HABER MERKEZİ
Erdoğan zihin olarak tipik bir Türk ırkçısı. Ekstrası ise İslam’ı bu ırkçı düşünce yapısına entegre ederek ırkçılığını biraz perdelemeye çalışması oldu. Kendisini gizlemeyi ve birçok gücü yanıltmayı becerdi. Yıllarca bu maskelerle kendisini iktidarda tutmayı başardı. Kürdistan’da Türk ırkçılığı bitmişti. İslam’ı da kullanarak Kürtleri yeniden devlete yamamaya çalıştı. AKP’yi Kürdistan’da devlet olarak görmek gerekir. Herhangi bir parti olarak bakmak yanılgısı birçok çevrede görüldü. Birçok Kürt çıkar amaçlı da olsa AKP’de yer aldı. Ona hizmet etti. AKP, Kürt soykırımını tamamlama projesidir. AKP Kürtleri yok ederek Türk devletinin tek millet yaratma planını tamamlamak üzere kurulmuştur. Cumhuriyetin yüzyılda tamamlayamadığını Erdoğan eliyle tamamlamak istemektedirler. Bu yüzden AKP’de yer alan veya ona destek veren Kürtler Kürt soykırımına ortak olacaklarını bilmelidirler.
Erdoğan’ın maskesi artık düşmüştür. Dünya için de bir tehlike olduğu artık gizlenemez hale gelmiştir. Özellikle Suriye’de yaşananlar herkesin gerçekleri görmesini sağlamıştır. Erdoğan açıkça DAİŞ ve El Nusra’yı destekledi. İslam’ı siyasete araç olarak kullanan İhvanı İslam gibi bütün hareketlerin hamiliğini üstlendi. Binlerce DAİŞ militanı Türkiye üzerinden istediği gibi Suriye’ye giriş çıkış yaptı. Avrupa’da birçok katliamı organize ettiler. Erdoğan Efrîn’de etnik temizlik yaparak açıktan insanlığa karşı suç işlemekten geri durmadı. Şimdi Suriye’de Kürtleri yok etme niyetini gizleme gereğini duymadan bütün doğu ve kuzey Suriye’yi işgal edeceğini ve Kürtleri temizleyerek yerlerine zihniyetindeki Arapları yerleştireceğini söylemektedir.
Erdoğan faşizmi Suriye’yi işgal ederek krizi derinleştirmeye ve olası bir çözümü sürekli baltalamaya çalışmaktadır. Çünkü olası bir çözümde Kürtlerin yer alması ve kimliklerini koruma ihtimali var. Bu Erdoğan ve Şürekasını çılgına çevirmektedir. Dikkat edilirse bölgede İran ve Rusya ile çok köklü çelişkiler var. Ama Kürtler gündeme geldi mi Erdoğan ikisiyle de hemen anlaşıyor, birleşiyor. Yeter ki, onlardan Kürtlere karşı destek alabilsin. ABD ile bazen kanlı bıçaklı hale geliyorlar. Bunun da altında yine Kürt düşmanlığı var. ABD, Suriye’de neden Kürtlerle ortaklaştı, DAİŞ’e karşı da olsa Kürtlerle yan yana gelmemeli. Benim Kürtleri temizlememe herhangi bir engel çıkarmamalı, destek vermeli, diyor. Öyle ki, Trump bile Erdoğan’ın Kürt düşmanlığına şaşırdı! Trump “Sanki Erdoğan’da doğuştan bir Kürt düşmanlığı var. Engellemeseydim Kürtleri temizleyecekti’’ açıklaması yaptı.
Erdoğan İstanbul seçimlerini kaybettikten sonra anladık ki, siyaseten artık yolun sonuna geldi. Bütün düşmanlaştırma ve kamplaştırmalara, hile ve baskılara rağmen iktidarda kalma şansı kalmadı. Ayrıca Erdoğan seçimi kaybetse de iktidarı bırakmaz anlayışı da sarsıldı. Bu durumda Erdoğan’ı iktidarda tutacak yegane yol savaştır. Şimdi o kartı kullanıyor. Türkiye’yi dipsiz bir savaşa sürmeye çalışıyor.
Erdoğan bugün açıktan Türk askerini İdlib’e getirip El Nusra’nın koruması olarak kullanıyor. İdlib’de on gözlem noktasına Türk askerini neden yerleştiriyor ki! El Nusra ki, bütün dünya terörist olarak görüyor. Türk askerleri de bunları korumaya almış! Anlaşılan artık bunu kaldıramayan bazı subaylar ordudan istifa etme yoluna gitmişler. Erdoğan bu politikalardan döner mi? Hayır. Çünkü onun için savaş artık varlık yokluk sorunudur. Ne kadar asker ölmüş veya Kürtler katledilmiş hiç önemli değildir. Öyle ki, yeni seçilmiş belediye başkanlarını bile görevden alabilecek kadar gözü kara davranabiliyor. Bu insanlar Türk yasalarına göre seçime girmiş ve kazanmışlar. Hiçbir yasal engelleri bulunmamaktadır. Herhangi bir suç işlememişler. Haklarında herhangi bir mahkeme kararı yoktur.
Mayıs’tan beri pençe operasyonu adı altında güney Kürdistan işgal saldırıları sürüyor. Pençe-1, pençe-2 en son da pençe-3 adı altında Haftanîn’e saldırdılar. Türkiye’nin içinde de Kıran-1- Kıran-2 diye imha saldırılarını sürdürüyorlar. Kısacası Irak, Suriye ve Türkiye’de bütün güçleriyle Kürtlere karşı bir savaş yürütüyorlar. Kürtleri soykırıma tabi tutarak ve katliamlar üzerinden bir zafer ilan ederek seçime gitmek ve iktidarda kalmak Erdoğan’ın hem planı hem de hayalidir.
Faşizmin hevesini kursağında bırakmak bütün Kürtler ve demokrasi güçleri için temel bir görev haline gelmiş. Bu tarihi hesaplaşmada bütün güçler direnişin bütün yol ve yöntemlerini kullanarak faşizmi bertaraf etmelidirler.
Yeni Özgür POLİTİKA/Zeki AKIL