HABER MERKEZİ- Newaya Jin’ın özel bir formatta hazırlanan 178. sayısı, 9 Ocak 2013’teki Paris Katliamı’nı işliyor. Katliamın hedef ve sonuçlarına dair analizlerin yanı sıra katledilen üç kadın devrimciye dair anlatılar da yer alıyor.
Meena Keshwar Kamal’in “Asla dönmem, ben kadınım uyandım, yanmış çocuklarımın üzerinde bir fırtınaya dönüştüm, ben yolumu buldum ve asla dönmem” dizelerini anlatımının başlangıcına tercih eden Elif Mercan, dikkatleri kapitalist sistem tarafından uzak tarihten yakın tarihe dek katledilen kadınlara çekti. Bu durumun kadın hareketlerine asla geri adım attırmadığı hatırlatmasında bulunan Mercan, “Onlar bizim yeni kavgalara atılma cesaretimiz oldular” dedi.
BİLİNÇ, İNANÇ VE CESARET
Öz yönetim direnişi tanıklığını anlatan Besime Gonca ise Sêvê Demir, Fatma Uyar, Pakize Nayır, Bejin, Feride ve Asya Yükseller şahsındaki kadın öncülüğünü hatırlattı. Gonca, 4 Ocak 2016 Silopi Katliamı ile katledilmek istenenin, Kürt kadınının devlet şiddetine, inkar ve imha politikasına boyun eğmeyen cesareti, özgürlük bilinci, inancı ve iddiası olduğunu aktardı.
Aynı konuyu Kürtçe sayfasında yorumlayan TJA aktivisti Gülcihan Şimşek de her üç devrimci kadının temsil ettiği mücadelenin karakterine dikkat çekti.
DEVRİM OLMAYI BAŞARAN SARA
PKK’nin kurucularından Sakine Cansız’ı kavgası ve yaşamıyla devrim olmayı başaranlardan biri olarak tanımlayan Deniz Bilgin, “Devrim olabilmeyi başarmış insanın gücü, tüm iktidarlardan, hırslardan daha güçlüdür. Yenilmezdir” ifadelerine yer verdi.
Bilgin, her bir kadının bıraktığı kişisel mirasın herkesçe çoğaltılması gereken toplumsal bir hafıza, kadın hafızası olduğunu belirterek, Sakine Cansız’ın bu hafızanın en güçlü parçası olduğunu aktardı.
Cansız’ı ‘Bir Manifesto’ olarak tanımlayan Sema Mazlum da Sara’nın mücadele yüklü yaşamına ilişkin önemli belirlemelerde bulundu.
Gazete, Sakine Cansız’ın bir dönem Maxmûr Kampı’nda eğitim verdiği öğrencilere de ulaşarak onlardan Cansız’a dair görüşler aldı.
Gazetenin köşe yazarlarından Zerya Gül ve Gulistan İke de kadın kırımı politikalarına karşı kadın mücadelesinin öncülüğüne soyunan kimliklere odaklandı.
TÜM BENLİĞİNİ ADAYAN DEVRİMCİ
Fidan Doğan’a dair anlatı yazısında, “Bu kavgada tüm benliğiyle var olan ve tüm benliğini adayan bir devrimci” sözleriyle tanımlayan Zilan Diyar; Rojbin’in çağın acımasızlığına karşı katı bir yürek, donuk bir bakışla değil, narin bir benlikle ayakta durmayı başardığını anımsattı.
KÖRDÜĞÜMLERİ ÇÖZME MERAKLI
Leyla Şaylemez’in temel özellikleri, arayışları ve mücadele dinamizmine ilişkin anlatı yazısını ise Dilan Amed kaleme aldı. Ronahi’nin ‘dünyanın kördüğümlerini çözmeye merak sarmış bir gezgin’ olduğunu ifade eden Amed, “O’nu yanağına yapışıp kalan çukur gamzesi, gerçekleri dobraca dillendirişindeki masumiyeti, kavgaya soyunurken ki keskin kararlılığı ve bitimsiz enerjisi ile anımsıyoruz…” sözleriyle dile getirdi.
SOKAKLARA RUH VE EYLEYİŞ
2019’un bitimine doğru başlayan ve dünyanın her bir yanında dansla sembolleşen kadın eylemlerini analiz eden Eylem Roni, bu direnişin karanlığı yırtarak sokaklara ruh ve eyleyiş kattığını hatırlattı.
Sudan’ın ‘Kandakalar’ının, Irak’ın mendil satan kadınının ve Lübnan’da iktidarın adamına tekme atan kadınlarının, Rojava’nın kadın yüzlü devriminden feyz aldığını vurgulayan Eylem, Mezopotamyalı kadınların güneş gibi doğduğunu söyledi.
EKO-FEMİNİST PERSPEKTİFTEN JİNEOLOJİ
Newaya Jin’ın yeni yıl sayısında eko-feminist perspektiften Kürt Özgürlük Hareketi ve Jineoloji üzerine doktora yapan İtalyan asıllı feminist aktivist Gea Piccardi ile yapılan söyleşi de yer alıyor. Berfin Güneş ve Berfin Kurban’ın “Ataerkil sistem analizinde Maria Mies ve Öcalan arasında benzerlikler” bağlamındaki sorularını yanıtlayan Piccardi, önemli tespitlerde bulundu.