HABER MERKEZİ
ANLAMIN SIRRI
Aldın dünyayı karşına hakikatlere ulaşmak için
ulaştın da hakikatlere onurlu mücadelende
Barışı getireceğim dedin tüm ezilen ve özgürlüğe susamış olan insanlığa
Derya gibiydi arayışların umut oldun, ümidini yitirmiş olanlara
Ulaşacaktın tarihin ve geleceğin sırlarına
Leyla gibi Mecnun gibi Derweş û Adule gibiydi ülke aşkın
Lalezar bahçesiydi kurduğun okul yeniden bir yaratımdı evren bakışını yaydığın bahçe
Ay gibi, yıldız gibi güneşin ışınları gibi aydınlık ve heyecan dolu gözlerin
Hakikati aradın ve buldun ve tüm arayanlarla buluşturdun
Öğrendik özgürlük okulunda alfabeyi ve sonra da yazmayı
Ceylanlarımızın, Uğurlarımızın esirlerimizin çığlıklarını hissettirdin bizlere
Alacağız intikamlarını dedik son nefesimizden oluşan kardelenleri
Limonları sınırları, dağları aşıp ulaşacaktık kardelenlerin çıkış anına
Aşkla tutkuyla sevgiyle sımsıkı sarılacaktık amacımıza
Niye bilinmesin amacımızın özgürlük olduğunu
Tacımızın Güneş olduğunu, kadın rengiyle
Evrenin yeniden hayat bulacağını?
Edessa Ceşna
Ne garip bir kış yaşıyoruz.
Doğru dürüst kar yağmadı. Dersim’in o meşhur, sert kışı nerede? Yağmur da öylesine nazlanarak, şımarıkça yavaş yavaş geliyor ki… Doğrusu böyle bir kış beklemiyordum…
Eğitimimizi nasıl mı gidiyor? Kadın Tarihini bitirdik. Elif Arkadaşın sesiyle bol günler yaşadık. Bir çok yeni arkadaş ilgiyle ve şaşkınlıkla dinliyorlardı. Böyle bir tarihimiz olduğunu hiç tahmin etmiyorlardı. Ders çok güçlü ve derinlikli, çözümlemelerle geçti. Oldukça yoğunlaştığımızı da söyleyebilirim. Bütün arkadaşlarda çözümlemeye katılmak için adeta yarış verdiler. İlk kez böyle bir bileşim görüyordum. Sanırım, her kes değişimin gerekliliğini çok yoğun bir şekilde hissediyor. Tarihimiz hiç sıradan değil. Halk olarak da, kadınlar olarak da! Çok güçlü bir mirasımız var. Yeter ki görebilelim.
Bugünlerde de askeri derslere geçtik. Cemal Arkadaşın vermiş olduğu derslerin ses kayıtlarını dinledik. Dinlemeler sona erdikten sonra da tartışmaya geçiş yaptık. 2 gündür tartışıyoruz. Askeri yoğunlaşmalarımız, eksikliklerimiz, hedeflerimiz nelerdir, bir bir sorguluyoruz. Gerillacılıktan anladığımız nedir? Kürt insanı, savaşçılığı ve cesaretiyle bilinir, tüm tarih boyunca da böyle olmuştur. Ama bu yetmiyor. Kendimizi nasıl tamamlayacağız? Çok yönlü devrimcilik, gerillacılık nasıl olacak, olmalı? Bize kalan mirası nasıl değerlendirmeliyiz? Büyük komutanlıklar nasıl ortaya çıkacak içimizde? Bu ve benzeri onlarca soruyla boğuşup duruyoruz eğitimlerde ve yaşam tartışmalarında. Bu arada içimizde oldukça yaratıcı değerlendirme ve buluşlar da olmuyor değil. Mesela Dorşin arkadaş, gerillanın temel 5 niteliğine bir özellik daha ekledi. O da ‘Sinsilik’ miş… Arkadaşların yaratıcı yoğunlaşmaları meyvelerini veriyor, yaşamın ve eğitimin her anında… Banlarda yaşamın moralleri işte. Bir diğer çarpıcı örneğe gelelim. Nuda Arkadaş. Hazreti İsa’nın çarmıha gerilişini anlatan filmin sonunda yetişmiş ve İsa’nın Tanrı’ya göğe doğru bakarak ‘Baba’ diye seslenmesini tam olarak anlamlandıramamış olmalı ki ikide bir İsa’nın babasının kim olduğunu sorup durdu.
