HABER MERKEZİ
Serêkaniyê şehidi Nûhal Cûdî (Fatma Dalman) ve Ekim Ayı Şehitleri Almanya’nın Darmstadt kentinde anıldı. Nûhal’in abisi Zeki Dalman, kız kardeşini “Ona baktığımda Bêrîtan’ı görürdüm” diye anlattı.
11 Ekim’de faşist Türk devletinin Serêkaniyê’ye yoğun hava saldırılarında şehit düşen Hezex/Bafê köyü doğumlu YPJ savaşçısı Nûhal Cûdî (Fatma Dalman) ve Ekim Şehitleri Almanya’nın Darmstadt kentinde ailesi ve çok sayıda Kürdistanlı’nın katılımıyla anıldı. Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde Pazar günü düzenlenen anmada Nûhal Cûdî’yi anlatan bir sinevizyon gösterildi.
Anmada konuşan Nûhal’in kardeşi Zeki Dalman, “O’na baktığımda Bêrîtan’ı görürdüm. İstanbul’daki mücadelesini hayranlıkla takip ediyordum. Nasıl mücadele ettiğini, davasına nasıl dört elle sarıldığını, korkusuzluğunu ve cesaretini gördüm. Nûhal’in şehadeti bizleri üzmüş olsa da diğer taraftan büyük bir onur yaşattı. Bu nedenle başımız hep dimdik olacak. Biliyorum ki onun gibileri çoktur, bu nedenle biliyorum ki biz kazanacağız” diye konuştu.
Cesur ve başarılı
Nûhal Cûdî’nin diğer kardeşi Selman Dalman da ablasının cesaretine ve başarılarına vurgu yaparak duygularını şöyle ifade etti: “O anlatılamayacak kadar iyi, cesaretli ve başarılı biriydi. Arkadaşlarına yardıma giderken şehit düşüyor. Bizler için erken bir şehadet oldu, keşke daha fazla mücadele etme şansı olsaydı. Tüm yurtsever halkımızın başı sağolsun diyorum.”
‘Zulümle yaşanmaz’
Abi Mahmut Dalman ise kızkardeşini “haksızlığı asla kabul etmeyen biri” olarak tarif etti ve “benimle büyüdü, cesurdu” diye anlattı. Mahmut Dalman duygularını şöyle paylaştı: “İstanbul’dayken yanıma geldi, ‘ben artık buralarda kalamam’ dedi. Baskı ve zulümle yaşayamayacağını çok iyi biliyordu. ‘Elim kolum bağlı kalamam’ diyordu. Zaten beni de mücadeleye aktif katılmadığım ve Avrupa’ya geldiğim için eleştirmişti. Nûhal’in şehadeti için başımız diktir, Kürt halkının başı sağolsun.”
‘Hep en öndeydi’
Nûhal’in arkadaşı Nusrettin Acar da anmaya katılan isimler arasındaydı. Nûhal ile birlikte yürüttükleri çalışmaları anlatan Acar, “İstanbul’da yaklaşık 3 yıl beraber çalışma yürüttük. Cesareti inanılmazdı. Bir gün gözaltına alınınca karakolun önüne gittik, baktık ki karakolun bodrumunda arkadaşlarıyla Çerxa Şoreşê marşını söylüyor Nûhal. Sesleri bize kadar geliyordu. O, bütün eylemlerin en önündeydi. Artık yürüttüğümüz çalışmalar Nûhal’e yetmiyordu, daha fazlasını yapmak istiyordu. Bu nedenle katılım kararı vermişti” diye konuştu.