HABER MERKEZİ
HDP belediyelerine sömürge valilerinin kayyum olarak atanmasında dahil sonrasında Türkiye tek adam rejimine göre normal, demokratik hukuk devleti sistemine göre ise tuhaf gelişmeler peş peşe geldi. Bu tuhaf gelişmelerden biri de Amed HDP il binası önüne götürülen kadınlardır.
HDP Amed il binası önüne götürülen kadınların oraya neden götürüldüğü bu kadınları istismar edenlerin söz ve eylemleri geçen her gün daha net gösteriyor; Bu istismar ile HDP üzerinde baskı kurup partiyi kapatmaya ortam yaratılıyor. Kapatma Erdoğan-Bahçeli soykırım rejimine zararlı olabilir ihtimali de hesaplanarak şimdilerde HDP üzerinde baskı malzemesi olarak kullanılıyor. İşte son olarak KCK ana davasında HDP’li vekil ve yöneticilere ceza yağdırılmasıyla partinin sadece adı bırakılarak işlemez kılınmak istendiği de ortaya daha net çıkmış oldu. Demek ki bu kadınları istismar ederek gündem yaratılıp hukuk adı altında çete-mafya düzeni işletiliyor. Zaten Erdoğan’ın Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ı mahkeme kararına rağmen ‘bırakmayız onları’ demesi çeteleşmenin nereye kadar vardırıldığını yeterince gösteriyor. Yani çok şiddetli bir savaş yaşanıyor. Gerillaya güç getiremeyen faşistler halka ve legal kurumlara saldırıyor. Pasur (Kulp)’da yaşandığı gibi.
HDP Amed il binası önündeki kadınları en çok AKP, MHP ve Vatan(sızlar) partisi kullanıyor. Bu üç kesim varlıklarını Kürtlerin ölümüne bağlamış faşistler oluyor. AKP Kürtleri baskı altında tutup, soykırım uygulayarak iktidardaki ömrünü uzatmaya çalışıyor. MHP Kürt düşmanlığını tırmandırarak Kürt soykırımıyla iktidarı arasında ilişki kurmuş AKP’yi kendi çıkarları için kullanıyor. Gerçek iktidar olabiliyor. Vatan partisi denilen aslında kendilerinin de itiraf ettikleri gibi 21.yyda halen vatansızlar olduklarını düşünen Aydınlıkçı ajan tayfası ise vatansızlığının asıl nedenini Kürt halkının varlığına bağlıyor. Bunlar halk tabiri ile kapışmayı başlattıktan sonar tüyen gırlayan köpek oluyor.
Bu üçlü çete, tek ağızdan Amed il binası önündeki zavallı kadınlar üzerinden birlik ve beraberlik propagandası yapıyor. Demek ki Türklerin iç birliği birkaç zavallı kadının duygularını istismar etmeye bağlı hale gelmiştir. Yapılan propagandan da anlaşıldığı kadarıyla kandırılıp istismar edilen bu kadınlar olmasa Anadolu’da kendine Türk diyenler birlik oluşturamaz anlamı çıkıyor. Bu kadınlarla PKK’ye karşı büyük bir savaş başlattıklarını ve kazanacaklarını anlatıp duruyorlar. Bu kadınlar sayesinde ülkenin dört bir yanında mili birlik ve beraberlik ruhu şahlandırdıklarını söylüyorlar. Bu da yetmemiş ‘vatansızların’ İran’dan bulup getirdiğini söylediği birkaç kişi ile tüm ulusların kendi haklı davalarını görmeye başladıklarını iddia ediyorlar. PKK’nin ABD silahları ile savaştığını, bu anaların aynı zamanda ABD emperyalizmine de bayrak açtığını söylüyorlar. Söylüyorlar da söylüyorlar…
Azıcık şerefi, haysiyeti, namusu ve onuru olan her insan bu üçlü çetenin Kürt düşmanlığını dillendirdiği bu ve benzer kelimelere ne cevap verebileceğini şaşırır. Çünkü seviye o kadar düşük ki eğilip görmek zor. Dil o kadar pespaye ki cevap vermek zahmetli. Aptallık o kadar büyük ki anlatıp kavratmak güç.
Yıllardır PKK’ye karşı çok büyük savaştıklarını, PKK’yi bitirdiklerini, Kürtlerin kendileri ile birlikte hareket ettiğini, Kürt sorunu değil terör sorunu olduğunu, halkın PKK’ye karşı durduğunu bıkıp usanmadan tekrar edenlerin malum sözlerini o zavallı kadınlar üzerinden söyledikleriyle yan yana getirin. Her fırsatta ‘anaların ve toplumun hassasiyetini istismar eden PKK’ diyenlerin baş vurduğu yöntemlere bakınca söylenecek söz kalmıyor.
Yıllardır milli ve yerli propagandası edenlerin, aldattıkları Kürt kadınları üzerinden Türkler için yerlilik ve millilik propagandası yapması tam bir sefalet örneği. Demek ki Türklerde kendi yerlilik ve millikleri için kullanacakları hiçbir değeri de yokmuş. Birliklerini de Kürtlere dayanarak kurmaya çalışıyorlar. Kürt yok hepimiz Türküz diyenlerin düştükleri hale bakar mısınız.
Demek ki PKK iddia ettiklerinin aksine oldukça güçlüymüş. Demek ki PKK iddia ettiklerinin aksine Kürt gençlerini çekmeye devam ediyormuş. Demek ki PKK iddia ettiklerinin tersine Kürtlerin desteğini arkasında alarak yoluna devam ediyormuş. Demek ki PKK’ye sadece Bakur Kürtleri değil başta Rojhılat olmak üzere diğer parça Kürtlerinden de katılım oluyormuş.
PKK adını vererek Kürtlere karşı düşmanlıkta bile yeri olmayan düşmanlıkta bulunan bu üçlü çete, ulusular arası sistemle çelişki ve çatışmalarını bile Kürtler üzerinden yapıyor. Demek ki bu tayfa adam olmadığını da itiraf etmiştir. Ordusu NATO üyesi, NATO’nunsa ABD etkisinde olduğunu dünya alem biliyorken kalkıp PKK’yi ABD’nin kullandığı bir örgüt diyebilecek kadar alçalıyorlar. Ordusunun eğitimini ABD’lilerin yaptığı adamlar kalkıp PKK gerillalarını kötülüyorlar. Kullandıkları silahların neredeyse tamamı ABD ve NATO menşeli olmasına rağmen PKK’nin elindeki silahları ABD veriyor diyerek PKK ve Kürt özgürlük gerillasını teşhir etmeye kalkıyorlar. Demek ki Hırsızın hırsızlığını övmesi de bir Türk geleneğiymiş. Demek ki bu söz, bu tipteki Türklerin gerçeğini anlatıyormuş. Tabi burada kast ettiğim Türkler bu üçlü çetenin kendisi ve onlara inananalar oluyor. Türkmen halkı değil. Emekçi yoksul Türk halkına bir sözümüz olamaz.
Yıkılmakta olan faşistler, Kürtlere saldırarak ömürlerini, iktidarda kalma sürelerini uzatıyorlar. Türkiye’de Kürt düşmanlığı bir hastalık olduğu için bunlar gibi düşünmeyenler bunların Kürtler üzerinden gündem yaratıp ömür uzatmalarına sessiz kalabiliyor. Türkiye’de en temel sorun Kürt düşmanlığı mikrobik hastalığıdır. Bu mikrobun bulaştığı insanlar iyileştirilmeden hiçbir hastalık derman edilemez. Çare üretilemez. Çünkü tüm sorunlara yol açan politikaların yürütülmesinin de başlıca nedeni Kürt düşmanlığıdır. Türkiye’de her şey Kürt düşmanlığı terazisine vurularak piyasaya sürülüyor. İşte konu ettiğimiz meselede böyle bir aklın ürünüdür. Ellerinde kadınları istismar etme taktiği haricinde hiçbir malzemesi kalmamış faşist çetenin bu ahlaksızlıkla yandaşlarına gündem yaratarak diri tutmaya çalıştığı da kesindir. Aptallaştırılmışların bu yolla kullanması üçlü çetenin ahlaksızlığı kadar yenildiğinin de ispatı oluyor.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi