ROJAVA – TEV-DEM Yürütme Kurulu Üyesi Foza Yûsif, işgalci Türk devleti ve güdümündeki DAİŞ/El Nusra çetelerinin Rojava Kurdistanı ve Kuzey Suriye’ye yönelik işgal saldırılarına ilişkin Ajansımıza konuştu.
Foza Yûsif 1 Kasım Kobanê Günü ve 2 Kasım Dünya Rojava Günü’nün demokratik, özgürlükçü halklar tarafından coşkulu bir şekilde kutlandığını belirterek Enternasyonal çalışmalara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
İki bölüm şeklinde aldığımız röportajın birinci bölümü şöyle:
- İşgalci Türk devleti ve güdümündeki DAİŞ/El Nusra çetelerinin Rojava Kurdistanı ve Kuzey Suriye’ye yönelik işgal saldırılarından sonra dünya’da halklar Rojava için adeta bir savunma çemberi kurdular siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Öncellikle 1 Kasım Kobanê Günü ve 2 Kasım Dünya Rojava Günü’nü coşkulu bir şekilde kutlayan herkesi selamlıyorum. Bu gün kapitalist sistem büyük kriz ve tıkanmalar yaşamakta. Bütün sorunları para ve savaş, zor ve baskı kurarak çözmek istiyor. Medya ve kültüre yönelik çok büyük bir saldırı var aynı zamanda. Bütün bu sorunlar özellikle halkların sorunlarına çözüm olacak özgürlükçü, demokratik projelere yöneliktir. Bunun için Rojava Kurdistanı ve Kuzey Doğu Suriye’deki arayış sadece Suriye için değil bütün halklar içindir. Ve bu bugün buradaki arayış, proje halklar için bir umut olmuştur. Kapitalist güçler bu umudun, arayışın önünü kapatmak için Erdoğan ve Daiş ile kirli ittifak içerisindeler.
Rojava’daki sorunun hem bölgesel hemde küresel olduğuna dikkat çeken Foza, sözlerine şöyle devam etti: “Rojava’daki sorun sadece bölgesel değil aynı zamanda Küresel bir sorundur. Böylesi iki yönü var. Birincisi; Rojava’daki halk bu gün özgürlüğü için savaşmaktadır. Aynı zamanda bütün dünya halklarının düşmanı olan DAİŞ ve diğer çete gruplarıyla savaşıyor. Bu ne kadar buranın bir sorunu olarak gözükse de o kadar bütün dünyanın bir sorunudur. Bunu dünya halkları da biliyor.
Rojava devrimine sahip çıkmak aynı zamanda özgürlük değerlerine sahip çıkmaktır. Yine aynı zamanda dünya halklarının iyi bir gelecek yaşaması için çok büyük bedeller vermiş bir halka sahip çıkmaktır. Bu gün Rojava devrimine sahip çıkmasak daha önceki devrimler gibi kapitalist, hegemonik güçler tarafından bastırılarak halklara büyük darbe vurulmuş olacak. Kürt halkı şahsında gerçekleştirilen soykırım demokratik çevreye yönelik soykırımdır. Bunu böyle okumak lazım. Bunun için mücadelemizi günden güne daha da genişletmek yeni cepheler açmak gerekir.
- Enternasyonalist örgütlerin direnişteki etkileri nelerdir? Süreç için hangi perspektifle mücadelelerini daha da güçlendirebilirler?
“Son zamanlarda DAİŞ çeteleri hücre şeklinde örgütlenip terör saldırılarını yoğunlaştırmışlardır fakat şimdi direk Erdoğan’ın eliyle resmi bir şekilde saldırıyorlar. Nasıl ki Hitler 20.yy’da dünya için bir tehlike ise bu günde Erdoğan dünya için büyük bir tehlike. Bu gün Bağdadi öldürülmüş olabilir fakat fikri olarak halen var.
Bağdadi’nin çizgisi halen devam ediyor. Bunu da Erdoğan yapıyor. Erdoğan bu gün DAİŞ’in başını çekiyor. NATO’nun meşruiyetinin altında bunu yapmaktadır. Erdoğan, Katar ve DAİŞ’ten oluşan bu gerici zihniyete karşı özgürlük ve demokrasi isteyen güçler olarak ittifağımızı geliştirmeliyiz. Demokratik ittifakların daha da gelişmesi lazım. Buradaki bu tehlike ortadan kalkmazsa bu Ortadoğu’ya oradan dünyaya yayılır. Bunun için demokratik cephenin bu gün Rojava devrimi etrafında bir çember oluşturmalıdır. Bu tehlikeyi geniş bir cephede oluşturacağımız direniş ile boşa çıkarmalıyız. Bu ancak böyle ortadan kaldırılır. Kobanê’de nasıl tüm dünya halkları tek ruh olup direnişe geçti ise bu güne aynı ruhu yaşamanın yaşatmanın günüdür.
NC/Bîrhat Amanos