AMED- Demokratik Toplum Kongresi (DTK), delegelerine dönük gözaltı, tutuklamalara ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’e dönük linç girişimlerine ilişkin açıklama yayınladı. Faşist AKP-MHP’nin Ortadoğu ve Türkiye’de kan kaybetmeye devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada DTK, buna paralel olarak da Kürt halkının demokratik ve meşru siyasal alanına da saldırılmaya devam edildiği kaydedildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bu saldırıların son halkası, barışın ve demokrasinin yeniden tesis edilmesi, ölümlerin ve savaşların durması, diyalog ve müzakere ile sorunların çözülmesi için bedenini 200 gün açlığa yatıran eşbaşkanımız Sayın Leyla Güven’e yönelik devreye konulan konsept ile ilgilidir. Saldırılar, eşbaşkanımızın Amed’te günlerdir kayyım faşizmine karşı direnen halkımızı ziyaret ettiğinde yaptığı bir konuşmaya odaklanarak başlatılmıştır. Eşbaşkanımızın daha önce de yaptığı birçok konuşmadan hiçbir farkı olmayan bu konuşma, havuz medyasının her zaman yaptığı gibi bağlamından uzaklaştırılmıştır.
‘Eşbaşkanımızın tespiti siyasi parti temsilcileri tarafından da söylenmiştir’
Eşbaşkanımız yıllardır yaptığı konuşmalarda, verdiği röportajlarda aynı konuya defalarca vurgu yapmıştır. Eşbaşkanımız ‘Eğer siyasal alanın meşruluğuna müdahale edip kriminalize ederseniz, eğer Kürt halkının yaşadığı coğrafyayı savaşla, yıkımla, orantısız ve hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalarla büyük bir hapishaneye çevirip halkın gündelik yaşamın işkenceye çevirirseniz, bu politika ile barışı ve ölümleri durduramazsınız. Bu zihniyette ısrar etmekle sadece dağın yolunu açabilirsiniz’ demiştir.Eşbaşkanımızın yaptığı tespit, yıllardır Kürt sorununun savaş ile değil, barış ve demokrasi ile siyasal yollardan çözülmesini isteyen her kesimin rahatlıkla dikkat çektiği bir konudur. Zira ‘siyasal alanı daraltırsanız savaşın ve dağın yolu açılır’ tespiti, AKP’nin yetkilileri başta olmak üzere bu savaşı yürüten generaller, bu konuda araştırma yapan kesimler, daha önce iktidarda olan siyasi partilerin temsilcileri tarafından da defalarca söylenmiştir.
‘Saldırının amacı itibarsızlaştırmaya yönelik komplodur’
‘Doğal olarak da siyaseti yasakladığınızda insanları başka alternatiflere zorlamış olursunuz.’ Eşbaşkanımızın bu tespiti tam da AKP’nin bu politikasını teşhir ettiği için linç ediliyor ve bu saldırıların hedefi haline getiriliyor. Eş başkanımızın hedef alınmasının arka planındaki asıl amaç ise kadın iradesi ile iki yüz gün direnerek tecridi kırması vardır. Dolayısı ile bu saldırıların arkasında gizlenmiş asıl hedef, eşbaşkanımız şahsında tecridin kırılması ile halkta yaratılan moral ve motivasyonu dağıtmaya ve itibarsızlaştırmaya yönelik komplodur. Tecridin kırılmasını hazmedemeyen AKP-MHP çizgisi, birçok Kürt siyasetçisine daha önce yaptıkları oyunu devreye koyarak meseleyi kişisel bir zemine çekmiş ve eşbaşkanımızdan adeta intikam almak istemiştir.