Şimdi de yoğun kek kokuları geliyor yukarıya doğru. Mutfakçı hummalı bir çalışma yapıyor anlaşılan. Normalde Raperin arkadaşın tadına doyulmaz ıslak keklerini seviyor olsa da bugün çıraklarından Helin Arkadaşın iş başında olduğunu da ekleyelim. Bakalım, Helin arkadaş ustasını aratacak mı? Kendisi oldukça iddialıydı ama yine de bir soru işareti bırakmadan geçemeyeceğim. Bunu bir gün okusa kesinlikle kızardı ama ne yapalım, sonuca bakacağız… Şimdi yoğunlaşma saatindeyiz, birazdan çay arası vereceğiz. Genel olarak arkadaşlar raporlarını yazmaya çalışıyorlar. Sevgili örgütümüze gerçekten rapor yazmakta zorlanıyoruz. Üstelik bu kadar çok olunca rapor sayısı… Bu yıl 4 adet rapor yazmamız gerekecek. Hadi bakalım bize kolay gelsin. Şimdi de Veroz arkadaş yanıma geldi loş ışığın altında nimetlerinden en iyi faydalanacağı yeri seçip kitabını aldı okumaya başladı. Bu arada çılgın kedimiz Gewre’de acayip zıplamalarla duvarlara, pencerelere tırmanmaya çalışıyor. Şimdi de masaya zıpladı. Laf aramızda Helin arkadaş şimdi geldi çaktırmadan tekmilini alıyoruz, keklerin. Evet keklerin durumların iyiymiş. Şimdiden heyecanlı bekleyişimiz başladı.
Not: 15 Şubat’a ilişkin yazı yazmayan arkadaşlara aralara yazılarını yazabilirler karıştırılmasın. Tarihler yanlış anlaşılmasın diye not düşelim tarihe.
26 Şubat 2014
Başkanım, öncelikle yılların özlemi ve hasretiyle sizi kucaklıyor sevgiyle selamlıyorum. Başkanım bütün hayalim sizinle özgür günlerde buluşmak ya da yazmayı başka amaçlar için yazmayı hayal ediyordum. Bu lanetli günün de mecburiyetten yazıyorum. Bu ay kadar acı verici zor olan bir zaman yok benim için çünkü bu ayda farklı mekan, zaman ve koşullarından dolayı yaşadığımız acıyı sadece okuyarak, yazarak sizin deyiminizle ‘acı öğreticidir’ yaşamın gerçeklerini tarihten gelen ihanetleri sizin şahsınızda yine kendini acı gerçeğiyle gösterdi. En büyük acı eksik yoldaşlığım, cevap olamadığım gerçek. Bu gerçeğimle sizin yolunuzun yolcusu bile olamıyor ve kendimi layık göremiyorum. Bana yaşamın güzelliğini insan olma ve kadın olmanın güzelliğini öğrettin. Gerçek aşkı, hakikati ve yok olup giden dünyayı, insanları yeniden yarattınız. Yarattığınız bütün gerçekleri ve haksızlığa uğrayan herkese uzattığınız elinizi kucakladınız onları. Yaptıklarınıza karşı hiç bir şey yapmamak acı veriyor. Bütün içtenliğimle inanıyorum. Kendinizi ve insanları yine siz kurtaracaksınız. Yarattığınız yeni dünya ve yeni insanla bu dünya özgürleşecek başarıya ulaşacak yüz yıllarca örnek olarak gösterilecek.
Serhat’ta öfkem
Dersim’de isyanımsın
Amed’e sevdam
Botan’da savaşımsın
Hewreman’da gerçeğim
Kürdistan’da tarihimsin
Murat gibi mahsun
Fırat gibi öfkelisin
Dicle gibi narinsin
Aras gibi heybetlisin
Xabur gibi cesaretlisin
Silvan gibi güzelsin
Avaşin gibi sevdamsın
Sizinle yaşamı sevdim
Sizinle insanı değerli buldum
Sizinle cansız bedenlerde can buldum
Sizinle gerçek aşkı ve sevgiyi buldum
Sizinle dünyanın güzel olduğunu gördüm
Bütün güzellikler sizinle olsun…
15 Şubat 2014
Şehit Berfin Mazlum