HABER MERKEZİ
Işık ve enerji, her şeyin, tüm doğanın, evrenin, hatta aklın anası ve yapı taşıdır. Hem doğuranı hem doğurulanı, hem anlamı hem anlam arayanıdır. Doğanın zapt edilmez özgür ruhudur ışık. Özgürlüğün arayanı, bulanı, anlamlaştıranı, yapısallaştıranıdır. Canlılık yine ışığın eseri olmakta. Canlı yaşamının bilinen tek mekânı ise dünyamız ve güneş dünyamızın temel ışık kaynağı.
Kürt halkı Önder Apo’yu güneşle anıyor, güneşle tanıyor, biliyor. O, insanlığın özgürlük güneşi. Güneşteki yaşamsallık gibi özgürlüğü ışığıyla aydınlatan, ruhuyla can veren, insanları özgürlük etrafında birleştiren örgütleyen bir yaşam kaynağı. Önder Apo’da somutlaşan hakikat, güneş kadar aydınlık, yaşamsal ve somut. Bugünün karanlıklarını aydınlattığı kadar tarihin aydınlığının tüm renklerini de kendisinde somutlaştırmaktadır. Tarihin aydınlığını bütünleştirmek aynı zamanda tüm karanlıklarına da ışık tutmak demektir. Çünkü tarihin aydınlık sayfaları karanlığın gölgesine gömülerek bugünün karanlığı yaratılmıştır, insanlık karanlığa alıştırılmış, hep karanlık yaşadığına inandırılmıştır. Önder Apo bu karanlıkları tek tek parçalayarak tarihin tüm ışıklarını bugüne taşımakta ve bugünü tarihin tüm aydınlıklarının ışığıyla aydınlatmaktadır. İnsanlığın hep aydınlıkla, hep ışıkla, hep güneşle yaşadıklarını ispatlamakta, aydınlanan tarih ve toplumsal hakikatle tüm yürekleri karanlıklardan arındırmaktadır.
Tarihte hakikat arayışçılarının yaşamın neden ve niçinin buldukları cevaplarda en çok kesişilen noktalardan biri ışık cevabı oluyor. Işık, evrensel bütünlük, evrensel akıl, insanın kendini bilişi gibi temel noktalar hakikatin ulaşılan cevaplarında kesişen noktalar oluyor. Hakikat arayışçılarının neden ışığın etrafında pervane olup döndükleri kafamda hep bir soru. Ve özellikle, neden doğu coğrafyasındaki arayışçılar daha fazla ışık aşığı.
Yaşamın anlamının farkına varış, insanlıkla başlamıştır. Yani anlamın aydınlanması insanlıkla başlar. Bunun mekanı ise güneşin insanlığı her sabah her yerden önce aydınlattığı yerdir. Belki de güneşle her yerden önce buluşma bura insanını ışığa, aydınlığa daha yakın kılmıştır. Ancak aydınlığın başladığı coğrafyada, bir zaman gelmiş ki, karanlık insanlık aklına gölge etmeye başlamıştır. İnsanlık tarihinde hakikat arayışçılığı karanlığın ağır bastığı süreçlerde daha baskın canlanmıştır. Karanlık, aydınlığın anlamını daha derinden hissetmeyi ve aramayı gerektirmiş, karanlığı okumayı bilene ışığın anlatıcısı olmuştur. Doğu insanının ışıkla daha fazla içiçeliğinin sebebi hem insanlığın burada toplumsallaşması, anlam arayışının başladığı yer olması, hem de yaşamı insanlığın başına karartmak isteyen sömürgeciliğin ve buna karşı direnişin geliştiği yer olmasıdır. Önder Apo tüm doğulu hakikat arayışçılarının ışığının birleşimidir. Doğunun insanlık tarihindeki doğurucu yanı, Önder Apo’nun hakikat arayışına da beşiklik etmiştir. Önder Apo doğunun hakikat mirasını okumayı bildiği gibi tüm hakikat arayışçılarıyla buluşmayı başarmış ve kendisinde sentezlediği hakikat aydınlığını yaşamsallaştırmayı tarihi bir görev olarak ele almıştır.
Doğanın özündeki ışığın, insanlık zihnindeki yansıması bilinçtir. İnsan enerjisi, bilinç, zihin, ruhtur. İnsan zihni evrensel aklın zirvesi, toplumsal akıl ise tarihimizin, toplumsal hafıza olarak bize biriktirip ulaştırdığı tecrübesinin mirasıdır. Önder Apo uygarlığın karanlık aklının bize unutturduğu evrensel ve toplumsal mirasımızı tekrar bize taşımakta, bizi evrenle, doğayla, tarihimizle ve toplumsallığımızla yeniden buluşturmaktadır. Uygarlığın doğadan, toplumdan, tarihten ve insanlıkta gizli özden kopararak paramparça ettiği hakikat, Önder Apo’yla yeniden gün yüzüne çıkmakta, bütünleşmekte, ışımakta, insanlığa yaşam dağıtmaktadır. Tarihin tüm hakikat arayışçılarının ulaştığı hakikat onda dile geldiği gibi sentezleşerek daha bütünlüklü anlamlara ulaşmaktadır. Hakikat arayışçılarının ödedikleri bedeller hakikate canlarıyla bile olsa yaşam verme iddialarını ifade etmektedir. Önder Apo ile hakikat yaşamsallaşarak hiçbir bedelin boşa gitmediği, hakikat tarihine yazıldığını göstermekte ve bugün hakikat insanları aydınlatmaya kaldığı yerden devam etmektedir.
