HABER MERKEZİ – Basına son yansıyan bilgilere bakıldığında İŞİD’in ölen lideri El Bağdadi’den tutalım, eşi ve yakın akraba ailesi, en önde militanlarına kadar hepsi Türkiye’yi mesken tutmuş durumda. Ama sorun sadece bununla sınırlı değildir. Çünkü İŞİD Suriye’de yenildikten sonra, önde gelen liderleri Türkiye ve Türkiye’nin kontrolünde olan İdlip, Ezaz, Cerablus gibi bölgelere geçerek yeniden örgütlenme sürecini başlattı.
İŞİD’in yeniden örgütlenmesinin eskisi gibi açık bir biçimde olmayacağını söyleyen uzmanlar, daha illegal, deyim yerindeyse yerin dibine girerek, hücre hücre, her hangi bir alan tutmadan kendisine muhalif olan kesimlere suikast, sabotaj gibi eylemlerle beraber, esas olarak kitleleri örgütleme ve bu kitleleri harekete geçirme biçiminde bir direniş örgütüne dönüşeceği yönünde. Buraya kadar anlaşılır. Uzmanların İŞİD’in örgütleneceği temel alanları belirlerken Suriye, Irak esas alan olurken, geri cephe, ana üs olarak olarak Türkiye’nin seçildiğini belirtmeleri oldukça önemli.
Türkiye İŞİD Müttefik Mi?
Bu yönüyle son dönemde ard arda Türkiye-İŞİD ilişkisine dönük açıklama ve uyarıların gelmesi boşuna değildir. Biraz geçmişe döndüğümüzde Türk devlet yetkilileri İŞİD ile ilişkilerini hep reddetse de, Türkiye’nin yakın müttefiki olan başta ABD olmak üzere, Rusya’ya kadar yakın geçmişte Türkiye-İŞİD ilişkisini belgeleyecek önemli açıklama ve belgeler ortaya koyduklarını biliyoruz. Bunların en önemlisi İŞİD petrolünün Türkiye’de nasıl pazarlanıp satışa sunulduğuna dair çarşaf çarşaf belgelerdi.
Fakat El Bağdadi’nin Türkiye’nin denetiminde olan İdlip bölgesinde ABD ve YPG ortak operasyonuyla öldürülünce herkesin gözü Türkiye-İŞİD ortaklığı konusunda yeniden kilitlendi. Türkiye’nin İŞİD ile ortaklığı konusunda ciddi suçlamalar söz konusu oldu. Bunlardan en ilginci Türkiye’nin QSD güçlerine saldırması sürecinde Çekya lideri Milos Zeman’ın ülkesinin batısında yer alan Vintiroc kasabasındaki bir konuşmasında Türkiye hakkında yöneltilen bir soru karşısında, “Neden mi Kürtlere saldırıyorlar? Çünkü fiilen İŞİD’in müttefikleri” demişti. Elbette Çekya lideri Türkiye İŞİD ilişkisine dönük belirlemeyi yeni yapmıyor, ama bu süreçte yapması tesadüf değil.
Neden mi?
Bağdadi sonrasında İŞİD’in iki numaralı ismi Ebu Hasan el Muhacir’i de Türkiye’nin denetiminde olan Cerablus’ta ABD ve YPG’nin ortak operasyonuyla öldürüldü. Türk istihbaratı MİT’in birebir kontrolünün olduğu bu bölgelerde Bağdadi ve Muhacir’den haberinin olmaması imkansız gibi. Bu durum üzerine ABD’in eski Suriye özel temsilci Brett Mcgurk, “Türkiye’nin açıklaması gereken bazı şeyler var” diyerek önemli suçlamalarda bulundu. Dünya basını ise Türkiye’nin deklere ettiği İŞİD ile mücadelede konusunda samimi olmadığı yönünde şüpheler belirten yazıları öne çıkardı.
