HABER MERKEZİ
Son dönemlerde Kürdistan’ın 4 parçasına yönelik gelişen işgal ve faşist saldırılar karşısında Bakur gençliği sürece cevap olmaktan uzak. Bu sessizliğin nedeni çokça tartışıldı, farklı şekillerde dile getirildi cevap olunmaya çalışıldı. Ne kadar cevap olundu nerede nasıl yapılması adına çokça girişimler yaşandı. Bu konulara değinmeye ne Kürdistan gençliğinin ne de halkının vakti vardır. Özel olarak Bakurê Kürdistan’da yaşanan ölüm sessizliği pasif ve etkisiz eylemler kuşkusuz eleştiri konusudur. Özyönetim direnişlerinden sonra gelişen pasifizm Bakurê Kürdistan gençliği için kabul edilemez. Neden diye sorulacak olursa eğer: Bakurê Kürdistan halkının ve gençliğinin bir direniş mirası ve radikalliği vardır. Şu an özel savaş ve farklı yollarla yok edilmeye çalışılan bu ruhun yeniden canlandırılma zaman gelmişte geçiyor doğrusu.
Eskiden herhangi bir mitingte veyahut yürüyüşte işgalci, faşist polisin halkın içine girmesini bırak yanına yaklaşma imkanı dahi yoktu. Bugün iç içe eylemler yapılıyor ve bu eylemler hemen dağıtılabiliniyor. Bu durum kuşkusuz kırılan güven ve iradenin sonucudur. Ama bu ruha en çok ihtiyaç olunan böylesi bir dönemde bu ruhun yaşatılmaması kabul edilecek bir durum değil.
İşgalciler halkın ve gençliğin iradesinden bu kadar korkarken, 10-20 kişilik gruplara 100 işgalci polis gönderilmesi, kişi başına en az 5 polis düşmesi bu korkunun bir nişanesidir. Bu durum kuşkusuz traji komik bir sonuçtur. Senden korkan düşmanın kendisi iken bu kadar geride durmak kabul edilemez. Eğer 5 vekilin etrafı sarılıyorsa yüzlerce polisle bu halkın tek bir sloganından bu kadar korkuluyorsa, halkın iradesinden ve etkili eylemlerinden ne kadar korkulacağının yorumunu size bırakıyorum.
Büyük sokak ve caddelerde eylem yapılması hatta büyük meydanlarda işgalci polislerin etrafını sarabilecek derece alanlara da eylem yapılması ise kuşkusuz sonuç almayacaktır. Kürtler yıllardan beri mücadelelerini sokaklarda vermiş, sokakları eylem alanına çevirmişken, büyük cadde ve sokaklar kuşkusuz eylemleri boğacak ve nefessiz bırakacak seni düşmanla iç içe geçirecektir. Böylesi durumlarda bir gözaltı, psikolojik baskının gelişme ortamı açıktır. Buna ortam veren ise bizim eylemsellik tarzımızdır ve bu tarz değişmedikçe, direnişe ses olunması, öncülük yapılması işgal saldırılarının önüne geçmek imkansız durmaktadır.
Oysa Bakurê Kürdistan’da direnecek güçte, işgale karşı gelecek irade ve bilinçte vardır. Bunun kullanılmaması vicdanların sessizleştirilmesi, insanlığın yok oluşunun ayak seslerini kendisiyle getiriyor. Unutmamak gerek Kürt Özgürlük hareketi bir bodrum evinden dünyaya yayıldı ve bugün dünya gücü olarak tanınan çoğu devleti dize getirecek hale geldi. Özgürlük isteyenlerin yeri sokaklardır, mahallelerdir. Özgürlüğe susamış bir halkın, susuzluğunu giderecek olan direniş sloganlarıdır. Bunun öncülüğünü de yapacak olan gençlerdir. Eğer elimizi dahi taşın altına bırakamıyorsak bir parmağımızla kaldıralım taşı. Eğer bugün bunu yapmazsak, bugünün çocuklarına yarın hesap veremeyeceğiz. Eğer bugün direnişe ses olmazsak insanlık ve halk mahkemeleri önünde konuşacak sözümüz olmayacaktır.
Birlikten bahsediyorsak eğer bugün birlikte ölmeyi de göze alabilmeliyiz. Düşman 10 kişiden bu kadar korkuyorken örgütlü 1000 kişiden ne kadar korkar hayal etmesi size kalmış. Bugün onurumuza, toprağımıza sahip çıkamıyorsak yarın tarih karşısında yargılandığımızda sessiz kalacağız. Bugün kaygı ve korkularımızı atamıyorsak, kendi gücümüzü tanımayaşımızdandır. Eğer bu ülkenin toprakları şehit kanıyla sunanmışsa, bu ülkenin kurtuluşu da şehit kanıyla olacaktır. Can vereceğiz, mal vereceğiz, yorulup, susayacağız ama sonunda bir ülkeye, özgürlüğe, iradeye sahip olacağız. Bu halkta bu inanç ve umut oldukça bizim belimizi yere indirecek kendini bilmez kim olabilir ki? Yüreklerdeki öfke seli ortaya çıkarsa eğer önünde hangi kalkan, hangi panzer durabilir ki?
NC/Axin Mahir Dicle