‘Eşbaşkanımız şahsında yapılan saldırı çözüm isteyenlere yapılmıştır’
Eşbaşkanımızın şahsında yapılan kolektif saldırılar tüm halkımıza, kongremize, demokrasi, barış ve çözüm isteyen bütün demokratik muhalefet alanına yapılmıştır. Yıllardır savaş çığırtkanlığı yaparak binlerce gencin ölümüne neden olmuş siyasal anlayış ve zihniyetler, başkalarını hedef göstermeden önce kendilerine bakmalıdır. Savaş ve gerilim politikası AKP’nin uzun süreden beri itina ile yürüttüğü temel politika haline gelmiştir. Tüm kamuoyu şunu bilmelidir ki başta eşbaşkanımız olmak üzere demokrasi ve barıştan yana olan herkes AKP’nin savaşı kendilerine can simidi yapan oyununu bozmaya devam edecektir. AKP barıştan korkuyor, savaştan besleniyor. Bu politikaların sonu yoktur. Bu ülkenin tüm yurttaşlarını, kol kola omuz omuza vererek yıllardır iktidar partilerinin siyasal ve ekonomik rant karşılığında Kürt karşıtlığı ve savaş çığırtkanlığı ile Kürt meselesini istismar etmelerine karşı çıkmaya davet ediyoruz. Eşbaşkanımızın yaptığı bir siyasal tespiti sanki yeni bir şeymiş gibi devreye sokarak savaşa ve şiddete hizmet edecek olan bir kışkırtmayı hedeflemektedir. Yanı sıra bu durum, AKP-MHP faşizminin kaybederken kendilerini kurtaracak en küçük bahanelere sığınma çaresizliğinden başka bir şey değildir.
‘Hukuksuz tutuklama ve gözaltıları kabul etmiyoruz’
Saldırıların ikinci halkasında, uzun süreden beri halkımız ve kurumlarımız tarafından seçilen kongremizin delegasyonuve kamuoyuna mal olmuş binlerce insanın emeği ile kolektif bir şekilde yapılan değerli çalışmalarımız var. En son Van’da hukuksuzca yapılan ev baskınlarında eşbaşkanlık divanı üyemiz Sayın Fikret Doğan ve bir çok delegemiz hukuksuzca gözaltına alınmıştır. Eşbaşkanlık divanı üyemiz Fikret Doğan ve 6 eski ve yeni delegemiz tutuklanmıştır. Bu hukuksuz tutuklanma ve gözaltıları kabul etmiyor ve kınıyoruz. Bu şekilde sonuç alınamayacağını daha önce defalarca dile getirmemize rağmen Kongremize yönelik bu politikalarda ısrar etmek, sadece demokrasiye ve barışa zarar verir. Bizleri de mücadelemizde daha kararlı bir hale getirir.
‘Savaş çığırtkanlarına rağmen barış sözünü yineliyoruz’
Tüm kadın hareketlerine, halklarımıza, ulusal ve uluslararası kamuoyuna, demokratik kitle örgütlerine, sendika ile emek örgütlerine, genel olarak demokratik muhalefet alanlarına çağrımızdır. Başta eşbakanımız Sayın Leyla Güven şahsında olmak üzere Kongremize, delegelerimize ve Kürt siyasetinin tüm kurumlarına yönelik bu pervasız ve tehlikeli saldırılar karşısında dayanışma için de olmak geleceğimiz ve ortak yaşam talebimizin karşılık bulması ve sürdürülmesi için hayati önem arz etmektedir. Tüm halkımızın, kamuoyunun ve dostlarımızın ayrıca şunu iyi bilmesini istiyoruz. Bizler faşizm ile mücadele geleneğinin kararlı ve direngen halkalarından birisiyiz. Üzerimizde sürdürülen haksız ve hukuksuz baskılar, sadece haklılığımızı, kararlılığımızı ve mücadeleye olan inancımızı güçlendirmekten başka bir işe yaramayacağı bilinmelidir. Bizler bütün savaş çığırtkanlarına ve bu konuda devreye konulan kirli oyunlara rağmen ülkemize ve halkımıza onurlu barışı getireceğimizin yeniden sözünü veriyoruz.”