HABER MERKEZİ
Kadın Ve Kadın
Kadının artık tüm alanlarda silinmez izleri olduğu gerçeği artık tartışma götürmez. Kadınsız bir devrimin düşünülemeyeceği zamanlardan geçerken asıl devrim kadının içinde gerçekleşmekte. Kumander Liwayway, 1940’larda Japon işgaline karşı savaşmış bir kumandan. “Ben burada kendim olmak için savaşıyorum” derken de kadının içindeki devrimi anlatır. Özellikle 20.yy’ın başından itibaren devrim hareketlerinin çoğunda kadınlar tarihe yön verdi. Edebiyat ve sanatta kimliği ile var olan kadın, her türlü baskı ve dışlanmaya karşın direnişin sembol ismi oldu. Kendi deyimiyle Tahta Bacaklı Frida, “Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım” sözüyle bütün kadınları anlattı aslında…
İlk romanlarından itibaren, “Gerçek umudumu nasıl özgür bırakırım?” sorusunu sorar Colette, başka kaygılarla ama kadınlar için sormuş bu soruyu… Kadınlar kendi gerçekleri, kendi umutları için savaştıkları zamanlarda dünya çok daha güzel olacak. Gerçek umudu özgür bırakanlar belki de çok yakınımızda ve tüm dünyaya model olacak kadar gerçekler aramızda… Ve belki de ilk defa kadının ne doğusu ne de batısı tartışma konusu olacak. Kadının direnişi tüm dünyayı kucaklayacak ve dünyanın rotasını savaştan barışa çevirecek. Ve mücadele sürecek dünya kadın ekseninde dönene kadar… O meşhur slogandan alınan güçle yazmak, üretmek, yaratmak lazım; cezaevlerine, ölümlere, idamlara rağmen…
HEPİMİZİ ÖLDÜREMEZLER YA…