HABER MERKEZİ
27 Kasım Günü Kadın Yükselişidir
Kürdistan toprakları daha önce kadının yükseklerde seyrettiğini çok tanıklık etmiştir. Bir anlamda kadının görkemli tarih sahnesine çıktığı topraklar bu topraklardır.
Ne var ki tarihin çarkı üçlü kurnaz ittifaklıyla değiştirilmiştir. Çarpıtılmıştır. Kadın görkemliliğinden her gün bir şeyler kaybederek erkeğin sadece sürülecek tarlası olana kadar gelmiştir.
Üçlü kurnaz ittifak diye bilinen-askeri şef, yaşlı kurnaz erkek ve kadından tüm sırları çalan şaman ya da rahip-kadının yarattığı komünal değerlere dayalı adaletli, eşitlikçi, özgürlükçü, merhametli, paylaşımcı ve ortakçı yaşamı kendi kirli emelleri için el atarak adım adım ortada kaldırmıştır. Ve giderek bunun yerine kendi çıkarları için, var olan artı değerlere el koyarak, hiyerarşik, tahakkümcü bir sistemi adım adım geliştirmiştir. Bu ise beraberinde sınıfların oluşmasına, yani ezenle ezilenleri, sömürenle sömürenleri, çalışanla çalıştıranları yaratarak insanlığı kirletmiştir.
Bununla da kalınmamıştır; ilk sömürge ulus olarak kadını tümden muhalif olmaktan çıkarmak için kadına müthiş yüklenmiştir. Adeta yaşamın her safhasında kadının o görkemli yaşam sisteminin bir daha gelmemesi için kadına ne kadar kötülük varsa yakıştırmıştır.
İlk elden; şeytani özellikler ona atfetmiştir. Kadın, cennette yasak meyveyi yediği için cennette kovulmanın sorumlusu olarak tutulmuş ve dünyanın en çirkin ve kötü özellikleri ile tanımlanmıştır. (Parantez açarsak; kadın eğer var sayılan yasak meyveyi yememiş ya da yedirmemiş olsaydı acaba bugün bu dünya olacak mıydı diye sormadan da gerçi insan edemiyor ya!)
Kadın yılana benzetilmiştir, kadın erkeğin kaburgasında yaratıldığı yazılmıştır, (Sümer mitolojisini okuyanlar bilir ki, orada ölüm döşeğinde kurtarılması gereken Dumuzi isminde ki erkek tanrıyı ana tanrıça İnanna kurtarır. Ve ölümcül organlarında biri olan kaburgasını iyileştirdiği için İnanna’ya Ninti denilir, yani yaşam veren hatun anlamında. Şu tesadüfe bakın ki Tevrat’ta geçen Hava yaşam veren hanım demektir. Kim kimin kaburgasında yaratılmış artık siz düşünün… ),kadın Lilit gibi taşlaştırıcı olarak ele alınmıştır. Yunanistan’da Medusa olmuştur, Hıristiyanlıkta günahkâr sayılmıştır, İslamiyet’te başta çıkaran yapılmıştır. Özcesi kadın hep kötülüğün simgesi yapılarak ona ne kadar kötülük varsa reva görülmüştür. O erkeğin tatmin aracı, mutfakta yemek yapanı, seceratı sürdürmesi için çocuk doğurma makinesi, kapitalizmde satılması için süslenen ve pazarlanan en alına bilecek metası yapılarak adeta kadın kadın olmaktan çıkarılmıştır.
Hani var ya Simon Behavoir’ın “kadın kadın olarak doğmaz, kadın kadın yapılır” sözü aynı öyle yapılır. Kadın karılaştırılır. Ne de olsa sosyal olay ve olgular inşa edilen olay ve olgulardır. Kadın, erkeğin kurnazlık dolu sistemiyle karılaştırılmıştır. İnsan olmaktan çıkarılmıştır.