Hakikat toplumsal özün tarihsel mirasıdır. Önder Apo bu özün günümüzde ışımasıdır. İnsan hakikati toplumsal tarihte gizlidir ve ahlaki politik yaşamdır. Uygarlığın hakikati paramparça ettiği günümüz toplumsallığında toplumun ahlak ve politik özüne göre yaşamını yeniden örgütlemek ise devrimci bir görev ifade etmektedir. Önder Apo’nun hakikat arayışı sistemin tüm verilerinden şüphelenmek, tüm şifrelerini çözmek, insan bilincini bunlardan arındırmak ve yerine alternatif oluşturmak eksenindedir.
Önder Apo ile dile gelen hakikat her şeyden önce kendi farkına varan varlık olarak insanın hakikati kendisinde araması gerektiğidir. Evrene, yaşama, insana, anlama dair aradığımız tüm soruların cevabı insanın kendisinde gizlidir. Kendimizi bildiğimiz oranda yaşam ve varlık adına etrafımızda olup bitene anlam bulabiliriz. Evrende anlam arayabilen tek varlık insandır, evren ancak bizim anlayabildiğimiz kadar anlaşılacaktır. Fakat bizim anlama gücümüz ise anlam kapasitemizle sınırlıdır. Anlama gücünü derinleştirense bilinçtir, bilinç de toplumsallığın bir ürünüdür. O zaman hakikate ulaşmak için kendimizi eğitmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Bilgiyi ise tarihsel toplumda aramalı, yine ulaştığımız bilginin toplum yaşamı için bir anlamı, bir yaratımı, katkısı varsa hakikat hanesine yazmalıyız. Bireyler olarak ulaşacağımız bilinç-bilgi göreceli olacaktır, hatta taraflı ya da bencil olma ihtimali olacaktır. Bunun hakikatle bütünlüğünü toplum yaşamı test edecektir. Toplum yaşamına anlam katıyor, ileri taşıyor, geliştiriyorsa o zaman demek ki hakikate ışık tutacaktır. Bu anlamda önder Apo’nun bilgi hakikati sosyal bilim merkezlidir. Sosyal bilim tüm bilmelerin kaynağı, tanrıçası kraliçesidir.
Tüm hakikat arayışçıları, insan olarak evrendeki yerimiz anlamımız nedir arayışıyla hakikat arayışına başlamaktadırlar. Bu soru sorulmadan arayış başlamamakta, hakikat kapısı aralanmamakta, hatta hakikat kaygısı ya da arama ihtiyacı yaşanmamaktadır. Neden var olduğunu bilmek ve buna göre bilgi aramak ve bulmaktır hakikat arayışı. Arayışı olan insan önce kendi varlığına bakar, sonra etrafına. Birinci ilke kendini bilmek, insanı bilmek, insanlığı bilmek ise ikincisi, içinde olduğun doğayı bilmek, dünyayı, evreni bilmektir. Ne için var olduğumuz, hayatın anlamı ve amacı bir kendi varlığımızda gizli ise ikincisi içinde bir parçası olduğumuz, çocuğu olduğumuz doğada gizlidir. Parçası, eseri, çocuğu olduğumuz evren, doğa, toplum ne ise bizde oyuzdur. Evren ve insan birbirinden ayrılamaz bir bütünlüğün akışıdır. Bugün bilim bunu ispatlamaktadır ki maddenin en mükemmel uyumu ve bileşimi insan maddesinde somutlaşmakta, canlılık evriminin en mükemmel eseri insanda zirveye ulaşmaktadır. Evrenin akışı oluşum, oluşumun zirvesi ise insandır. Bu evrensel bütünlükte dile gelen hakikatin bütünlüğüdür. Evrende bulunan hakikat insanlığa, insanda bulunan hakikat evrene aittir.
Önder Apo’nun hakikat anlayışı bu anlamda evrenseldir. Evrenin hakikatini aramaktır. Ulaşılan hakikati tüm evrene mal etmektir. Hakikate ne kadar geniş bir açıdan bakabilirsen o kadar derinliğine kavrayabilirsin. Sadece insanlıkta aramak insan merkezliliği getirecektir, toplumun salt bir kesiminde aramak toplumu parçalayacaktır. Toplumdan kopup salt evrende aramak yaşamdan soyutluk olacaktır. Tarihte hakikat arayışlarında hakikate yaklaşanlar evren ve insan bütünlüğü penceresinden birlikte bakmayı başaranlar olmuştur. Önder Apo hakikat arayışçılığına Kürt halkına dayatılan imha ve inkara baş kaldırışla başladı. Mücadelenin derinliklerinde bunun bir insanlık sorunu olduğu, beş bin yıllık uygarlığın son halkası olduğu hakikatiyle, Kürt halkından insanlığa ulaştı, uygarlığın karartmış olduğu hakikati tüm insanlık adına aydınlattı ve insanlığın kurtuluşu olarak demokratik uygarlık hakikatini tüm insanlığa karanlıklardan çıkış kapısı olarak sundu.
