HABER MERKEZİ
PKK, Türkiye toplumunu sivilleşme doğrultusuna sokan, onun devlete karşı sivil toplum yeteneklerini konuşturan, kendi kişiliğine ulaşmasını, kendi bağımsız eylem ve örgütlenmesini mümkün kılan bir doğrultuya sokmada da temel rol oynayan bir örgüt, bir Parti durumundadır. PKK’nin gelişiminden günümüze kadar tüm mücadelesi, bunun nasıl mümkün olacağını, üslubunun nasıl gelişme göstereceğini, bunu hayata geçiren militanların savaşım tarzını ortaya çıkarmaktadır.
PKK’nin direnişi yüzyıllardan beri yitirilmiş halk kişiliği ve çıkarlarının dışa vurması, somutlaşmasıdır. Bu anlamda PKK ile halk ilişkisi, halkı yeniden bulma, yaratma ilişkisidir. PKK’nin çağa açılması en devrimci, en ilerici düşüncenin Kürdistan ve Türkiye halklarına taşırılması ilişkisidir. Son derece açık ki yeni bir kişiliği oluşturma mücadelesidir. Günümüzde bu mücadeleyi mevcut askeri faşist otoriteye karşı halk savaşımının en gelişkin biçimlerine ulaştırmak, halk savaş yeteneğini geliştirmek ve savaşı, halkı kendi toprağının, emeğinin ve gücünün sahibi olmaya götürecek temel savaşım biçimi olan gerillayla sürdürmek istiyoruz.
Bu anlamda gerilla, yüzyıllardan beri çeşitli halk etkinliğinin, halk ayaklanmalarının günümüzün en devrimci bilimi olan sosyalizmin, tüm dünya halklarının direnme pratiğinin incelenmesinden çıkan bir güçtür. Kendi eylemliliği temelinde tarihin yoklanmasında, halkın ayaklandırılmasın da ve kendi savaşım biçimlerine kavuşturulmasında, gerillanın tarihi önemde çok büyük bir rolü vardır. Halkın kendini bulması ve zafere ulaşması bu araçla olacaktır. Parti doğru yolda yürümekte ve örgütlenmektedir. Bu önemli oranda sağlanmıştır. Ama aynı şey halk için söylenemez. Halkın örgütlenmesi, kendini bulması daha çok bu temel savaşım aracı etrafında ve onunla iç içe gelişecektir.
Bu anlamda gerilla; halkımızın kendisini bulmasıdır, halkı vatanseverliğe kavuşturmaktır, demokrasiye ulaşmasıdır. Halkın güç ve otoriteye, birliğe ve kimliğe ulaşmasıdır. Tabii ki halk savaşımının bir biçimi olarak geliştirilirse böyledir. Bizim gerillaya bu kadar yüksek değer biçmemiz anlamsız değildir, başka bir seçenek yoktur. Halkın iradesini başka türlü hayata geçirme imkanı yoktur. Parlâmentonun, burjuva partilerin durumu ortadadır. Bir ayaklanma da mümkün değildir. Bütün tedbirleri almış olan mevcut otorite bunu ezer. O zaman geriye tek çıkış yolu olarak sağlam bir gerillacılık kalmaktadır. Gerillanın çok sağlam, yetkin ve ustaca geliştirilmesinin gereği de bundan dolayıdır.
Gerillanın bizde bir çok ülkede olduğundan daha da fazla önem kazanması, halk gücünün bundan başka bir çıkış biçiminin olmamasına, bundan başka bir direnme imkanına başarılı olma fırsatı verilmemesine dayanmaktadır. Kürdistan’da halk kişiliğine ancak bu temelde ulaşılabilir. Bu direnen ve savaşan halk kişiliğidir. Halkın devrim gücü, yaratıcılık, güven ve onuru bu savaşım aracıyla kazanılacaktır. Silik, yitirilmiş, aciz konumdan yenen, kazanan bir konuma ulaşan, toprağa sahip çıkan, üretim yolunu açan ve ekonomisinden tutalım kültürüne, politik gücünden ahlakına kadar hepsini geniş bir muhtevada ve yepyeni biçimde somutluk kazandıran kişiliğe ulaşmak bununla mümkün olacaktır. Bu hepimizin arzu ettiği bir kişiliktir. Kendimizin oluşturacağı ve hem de etkileneceğimiz kişilik budur. Partimiz ve eylemlerimiz bundan başka bir yolun olmadığını kanıtlamaktadır. Halkın mevcut ilgisi bunun vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarıyor.
Bu temeldeki çözümlemelerimizin ve gerçeklerimizin ortaya çıkardığı sonuç şudur; 12 Eylül faşist sömürgeciliğine karşı her zamankinden daha fazla halka dayanmak, onun gerilikleri ve onunla oynanmışlığı dikkate almak gerekir. İşbirlikçilerin içinde bulunduğu konumu inceleyip araştırmak, halka Partinin politik doğrultusunu dayatarak onu bu temelde çekmek çok önemlidir. Bu uygulamayı halk önderliğini kavrayarak gerçekleştirmek ve böylelikle tarihi role sahip çıkan bir savaşımı yaşamak ve yaşatmak en önemli görevimizdir. Bu, en yüksek arzu ve coşku ile tercih edeceğimiz tek seçenektir. Buna ulaşmak ise en büyük onurdur. Tarih ve çağ bilincimizi daha da yoğunlaştırdığımızda göreceğiz ki, bu noktaya ulaşmak büyük bir şanstır. Bunu iyi kullanmak gerekiyor.
Kişiliğimizi başka türlü formüle edemeyeceğimizi çok iyi bilmek gerekiyor. Yolun büyük önemi buradan kaynaklanıyor. Yalnız Kürdistan halkına değil, bütün komşu halklara ve dünya halklarına katkımızdan bahsedilecekse, bu ancak bu yolla mümkün olabilecektir. Bütün bunlarda dayanacağımız yüksek ideolojik ve moral değeri olan tüm enerjimizi ve gençliğimizi buna katarsak, yeteneklerimizi çok büyük gelişmelerin kendisinde ve önderlik edeceğimiz her bölge ve çalışma alanında sergileyeceğimiz kesindir.
Halklar Önderi Abdullah Öcalan