Kürdistan’da 27 Kasım öncesi kadının nasıl olduğunu söylememize gerek var mı? Kadın dünyada bu kadar düşürülmüşken kadının Kürdistan’da daha fazla düşürüldüğü ortadadır. Namusumdur diyerek binlerce güzelim genç Kürdistanlı kız katledilmemiş mi? İntihara ne kadar tertemiz kız sürüklenmiştir? Başlık parası adına ne kadar genç kız ihtiyarlara verilmiş, gönlünün istediği erkeğe ulaşmamıştır? Ne kadar kız ya da kadın hayallerini gerçekleştiremedikleri için yaşamın dışına itilmişlerdir? Biz diğer yaşam dışına itilmişlikleri, kakılmışları hiç yazma gereği bile duymuyoruz. Kadın özcesi Kürdistan’da yaşamın dışına itilerek ötelenmiştir.
İşte 27 Kasım günü kadının öteleştirilmesine dur demenin de adı olmuştur.
Hatırlıyorum; daha çok küçükken teyzelerimin dayılarımla dağa gerilla olmak için çıkmaları esasen bir şeylerin değişeceğine işaretlerdi. Ve sonraları ama çok sonraları teyzelerimden o yıllarının istemlerini ben gerillayken duyacaktım.
27 Kasım günü kadının mal olmakta çıkarılmasının da adıdır. Kadının kadın yapılması değil kadının kadın olarak kendisine bilinç ekmesinin de günüdür.
Çok uzatmadan bugün ortaya çıkanları kısa kısa dile getirmek dahi 27 Kasım’ın kadın açısından yaratıklarını rahatlıkla görebiliriz.
Bugün Kürdistan’da en ön saflarda kadın yürüyor.
Bugün Kürdistan’da gerillaya en çok kadın katılıyor.
Bugün Kürdistan’da etkinliklerde en çok kadın öndedir.
Bugün Kürdistan’da en çok etkili renk kadın rengidir.
Bugün Kürdistan’da siyasete-yani kamusal alana-en çok kadın ilgi duyuyor.
Bugün Kürdistan’da kültürel sahada en etkili sima yine kadınlı olanıdır.
Bugün savaşın en kızgın ortamında komutanlık yapan yine kadındır.
Bugün siyasetin yönlendirenlerin başında kadın gelmektedir.
Dağlarda kadın en başat olan öncüdür.
PKK kendisini kadın partisi olarak isimlendiriyor ve PKK içerisinde en etkili bireyler kadınlardır.
Daha da ekleyelim; sıkıysa PKK’nin etkili olduğu yerlerde kadına dönük yamuk ağız konuşulsun.
Ve sıkıysa PKK’nin etkili olduğu ortamlarda kadına negatif yaklaşımlar olsun.
PKK’nin tarihinde kadına negatif yaklaşımlar sadece bir süreliğine yaşanmıştır; o da ihanetçi, işbirlikçi çeteci olarak sonraları isimlendirdiğimiz Ferhat ve Botan unsurlarının etkili olduğu dönemlerdi. İlk kez PKK içerisinde feodal değer yargılar rahat ifade edilmenin zeminini bu çetelerle buldu.
Başka da PKK tarihi baştan beri bir kadın tarihidir. Kadının renginin hep geliştirildiği, geliştirilmek istendiği bir tarihtir.
Ve bugün eğer feministlerden daha ileri düzeyde hem de toplumsal olarak politik sahanın tümünde kadın rengi geliştiriliyorsa bu PKK’nin kadın rengiyle bağlantılıdır.
Ve eğer bugün dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi eğer Kürdistan’da kadınlar etkin özneler olarak siyasi sahada, gerilla sahasında, kültürel sahada ve en ön cephede eylemsel sahada yer alıyorlarsa ve kadının rengini gür haykırıyorlarsa bu 27 Kasım günüyle yakından bağlantılıdır.
Ve bunun için diyoruz ki; herkesten daha çok 27 Kasım günü kadının günüdür.
Ve diyoruz ki; 27 Kasım PKK’nin doğum günü aynı zamanda Kürdistan’da kadının da doğum günüdür.
Ve doğumlarımız hep böyle 27 Kasım doğum günleri gibi kutlu olsun.
Devam edecek…
Kasım Engin