Önder Apo’nun evrensel hakikat arayışında ulaştığı nokta, evrenin anlamını insanda aradığı hakikatidir. Evren anlamını insanda somutlaştırmaktadır. O zaman hakikat arayışımızda doğruya ulaşmak evrende hakikati aramak olacaktır. Evren bize kendi anlamını bulma görevini vermişse evrene karşı görevimizi yerine getirmek hakikate ulaşmak olacaktır. Önder Apo insana yakışır adalet ve özgürlük anlayışının evrensel olduğunu, evrenin oluşum karakteri olduğunu hakikat anlayışı olarak belirtmekte. Evrenin amacı özgürlüktür, evrenin temelinde adalet vardır belirlemeleri evrenin oluşum dilinin en sade ifadesi olmaktadır. Evrensel oluşum kendini hep daha güzele doğru evriltmekte, bunu canlılığın evriminde rahatlıkla görmekteyiz. Salt güçlüye değil, esnek, renkli, doğanın anlamına anlam katanı evren yaşar kılmakta. Doğada anlamı kalmayan, rolü tamamlanan, böylelikle kendi zamanını tamamlayan her şey, canlılardan yıldızlara kadar oluşumlar, varlıklarının doğaya anlam katacağı başka oluşumlara çevirmekte. Bu doğanın adaletidir. Doğanın adaleti yaratıcılığıdır, yaratıcılık özgürlüktür.
Önder Apo’da somutlaşan hakikat anlayışı kendisinin somutlaştığı özdeyişte en yalın anlamla ifade bulmaktadır; Hakikat aşktır, aşk özgür yaşamdır. Hakikat arayışı, özünde özgürlük arayışıdır. Özgürlüğün anlamını ve yaşamda nasıl somutlaşacağının arayışıdır. Hakikat yaşama ve özgürlüğe aşkla sarılmaktır. Özgürlüğün nefesinin kesildiği, bir taraftan hakikatin nefes almak için çırpındığı, bir taraftan gömmek için üzerine toprak atıldığı çağımızda hakikatin özgürlükle bağı kaybettirilmiştir. Hakikat kalmamıştır ki özgürlükle bağlansın. Hakikatten bağımsız özgürlük adına söylenenler ise hakikatin ve özgürlüğün tüketilmesi olmuştur. Sahte özgürlük adına insanlığın tarihle bağı koparılmış, ahlak, toplumu geri çeken bir olgu olarak mahkum edilmiş, topluma karşı duyarlılık anlamsızlaştırılarak, özgürlük adına başına buyrukluk kutsanarak toplum paramparça edilmiştir. Böylece tarihin biriktirdiği hakikat ışığı karartılmış, hakikatin yaşamsal kurallara dönüşmesi olan ahlakın çökertilmesiyle hakikat yaşamdan silinmiştir. Sonuçta toplumla bağı kalmayan bireyin hakikat arama gibi bir sorunu kalmamıştır. Bu nedenle çağımızda hakikati aşkla aramak gerekmektedir.
Hakikati aşkla aramak demek bedel ödemeye hazır olmak demektir. Egemen sistem, temelini hakikat çarpıtmasına dayandırdığı sisteminin deşifre olmasına öyle kolay izin vermeyecektir elbette. Gerektiğinde büyük bir savaşa girmek demektir hakikat arayışçılığı. Önder Apo’nun yaşamında somutlaşan bu hakikat arayışı olmuştur. Hakikat arayışı tüm sistemin sahtelik şifrelerini çözmüş ve bu nedenle tüm sistem Ona karşı örgütlenmiştir. Sistemin öfkesi Onu İmralı kayalıklarına hapsetmeye kadar gitmişse de Önder Apo hakikat arayışının zirvesini burada geliştirmiş ve sistemden intikamını almıştır. İmralı süreci Önder Apo’nun hakikat arayışında bütünlüğü oluşturduğu süreç olmuştur. Kürdistan’da bulduğu hakikati tüm insanlığa akıttığı süreç olmuştur. Önder Apo’da somutlaşan hakikatte şunu görmekteyiz: Hakikat engellenemez, önü tutulamaz, yolunu bulur ve insanlığa akar. Hakikat insanlığa akışı ararken, insanlık da hakikate doğru bir akış halindedir. İnsan hakikatin dili olduğu gibi hakikatsiz yaşayamaz. Hakikati ona taşıyan kim varsa Onun etrafında kenetlenir. Önder Apo insanlık için böyle bir hakikat ışığıdır ve insanlık etrafında kenetlenmektedir. Kürt halkı Onu ifade ettiği hakikat gücü nedeniyle güneşle özdeşleştirmiştir. Bugün ise Önder Apo insanlık güneşi olmuştur ve tüm insanlığı ışığa kavuşturduğu hakikatle aydınlatmaktadır.
Emine Erciyes