kişi ya da çevreler, özel savaşçı kimliğine uygun davranmış ve yaşamışlardır. Bunun sonucunda toplumun başına bela olmuşlardır. Bunların bir kesimi, psikolojik sorunlar yaşayarak tedavi görmeye ihtiyaç duyar hale gelmişlerdir ya da onları özel savaşta kullanan kişiler-güçler tarafından tek tek imha edilmişlerdir.
Özel harekâtın, özel uygulama boyutuyla ele alınıp, onun amaçtan uzak tutulması, bu tür sonuçları da yaratıyor. O nedenle özel harekâtın, özel eğitimleri içerdiği gerçeğini bir kenara itmeyeceğiz. Özel eylemler içeriyor çünkü özel savaştır. Hedefin özelleştirilmesidir. Özelleştirilen hedefin, imha amaçlı olarak üzerine gidilmesidir. İmha etmek için her yolun, yöntemin kullanılması ve bu doğrultuda tüm imkânların seferber edilmesidir. Özel harekât, özel bir eylemle gündeme geliyor. Ama bu özel eylem genişledikçe, genişlediği alanı, bütünden yalıtıyor. Bütünden yalıtıldığında da tek eylem özgülünde uygulanan kuralsızlık giderek büyüyor. Bu bir strateji haline geldiğinde de genel olarak kuralsız, yoğunlaştırılmış bir savaş halini alıyor. O açıdan özel savaşın, özel harekâtla birlikte ele alınması giderek onu stratejik bir olgu haline getiriyor. Böyle bütünlüklü bir rolü ifade ediyor. Yani özel savaş, özel harekât içinde uygulanan bir yöntem olarak ele alınıyor. Bu nedenle biz, özel savaşı sadece özel harekâtla sınırlandıran bir yaklaşımla ele almıyoruz. Fakat ondan da ayrı ve bağımsız olarak değerlendirmiyoruz.
Kısacası özel savaş dendiğinde bunu özel harekât olarak ele alan sınırlı bir yaklaşımla değerlendiremiyoruz. Özel harekât, her yönüyle özel savaşı anlatmıyor. Sadece özel savaş içerisinde gerçekleştirilen eylemlerin bir kısmını anlatıyor. Egemenlerin özel savaşı, özel harekâtla sınırlandıran, onun özel amacını gizleyen ve toplumu da bu şekilde yönlendirerek aslında özel savaşı topluma çekici kılmaya çalışan yaklaşımlarının özel savaş gerçeğinin saptırılması olduğunu burada görmek gerekiyor. Özel savaş eşittir aksiyon filmlerine konu olan eylemler değildir. Özel savaş içinde o tür eylemler olabilir, ama bu özel savaşın kendisi değildir. Özel savaş kuralsız, yoğunlaştırılmış ve ölçüsüz bir savaş olarak egemenler tarafından geliştirilen bir stratejidir. Türkiye-Kürdistan somutunda yaşanan da budur.
Burada ayrıca bir nokta üzerinde durmakta yarar vardır. Oda bizdeki özel kuvvetler gerçekliğidir. Bizim bir savaş gerçeğimiz vardır. Geçmişte, tarihin derinliklerinde yaşananları, haklı savaşlar olarak değerlendirdik. Günümüzde de bunu meşru müdafaa savaşları olarak değerlendiriyoruz. Yürüttüğümüz meşru müdafaa savaşı içinde de doğal olarak kendimizi, doğal toplum ve sosyalizm değerlerini korumaya yönelik önlemlerimiz olacak. Öz savunma güçlerini oluşturacağız. PKK’ye karşı özel kirli savaş yürütülüyorsa, gerilla güçlerini muhafaza edeceğiz. İmha amaçlı üzerimize saldırılar geliyorsa, o saldırıları bertaraf edecek tedbirleri alacağız. Bunların hepsi meşru müdafaanın içerisine girmektedir. Yani PKK, savaşı meşru müdafaa temelinde geliştiriyor. 2000`lerden sonraki süreçte hareket olarak Özel Kuvvetler örgütlenmesi içerisine girilmiştir. Bizde içerisine girilen bu örgütlenme ile yukarıda bahsini ettiğimiz özel savaş güçleri hiçbir şekilde birbirine karıştırılmamalıdır. Zaman zaman isim benzerlikleri nedeniyle karıştırmalar olabiliyor. Bizdeki özel kuvvetler tamamıyla meşru savunma temelinde oluşmuştur. Kullanılan taktikler ise tamamen kendini korumaya yönelik olarak geliştirilmektedir. O nedenle kesinlikle bir benzerlik söz konusu değildir. Bir başka yönüyle de bizde özel kuvvetler, gerillanın kendini gözden geçirerek yenilemesi ve eğer varsa aşınmalardan kendini kurtarması anlamına da gelmektedir. Bu fark görülerek bizde geliştirilen özel kuvvetler gerçeğine anlam verilebilmelidir.
Cemal ŞERİK/LEKOLİN