HABER MERKEZİ
27 Mayısta Xakurkê’yle başlayan Başurê Kurdisan’a yönelik işgal saldırıları 65. gününde. Gençlik öncülüğünde başlayan Kandil’deki Canlı Kalkan eylemi 48. Bradost’taki 38. ve Kobanê-Gre Spî’deki ise 14. Gününde devam ediyor. Bu eylemlerin esas amacı toplumda duyarlılık oluşturmak. Türk devlet faşizmine karşı halkı harekete geçirmek, yapılan açıklamalarda net bir şekilde vurgulanıyor. Gençlik ve halk AKP-MHP faşizminin bu saldırılarının sadece işgal ile sınırlı kalmayacağını tarihsel olaylardan iyi biliyor. Bunun için tehditler ve bu işgal saldırıları öyle kulak arkası edilecek saldırılar olmadığının gayet farkındadır. Bunun içinde her gün onlarca genç, kadın, yaşlı ve özgürlük sevdalısı insan tc faşizminin saldırılarını kırmak için alanlarda çeşitli eylem ve etkinliklerle lanetliyor ve öfkesini dile getiriyor. Peki, yapılan bu eylem ve etkinlikle yeterli midir diye sorulduğu zaman insan durup düşünüyor?
Yapılan eylem etkinliklerin, canlı kalkanların elbetteki önemi büyüktür. Kürdistan halkında bir gündem yaratmıştır. Fakat kızgınlaşan savaşa baktığımızda, TC (AKP-MHP) faşizminin Rojava’ya olan tehditlerine ve Xakurkê’de sergilenen direnişe yönümüzü döndüğümüzde bu eylemlerin yeteri düzeyde olmadığını söyleyebiliriz. Kızgınlaşan savaşa büyük öfke patlamalarıyla ancak karşılık verilebilir. Özellikle gençliğin kendini bu konuda ikna etmesi önemlidir. Daha önceki yıllarda gençliğin bu konudaki hassasiyetleri ve tavrı bir kılıç kadar keskin gün kadar netti. Gençlik bu konuda oldukça radikal bir tutuma sahipti. Oysaki şimdi özel savaş politikalarıyla gündemsizlikle bir sıradanlaşma olduğu görülüyor. Tabi ki bunun sebepleri var. Özel savaş medyasının savaşı topluma servis etme şekli, propagandası oldukça sıradan ve gerçekleri örtmeye yöneliktir. Bu sıradanlık ve normalleşme ortamında sanki bir savaş yok sanki TC faşizmi Kürdistanı işgal etmiyor gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Öyle ki özel savaş merkezi bu işgal saldırılarına bir kılıf bularak Kürdistan’daki savaşı meşru gösterme de oldukça profesyonelleştiğini de söyleyebiliriz. Fakat gerçek öyle değildir. Amansız bir savaş süreci yaşanmaktadır. TC faşizmi her türlü imkanı ve en son teknolojik imha silahlarını kullanmasına rağmen ihanetçi KDP’nin TC’ye verdiği bazı tepelere yerleşmesi dışında başarısız olduğunu görülmektedir.
Yeni Xanoyê Çeng Zerinler…
Gerillanın savaş tecrübesi ve direnişi sözde ‘Pençe’ saldırısını tersine çevirmiştir. TC ordusu gerilla karşısında sıkışmış ‘Pençe’yi kendine atar duruma gelmiştir. Ordunun başarısızlığı içerisinde ciddi bir çelişki yaratmıştır. Onun içindir ki ‘Pençe 2’ diye bir işgal saldırısı daha başlattılar. Bundan sonra kaç ‘Pençe’ olacağı henüz bilinmiyor. Ama şu açıktır ki en nihayetinde ‘pençe’yi kendileri yiyecektir. Çünkü şuanda savaşın yürütüldüğü Xakurkê alanında 17. yüzyılda Kürt tarihine adı ‘Altın Pençeli’ Han olarak geçen ‘Xanoyê Çeng Zerin’ Osmanlılara ve Farslara büyük bir pençe atmıştır. Xanoyê Çeng Zerin ki Kürdistan tarihinde Dımdım kalesinin baş kahramanıdır. Bugün çağdaş Xanoyê Çeng Zerinler de aynı pençeyi sömürgeci TC ordusuna atacağından kimse kuşku duymuyor. Yani Kürdistan gençliği bilmeli ki Kürdistan’ın her karış toprağında her dağında her şehrinde tarihten beri büyük direnişler ve kahramanlıklar yaşanmıştır. Özgürlük Hareketi de gücünü bu tarihsel kahramanlıklardan alarak direniyor ve zafere yürüyor.
Fakat tüm bunları söylerken yanılgılı yaklaşımlara girmemekte bir o kadar önemlidir. Doğrudur Kürdistan Özgürlük Hareketi direniyor, savaşıyor ve zafere yakınlaşıyor. Bunda şüphe yok. Ama bu direnişe her alandan katılımlar olmalıdır. Herşeyi Kürt Özgürlük Hareketine bırakmak beklentili ruh haline girmek yanlış ve yanılgılı bir yaklaşımdır. Gençliğin Kürdistan’daki özellikle Xakurkê’deki savaşı görmesi gerekiyor ve buna görede tutum alması belirlemesi şarttır. Yani şöyle bir yaklaşım gençlikte çıkmamalıdır. Savaş son kertesine gelsin Kürt Özgürlük Hareketi seferberlik çağrısı yapsın ondan sonra düşünürüz gibi bir yaklaşım olmamalıdır. Hemen bizzat gençliğin harekete geçmesi seferberlik ruhuyla her yerde Kürdistan’da savaş var gerçekliğini toplumun gündemine sokmalıdır. İşte Kandil’de Bradost’ta canlı kalkan eylemleri var deyip birkaç destekleme çağrısı yeterli görülmemeli hatta bir destek olarak bile ele alınmamalıdır. Gençlik bu konuda daha radikal yaklaşımlar sergileyebilir. Daha fazla yaratıcı eylem ve etkinliklerle bu sürece dahiliyetini gerçekleştirebilir. Kızgınlaşan savaşa öfkeli gençlik lazımdır sloganıyla her yerde TC’ye olan öfke dillendirilmelidir.
Baran MAWA/Yeni Özgür Politika