HABER MERKEZİ
Tarihi 15 Ağustos gerilla atılımının 35.yıl dönümü içerisinde bulunuyoruz. 35 yıl, silahlı mücadele ve savaş tarihleri içerisinde hiçte kısa sayılmayacak bir zaman kesitini oluşturuyor. Dünya tarihi içerisinde benzeri uzun süreleri/yılları bulan büyük savaşlar yaşanmıştır. Yüzyıla yayılan savaşlara tanık olunmuştur. Yine onlarca yıl süren gerilla ve ulusal kurtuluş mücadeleleri söz konusu olmuştur. Kürdistan’da 15 Ağustos 1984 tarihinde çıkışını gerçekleştiren gerilla mücadelesi de tarihe geçen uzun süreli savaşlar içerisinde yerini almıştır.
Ancak Kürdistan’da 15 Ağustos 1984’de hamlesel çıkışını gerçekleştiren gerilla mücadelesi tamamlanmış bir süreci ifade etmemektedir. Hala devam eden bir savaş gerçekliğini anlatmaktadır. Amacına ulaşana kadarda devam edecektir.
35. yılını dolduran bu mücadele gerçekliği içerisinde on binlerce şehit verilmiştir. Binlerce köy boşalmış, milyonlarca insan yerini, yurdunu terke zorlanmıştır. Ormanlar yakılmış, dağlar bombalanmıştır. Adeta Kürdistan, Kürtsüz bir ülke haline getirilmeye çalışılmıştır. Fakat buna rağmen gerilla direnişi ve halk serhildanları, soykırımcı TC devletine ciddi darbeler vurarak büyük kazanımların elde edilmesini sağlamıştır. Mücadele içerisinde dirilişini gerçekleştiren bir halk gerçekliği ortaya çıkarılmıştır. Gelinen aşamada da özgürleşme mücadelesinin sahibi haline gelinmiştir.
Böyle bir gerçeklik içerisinde 15 Ağustos’un yeni bir yıl dönümüne girilmektedir. Kürdistan halkı bu yıl dönümünde de 15 Ağustos’u ‘Ulusal Diriliş Bayramı’ olarak karşılamaya/kutlamaya devam edecektir. Ancak içerisine girilen bu yeni yıl dönümünün, öncekilere göre içerisinden geçilmekte olan süreçten kaynağını alan farklı yönleri bulunmaktadır. Rojava’da, Kuzey Suriye’de DAİŞ’in elindeki son kale olarak adlandırılan Derazor alınarak toprak hakimiyetine son verilmiştir. Sadece bununla da kalınmayarak DAİŞ’in iplerini elinde tutan soykırımcı, işgalci TC devleti de ciddi oranda darbelenmiştir. Bununla birlikte Rojava Devriminin elde elde ettiği kazanımlar toplumsal inşa mücadelesi ile daha ileri boyutlara taşıma sürecine girmiştir. BakurêKürdistan ve Türkiye’de soykırımcı TC devletine hem askeri hem de siyasal alanda ciddi darbeler vurularak, önemli olanda geriletilmesi sağlanmıştır. Başûrê Kürdistan’da direnen gerilla, işgalci TC güçlerine önemli darbeler vururken, işbirlikçi çizgi ve güçler geriletmiştir. Hatta bununla da kalmayarak özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, arayışlarının toplum içerisinde giderek daha fazla güçlenmesinin önünü açmıştır. Tüm bunlar 15 Ağustos’un ortaya çıkardığı kazanımlar olarak tarihe geçmiştir.
15 Ağustos Atılımını, o süreçte örgütlendirilmiş olan Silahlı Propaganda birlikleri gerçekleştirmişti. Sınırlı sayıda elde bulunan, çoğunlukla da ferdi silahlarla Eruh ve Şemdinli baskınları yapılmıştı. Oysa şimdi sayısı on binleri bulan ve son derece; askeri, ideolojik ve siyasal donanıma sahip gerilla ordulaşmasına ulaşılmıştır. Eruh’ta, Şemdinli’de ilk kurşun sıkıldığında, “en fazla 72 saat dayanırlar” denilerek ömür biçilen gerillaya, şimdi yılları bulan özel savaş strateji ve taktikleri ile elinde bulundurduğu en ağır silah ve teknikle karşı konulmaya çalışılmaktadır. TC bütçesinin tamamı özel savaş giderlerini karşılamaya ayrılmıştır. Yine, ekonomiden, siyasete ve oradan da diplomasiye varana kadar her şey özel savaş endeksli olarak belirlenir bir hal almıştır. Ancak tüm bunlarda soykırımcı TC devletini, Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında ayakta tutmaya yetmez bir hale gelmiştir. Tekniğe dayalı taktik arayışları da sonuç vermemektedir ve artık yapacak fazla bir şeyi kalmamıştır. İkinci “Şark Islahat Planı” olarak tarihe geçen “Çöktürme Planı”nın başarısız ve sonuç kalması ile birlikte ekonomik, siyasal, sosyal ve diplomatik alanda yaşadığı sorunlar daha da derinleşerek içerisinden çıkılamaz bir hal almıştır.
Mevcut durumda soykırımcı TC devleti böyle bir gerçeklikle karşı karşıya bulunmaktadır. Kendi içerisinde sağladığı birlik bozulmuştur. Toplumsal muhalefet gelişmektedir. Uluslararası alanda aradığı desteği bulamamaktadır. Bunun bir sonucu olarak ‘son umut’ misali işbirlikçi güçleri yanına alarak; işgalci, katliamcı saldırılarını daha da yoğunlaştırmıştır. Fakat bu doğrultuda atmış olduğu her adım kendisine karşı dönmüştür. Kürdistan toplumu, devrimci, demokratik ve özgürlük güçleri 15 Ağustos’un yıl dönümünü böyle bir gerçeklik içerisinde karşılamaktadır.
15 Ağustos’ta gerilla Eruh’ta, Şemdinli’de ilk kurşunu sadece düşmanın fiziki varlığına değil, zihinlerde kurulu olan karakollara da sıkmıştı. Böylece toplumda bir umut ışığı haline gelmişti. Bugünde Kürdistan Özgürlük Gerillası bu özelliğini korumakla birlikte Özgürlük ve Demokrasi Mücadelesinde ön açıcı rolünü oynamaya devam etmektedir.
15 Ağustos’un 35.yıl dönümünü karşıladığımız bugünler, aynı zamanda Ezidi Kürt halkının öncülerinden Mam Zeki Şengal’inin katledilişinin birinci yıl dönümüdür.
Burada anısı önünde bir kez daha saygıyla eğildiğimiz Mam Zeki, 16 Ağustos 2018’de Şengal’de soykırımcı TC devleti tarafından alçakça katledilmiştir. Şengal’de DAİŞ işgali ve soykırım saldırıları karşısında direnişin önderlerinden olan Mam Zeki’nin ‘Ulusal Diriliş Günü’nün yeni bir yıl dönümünün karşılandığı günler içerisinde katledilmiş olması, onu 15 Ağustos ve Şengal Direnişi ile özgürlük mücadelesi arasında kurulan en güçlü bağlardan biri haline getirmiştir. O nedenledir ki, 15 Ağustos’un yeni bir yıl dönümünün karşılanması aynı zamana Mam Zeki’nin anısına olan bağlılık anlamına gelmektedir.
Cemal ŞERİK
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi