ROJAVA – Demokratik Suriye Meclisi (MSD), işgalci Türk devletinin işgal tehditlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, ABD aracılığıyla Türkiye ile varılan sınır güvenliği mekanizmasına rağmen Türkiye’nin işgal tehditlerinde bulunduğu hatırlattı ve Türkiye’nin güvenlik kaygısının bulunmadığına dikkat çekildi.
Özerk Yönetim projesinin Suriye krizinin çözümünü garantileyen tek proje olduğunu belirten MSD, Türkiye’nin bunun önüne geçmek için önce Özerk Yönetim temsilcilerinin Anayasa Komitesi’ne katılımını engellediğini ardından ise ciddi tehditlerde bulunmaya başladığını vurguladı.
‘Suriye rejimi tehditleri meşrulaştırmaya çalışıyor’
Türkiye’nin tehditleri ile birlikte DAİŞ’in hücre yapılanmalarının da harekete geçtiğine dikkat çekilen açıklamada, “Suriye’de bulunan diğer bölge devletleri, olası bir saldırıda QSD’nin sınır hattının güvenliğine yoğunlaşmasını fırsat bilerek ortaya çıkan boşluğu doldurmaya çalışacaktır. Derazor’da son dönemde yaşanan olaylar da bu tehlikenin göstergesidir. Suriye toprakları ve sınırına dönük ciddi tehditlerine rağmen Suriye rejimi hiçbir tedbir almamıştır. Aksine QSD’ye dönük suçlayıcı açıklamaları ile Türkiye’nin tehditlerini meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Suriye halkına, devam eden tehditlere net tavır koyma ve ulusal menfaatlere öncülük verme çağrısında bulunuyoruz” denildi.
MSD ayrıca uluslararası kamuoyu ile bölgedeki DAİŞ Karşıtı Koalisyon güçlerine tehditlere karşı sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yaptı.
Türkiye’nin olası bir saldırısında bir insanlık krizinin yaşanacağının vurgulandığı açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Türk devletine bağlı cihadist gruplar, bölgedeki Hristiyan ve Êzidî halkları hedef aldı. Ayrıca Türk devleti ve ona bağlı cihadist gruplar, bölgenin demografik yapısını değiştirme amacıyla Kürt halkının varlığını hedef aldı. Bölgede yaşayan Arap halkları, bu saldırıları asla kabul etmedi ve Türkiye’nin asimilasyon politikalarının karşısında durdu. Tüm Suriye halklarına bir kez daha Türkiye’nin politikalarına karşı gerekli tavrı gösterme çağrısında bulunuyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Türkmen halklara birliklerini güçlendirme ve QSD’nin yanında durma çağrısı yapıyoruz.”