HABER MERKEZİ
Merhaba can yoldaşım şu an Dorşin alanındayım buranın dağlarım diğer alanlara göre oldukça yüksek ve heybetli. İnsan kendisini burada adeta gökyüzüne yakın hissediyor ve bu his insanı inanılmaz heyecanlandırıyor. Amed’in her yanı adeta çok güzel hemde çok güzel. Lice’den Farqin’e Dicle’den Çermik’e her yer çok güzel.
Ama sanırım Dorşin alanının çok daha farklı bir güzelliği var. Tabii bu güzelliğinde bir bedeli olsa gerek. İtiraf etmeliyim ki şimdiye kadar yol aldığım hiçbir yolculukta burada yorulduğum kadar yorulmadım. Gelirken zorlandım tabii zorlanan sadece ben değildim. Diğer arkadaşlarda en az benim kadar zorlandılar. Bunalım tepesi bizi çok fazla yordu. Ama ben yinede her şeye değer diyorum. Bu yaşamın anlamı gerçekten de zorluklarda gizlidir. İnsan her zorlandığında daha fazla bu yaşamın güzelliğine varıyor. Bu sabah ben, Roj, Binevş ve Sozdar arkadaşlar yaktığımız ateşin önünde oturmuş konuşurken Sozdar arkadaş özenle hazırladığı günlüğünü çıkarıp bize gösterdi. Gerçekten de çok güzel bir günlüktü.
Saman yapraklı bu deftere başta Önderlik ve şehit arkadaşlar olmak üzere bir çok yoldaşın resmini koyarak süslemiş. En başta dikkatimi çeken şey ise Sozdar arkadaşın resmi ve altına bizim Sozdar arkadaşın yazmış oldupu yazı oldu. Heval Sozdar bizim büyük fermandar Sozda arkadaşın ismini almış ve onu çok görmek istiyor. Zaten günlüğünün içindeki resmin altına da bu söylemlerini şu sözlerle dile getirmiş: “Satırlarıma başlamadan önce sizi ne kadar sevdiğimi belirtmek istiyorum. Size olan bağlılığım bir başka. Gerilla saflarına katıldığımda sizin isminizi almak istedim. Aslında yazmak istediğim çok şey var. Ama dile getiremiyor kağıda dökemiyorum. Devrimin kızılcık yarınlarnda görüşmek dileğiyle. Bir gün mutlaka sizi göreceğim.”
Bende onun bu duygularına katılıyorum. Bir gün mutlaka özlemini duyduğumuz yoldaşlarımızı göreceğiz. Bu güzel yoldaşlarımız bizleri bu yaşama bu partiye bağlayanlardır. Hele bu yoldaşlar kadın yoldaşlar ise bu bambaşka bir duygudur. Kadın arkadaşların olduğu ortam yoldaşlık ortamıdır. Eğer o ortamda Önderlik yaşamın merkezinde ise orası da özgürlük merkezidir.
Önderliğimizde bunu şu sözleriyle belirtmiyor mu zaten; “ Bu gece yarısında iki kadın arkadaş benden bahsediyorsa o zaman demek ki orada büyük bir özgürlük ortamı var. Büyük bir özgürlük istiyorlar.” Önderliğimizin yoldaşlığa özellikle kadın yoldaşlığına yapmış olduğu bu belirlemeye Sozdar arkadaşın günlüğüne yazdığı şu güzel sözler eşlik ediyor: “ Bir gerilla için sıcak, soğuk ayaz fark etmemelidir, eğer üşüyen bir bedeni varsa onu yoldaşlarının sıcaklığında ısıtmalıdır. Bir gerillanın bedenini de yüreğini de ancak yoldaşları ısıtabilir.”
Tabii biz günlüklere ve sohbete dalınca ateşin üzerine koyduğumuz yemeği ve çaydanları unuttuk. Sozdar arkadaş bu panikle günlüğünü elime tutuşturup ateşi ve yemeği kontrol etmeye koştu. Biraz sonra elinde kara çaydan, bardak ve demliğiyle yanımıza geldiğinde güzel yüzü hala gülümsüyordu. Evet Sozdar arkadaş bu ve buna benzer bir çok yazıyı yoldaşları için yazmış. Onda yoldaşlığa olan bağlılık çok güçlü. Bunu onun hem yaşam duruşunda hemde gözlerinde görmek mümkün. Bu yazdıklarına da yansıyor. Aslında bizlerde gerçekten en yüksek olan duygu yoldaşlık duygusudur. Bu duygu bizlerin tüm zorlukları aşmasının vesilesidir.
Ben hem bu özgür yaşamı hemde yoldaşlarımla yaşamı çok seviyorum. Özgürlük dağlarında olmak benim için en büyük şans diye düşünüyorum. Bu şansımı en iyi şekilde kullanmak için dağları, dağlı yaşamı tanımaya koyuluyorum. Dağlı yaşam kadının kendisini en özgür hissettiği yaşamdır. Ve bende kendimi hiç olmadığı kadar özgür hissediyorum.