Türkiye bu suçlamaları her zamanki gibi reddetse de, yaşadığı sıkışmayı İŞİD’e dönük operasyonlar yaptığını ve Kırşehir’de gerçekleşen operasyonda Bağdadi’nin 4 yakın akrabasının gözaltına alındığı belirten açıklamasıyla geçiştirmeye çalıştı. Ama bu operasyonlara kimse inanmadı, Türkiye ve Suriye’deki denetiminde olan bölgelerde İŞİD’in önemli isimlerinin korunduğunu yazan haberler daha sık basına düşmeye başladı. En önemlisi de PYD Dış İlişkiler sorumlusu Salih Müslim’in, Bağdadi’nin öldürülmeden önce defalarca Hatay’a gittiğine dair ellerinde istihbarat olduğunu açıklamasıydı.
Bağdadi Hatay’a Neden Gidip Geliyordu?
Salih Müslim’in, Bağdadi’nin Hatay’a defalarca gittiğini açıklaması üzerine, Erdoğan da suçüstü olmamak için alelacele Bağdadi’nin öldürülmesini ABD’nin bir iletişim kampanyasına dönüştürdüğünü belirterek, “biz de hanımını yakaladık ama bakın biz yaygara yapmadık. Bakın ilk defa bugün açıklıyorum” dedi. Ancak güvenilir kaynaklar Bağdadi’nin iki eşinden ilki olan Esma Feysi Muhammed El Kubeysi’nin kızıyla ve on İŞİD üyesiyle birlikte 2 Haziran 2018’de Hatay’da yakalandığını belirtmekteler. Böylece Salih Müslim’in açıklaması doğrulanmış oluyordu. Ama diğer yandan da Bağdadi’nin neden Hatay’a gittiği daha iyi anlaşılıyor.
Bağdadi’nin uzun zamandır Türkiye’de ikamet eden eşini ziyarete gidip geldiği böylece netleşmiş oluyordu. Diğer yandan söz konusu ismi Leyla Cebir olan kızının Türkiye’de dünyaya geldiği de ayrıca netleşen bir başka konu oluyor. Yani Bağdadi’nin kızı Türkiyeli. Çünkü Bağdadi’nin eşi uzun bir zamandır Türkiye’de ikamet ettiği bilgisi zaten ortalıkta dolaşmaktaydı. Erdoğan yıllardır kalan misafirinin deşifre olacağını anlayınca, İŞİD karşıtı kamuoyundan sakladığı gerçeği açıklama zorunda kaldı.
Erdoğan’ın açıklamadığı başka misafirleri var mıydı?
Şu ana kadar Erdoğan bu konuda açıklama yapmasa da, Türkiye’den çıkıp Avrupa’da etkili eylemleri koordine etmek için yolda yakalananlar var. İŞİD’in üst düzey liderlerinden El Bara Şişani Ukranya Güvenlik ve İç İstihbarat Teşkilatı SBU’nun Gürcistan İçişleri Bakanlığı ve CIA mensuplarıyla ortaklaşa gerçekleştirdiği operasyon sonucu yakalanıyor. Bunun Türkiye ile ne alakası var diyebilirsiniz, ancak Şişani’nin Ukrayna’ya geçmeden önce Türkiye’de bulunduğu tespit edilmiş durumda.
İŞİD’in önde gelen kadrolarının Türkiye’de olduğunu belirten diğer bir yetkili isim ise Irak İstihbarat Başkanı Korgeneral Saad El Allaq oldu. El Allaq, Amerikan CNN Televizyonu’na verdiği röportajda; örgütün üst düzey dokuz lideri ile ilgili dosyaları Türkiye’ye verdiklerini, bu isimler arasında büyük paralara ulaşımı olan finansörlerin de bulunduğunu belirtti. Emir olarak bilinen IŞİD’in önde gelen isimlerinin yüklü miktarlarda paraları kontrol ettiklerini ve Türkiye’de yeni hücreler oluşturduklarını belirten el Allaq, “Örgütün bazı önemli liderleri kuzeye, yani komşu ülke Türkiye’ye ve sınır komşusu Gaziantep gibi şehirlere geçtiler” diyor. Türkiye’ye teslim edilen dosyalarda ismi geçen iki kişi Hayrullah Abdullah Fatthi ve Hüseyin Ferhan Asslebi el Cumayli Irak’ın da arananlar listesinde bulunuyor ve en iyi bomba yapan kişiler olarak biliniyor.
