HABER MERKEZİ
Demokratik Uygarlık Erkeğine Bir Örnek: Prometheus
Hakikat yitiminin ilk kaynağı kadın değerlerinin gasp edilmesidir. Toplumda öz- gürlük sorununun baş göstermesi de bu değer gaspıyla paralel gelişmiştir. Sümer mitoloji ve edebiyatı, kadın özgürlüğünün ve kendi yaratımı olan yaşamsal değer- lerinin kurnaz erkek tarafından gasp edilmesinin çarpıcı anlatımlarıyla doludur. Buna karşı kadın mücadele etse, dirense de, toplum üzerinde gelişen sınıfsallık, devlet ve iktidar gücü, başarıya fazla şans tanımaz.
Toplumun gasp edilen hakikatlerine karşı mücadelede kadın direnişinin yanında en anlamlı direnişin sembolü Prometheus’nin direnişidir. Prometheus mitolojide ateşi tanrılardan çalarak insanlara veren bir karakter olarak tanımlanır. Bu anlatıda ateş ışığı anlatan bir semboldür. Işık ateşte sembolleşirken kendi içinde bilgiyi, aydınlan- mayı, doğruluğu, açıklığı ve yakıcılığı da barındırmaktadır. Bunların hepsi Promet- heus’nin tanrılardan çaldığı değerlerdir. Kurnaz tanrının çaldığı kadın değerlerini tanrılardan geri almak ancak Tanrıça anaya en yakın olan erkeğin başarabileceği bir eylemdir. Prometheus aslında ateşi çalmamış, onun yaşamak istediği toplumsallaş- manın elinden alınanları, çalınanları geri almıştır.
Prometheus’nin tanrılar tarafından kayalıklara çivilenerek ciğerinin kartallara
yedirilmesi cezası hâkim eril sistemin Prometheus’nin ateşi çalması eylemine ver- dikleri karşılıktır. Tanrılarda somutlaşan eril hâkimiyete karşı gelmiştir Promet- heus. Tanrısallıkları hiçe sayarak onların varlığına dair bir kuşku oluşturmuştur. Onun cezası uzun süreli bir işkenceye maruz kalmak olurken Prometheus kendi inancını, eyleminin gerekçesini ve anlamını herkese anlatmayana ve belli bir kav- rama düzeyi yaratmayana kadar ölümü kabullenmemiştir. Her gün kartalların ye- diği ciğeri akşamdan sabaha kadar kendini yenilemektedir. Bu, sistemin insan erkeğinde her gün tükettiği özsel yanların ve değerlerin ancak gece gündüz uyu- madan, gerekirse yemeden ve içmeden gerçekleştireceği düşünsel, zihinsel eylemle ve bunu insanlara anlatmasıyla, kendini sistem karşısında her an tamamlamasıyla ve özgür düşüncesini dile getirmekten hiçbir surette kaçmamasıyla mümkündür.
Bilginin, bilmenin öneminin çok iyi farkında olan Prometheus, egemenlerden ateşi ça- larak insanların aydınlanmasını sağlar. Burada ‘ateş’ ile sembolize edilen bilgi ve bilme- dir. Ateşi alan, diğer anlamda bilgilenen insan toplumunun baştanrı Zeus’un sistemine karşı muhalefete başladığını mitoslarda görürüz. Elindeki bilgi tekelini kaybetmek iste- meyen, dahası karşısında bilinçlenmiş, irade sahibi ve özgür bir varlık istemeyen baştanrı Zeus’un öfkesi çok büyük olur. Ayağının altındaki toprağın kaydığını gören Zeus bir taraftan Prometheus’u, diğer taraftan da insan toplumunu cezalandırır. Prometheus Kafkas kayalıklarına çivilenir, ciğeri her gün kartallara yedirilir.
Prometheus, bilgelikle yoğurduğu direnişinden asla vazgeçmez. Prometheus’un ateşi çalmasının ardından Zeus’un ikinci büyük cezası ise insanlara olacaktır. Zeus Promet- heus’a uyguladığının aksine, insanlara daha ince yöntemlerle gider. Zeus insanların ‘sev- meye ve okşamaya doyamayacakları’ bir kötülük olarak formlaştırdığı kadın tiplemesini yaratır. Tanrılar tüm maharetlerini sergileyerek o güne değin henüz sadece erkeklerden oluşan insan toplumuna kötülükleri yaymak, aslında toplumu dağıtmak için kadını ya- ratırlar. “Tüm tanrıların armağanı” anlamına gelen Pandora adlı ilk kadın böylece yara- tılmış olur. Prometheus tanrıların bir mahareti ve Afrodit çekiciliğinde olan Pandora’yı kabul etmez. Egemenlikli sistemin çıkarları için tasarlanmış ‘kadın’ karşısında zaaflarına yenilmez. Prometheus kendini en güzel olarak sunan kadın da dahil hakim tanrılardan gelen her şeyin mutlaka reddedilmesinden yanadır. Bu yönüyle de o gerçekten de bil- geliğin, özgür insan duruşunun somutlaşmasıdır. Esir edildiği halde bile kendisini esir edenleri esaret altına alabilecek denli güçlü bir gerçekleşmedir. O bilgece ve özgürce ya- şayan bir erkektir. Ondan özgürlük ve hakikat arayışçılarına miras kalan, egemenlikçi sistemin reddi ve kendini sınırsız bir enerji akışkanlığı içinde hep var etmedir.
Prometheus, hakikat olmadan yaşamın olamayacağının farkına varmış, insanlığın karşı karşıya bulunduğu tehlikeyi ve geleceği ön görmüştür: Yaşam ya özgürce olacak ya da olmayacaktır! Özgür düşüneceksin ve hakim sistemlerin düşündürtmeyişlerine karşı en büyük mücadelenin düşünmek olduğu bilinciyle özgür varoluşun zihniyetle başladığını asla aklından çıkarmayacaksın. Seni var eden, yaratan ve yaşatan değerleri hiçbir zaman
unutmayacaksın. Yaşamın en sıcak iklimde de olsa ateşten, ışıktan, bilgiden ve yürek- beyin birlikteliğinden uzak olmayacağını bileceksin.
Prometeleşme olarak sembolleştirilen kimlik, erkek açısından insanca ve özgürce ya- şamanın ölçüsü olurken, kadın açısından ise kabul edilebilir erkeğin ölçüsü olmak- tadır. Kendisi olabilen kadın ve erkek anlayışı, yaşamın anlam gücünü gün gün keşfeden ve inandığı felsefi değerlerde pratikleşmeyi başarabilen; yaşamayı ve ya- şatmayı ahlaki-politik temelde gerçekleştiren toplumsallığın temel harcıdır. Tüm çağların hakikat öncüleri, özgür yaşam olması dışındaki tüm seçenekleri red etmiş, paramparça edilmeyi, ateşlerde yakılmayı, işkenceleri, hapisleri, sürgünleri ve yal- nızlığı göze alarak insanlığın hakikat bayrağını özgürce taşımışlardır.
Erkeğin ulaşacağı bir karakter olan Prometheus’un ölçülerine ulaşmak için her şeyden önce çelişkinin idrakinde olmak, cins bilinci ve cins mücadelesini vermek gerekmekte- dir. Cins çelişkisini çözmeyen, gerçeğinin bilincinde olmayan bir erkeğin özgürleşmesi mümkün değildir. Yöntem olarak çelişkiyi doğru çözümlemek kadar bilincini oluştur- mak ve mücadelesini vermek belirleyici bir öneme sahiptir.
Zeynep Yıldırım