İŞİD’liler SMO İçinde
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise Suriye’nin kuzeyinde Türkiye destekli milislerin kontrolündeki bölgelerde halen yüzlerce IŞİD üyesi ile ailelerinin yaşadığını öne sürdü. Yine birçok İŞİD üyesinin, özellikle de Doğu Kuzey Özerk Bölgelerini bilen, buralarda savaşmış ve Suriyeli olan İŞİD üyelerinin Suriye Milli Ordusu adı altında geliştirilen oluşumun içine alınarak Türk ordusuyla ortak operasyon yaptıklarına dair isim ve fotoğrafları Hawarnevs (ANHA) Haber ajansı paylaşılmıştı.
Trump’un Mesajı Kime?
13 Kasım’da Erdoğan’la Washington’da görüşmesine bir gün kala ABD Başkanı Donald Trump, Ebubekir El Bağdadi’nin öldürülmesi ardından İŞİD’in duyurduğu yeni lideri Ebu İbrahim El Haşimi El Kureyşi’nin yerini bildiğini duyurdu. Trump, “Bilin bakalım ne oldu? Gözümüz üçüncünün üzerinde. Üçüncünün problemleri var çünkü onun nerede olduğunu da biliyoruz” dedi. Fakat, Trump El Kureyşi’nin nerede olduğunu söylemedi. Ama ‘yerini biliyoruz’ derken El Kureyşi’nin kaçmasını sağlamak için bir mesaj vermedi herhalde. O halde bu mesaj kime? Yoksa verilmek istenen mesaj El Kureyşi’yi barındıranlara dönük mü?
Para Transferi İŞİD’e Mi?
13 Kasım’da Trump ve Erdoğan arasında Washington’da yapılan görüşmede neler konuşulduğu bilinmese de, ortaklaşacak bir anlaşmanın da olmadığı açık. Nihayetinde görüşmenin üzerinden çok geçmeden ABD Hazine Bakanlığı İŞİD’e yardım ettikleri gerekçesiyle üç Türk şirketine dönük yaptırım kararı aldığını açıkladı. Bu şirketlerden birinin ismi Bayaltunlar. İŞİD için Bomba yapımında kullanılan pasta (pigment) tedariki yapıyorlar. Hemen ardından bu sefer Almanya’da kara para transferine dönük büyük bir operasyon gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen kara para transferinin İŞİD’de mi yoksa hükümete yakın çevreler mi gittiği Alman hükümeti tarafından açıklanmasa da para musluğunu kapattıkları bir gerçek.
Sonuç olarak, Pentagon’un yayınlamış olduğu raporda Türkiye’nin gerçekleştirdiği operasyonun İŞİD’i dirilttiği, güçlendirdiği ve toparlanmasına imkan tanıdığı yönünde. Özellikle de İŞİD’in hala Batıyı hedef alma imkanına sahip olduğunu belirlemesi Türkiye’nin bu operasyonla tüm Avrupa’yı tehlikeye sürdüğünü de göstermektedir. Bu rapor önemli bir tespit yapmanın ötesinde, aynı zamanda Türkiye dönük büyük bir suçlamada geliştirmektedir. Peki, Pentagon’un bu tespiti afaki mi? Hayır. Türkiye’nin Doğu ve Kuzey Suriye’deki işgal saldırılarını başlattıkları süreçten bu yana bu bölgelerde İŞİD bombalamalarının ardı arkası kesilmedi. Yarın Avrupa’da İŞİD bombalarının patlamayacağını kimse kestiremez. Birçok sivil insan katledildi. Türkiye bu katliamlardan direkt sorumlu ve İŞİD ile işbirliği yaptığının somut kanıtı.
Çünkü Şu an da Suriye Milli Ordusu denilen örgütün içinde yaygın bir biçimde İŞİD üyesinin bulunduğu belgelenmiş durumda. Bu güçlerin işgalin ilk gününde İŞİD üyelerinin tutuklu bulunduğu cezaevlerine saldırarak yüzlerce İŞİD üyesini kaçırdıkları ayrıca bir başka belge. Bütün bunlar İŞİD ile Türkiye’nin işbirliği içinde hareket ettiğini gösteren yüzlerce belgeden sadece birkaçı. Bütün bu gelişmeler son birkaç hafta içinde gerçekleşti. Bu da Türkiye ve İŞİD için kıskacı gittikçe daralttığını göstermektedir.
Amed PİRAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi