BEHDINAN– KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:
“5 bin yıllık devletçi sistem ortaya çıktığı coğrafyada derin bir krize girdiği gibi; kapitalist modernist güçler müdahaleleriyle bu krizi daha da derinleştirmektedir. Ne bölgesel, ne de uluslararası güçlerin Ortadoğu’da yaşanan kapsamlı sorunlara bir çözüm reçetesi vardır. Zaten sorunun kaynağı olan güçlerin sorunları çözebilmeleri mümkün değildir. Bağdat’ta İran’ın en önemli askeri ve siyasi yöneticisi olan Kasım Süleymani’nin ve Haşd El Şabi’nin komutanı Ebu Mehdi El Mühendis’in suikastla vurulmaları bu gerçekliği bir daha gözler önüne sermiştir. Bu tür suikastlar ve hakimiyet peşinde olan güçlerin kendi aralarındaki mücadele Ortadoğu merkezli süren 3. Dünya Savaşını daha da derinleştirip kapsamlılaştırmakta ve halklara açısından yıkımlar getirmektedir. Bu gerçeklik Önder Apo’nun tarihsel toplumu çözümleme temelinde ortaya koyduğu demokratik modernite çözümünü tek seçenek haline getirmiştir.
ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM HALKLAR AÇISINDAN DAHA ZORLU GEÇECEKTİR
Ortadoğu’nun sorunları ne milliyetçilikle, ne mezhepçilikle, ne erkek egemen sistemin cinsiyetçiliğiyle, ne de toplumu ve toplumsal değerleri dağıtan kapitalist modernitenin çıkarcı, bireyci, liberal zihniyet ve politikalarıyla çözülebilir. Tüm farklılıkların eşitliğini ve özgürlüğünü esas alan toplumcu demokrasi tek çözüm yoludur. Ortadoğu’nun tarihsel toplumsal temeli de, kültürel yapısı da başka bir çözümü kabul etmemektedir. Bu nedenle bölgesel ve uluslararası kapitalist modernist güçlerin Ortadoğu halkları üzerindeki dayatmaları ve müdahaleleri sorunları daha fazla ağırlaştırmaktadır. Kuşkusuz siyasal çıkmazın derinleşmesi ve savaşın içinden çıkılmaz hale gelmesi halklara yeni acılar yaşatmaktan başka bir sonuç vermemektedir. Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi El Mühendis’in suikastla vurulmaları bölgemizde önümüzdeki dönemin halklar açısından daha zorlu geçeceğini göstermektedir.
Kapitalist modernist güçlerin müdahaleleri ve savaşı derinleştirmeleri halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini rayından saptırarak kör dövüş ortamında boğuntuya getirmektedir. Nitekim ABD’nin hava saldırıları daha şimdiden bu yönlü sonuçlar ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Mezhepçiliğin ve milliyetçiliğin de gözü kör olduğundan bu yönlü çatışmalar ortamında da özgürlük ve demokrasi güçlerinin mücadelesi ağır bedelleri olan ciddi zorluklarla karşı karşıya gelmektedir. Halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesi fillerin tepişmesi, çimenlerin ezilmesi gibi bir durumla karşılaşmaktadır. Dolayısıyla bölgemizde yaşanan çatışmalar ve karşılıklı saldırılar özünde birbirlerine karşı olmaktan çok halklara yönelik yapılan saldırılardır.
Kürt Özgürlük Hareketi olarak Ortadoğu’da yaşanan sorunların çözümünü dış müdahalelerde gören politika ve uygulamalara karşı olduğumuz açıktır. Dış müdahalelere karşı çıkmak da Ortadoğu’da barış ve istikrarı sağlamak açısından önemlidir. Demokratik ulus çizgisinde demokratik toplumcu demokratikleşme dışında sorunların çözülmesi sağlanamaz. Artık geçmiş yüzyıllardaki gibi halkların iradesi dikkate alınmadan birbirleriyle savaşarak egemenlik mücadelesi veren güçlerin uzlaşması yada birinin baskın çıkmasıyla istikrar ve barışın sağlanacağını düşünmek, halkların zamanı olan çağın gerçekliğinden bihaber olmaktır. Bu açıdan halkların devreye girmediği ve çözümleyici gücünü ortaya koymadığı durumda çatışmaların sonlanarak barış ve istikrar gelmesi beklenmemelidir. Nitekim sadece Ortadoğu’da değil, tüm dünyada sorunların bırakalım çözülmesi, daha da ağırlaşması karşısında emekçiler, kadınlar, gençler ve bir bütün olarak halklar harekete geçmektedir. Halklar mücadelesiyle dünyanın her yerinde demokratikleşme temelinde eşit ve özgür yaşamı dayatmaktadırlar.
TÜRK DEVLETİ YAŞANAN ÇATIŞMA VE GERİLİMDEN YARARLANMAYA ÇALIŞMAKTADIR
Türk devleti ortaya çıkan tüm gerilimler ve çatışmalarda olduğu gibi son yaşanan çatışma ve suikastın yarattığı ortamdan da Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı yürüttüğü saldırılar için yararlanmaya çalışmaktadır. İtidal çağrısı yapması, dış müdahale ve suikastlara karşıyız demesi tamamen demagoji ve kendi gerçekliğini gizlemeye yöneliktir. Aksine dış müdahale ve suikastlara kendi saldırıları, işgali ve yaptığı suikastları normalleştirdiği için sevinmekte ve yaşanan gerilim ve çatışmalardan yararlanma hesabı yapmaktadır.
Dış güçlerin ve Türkiye gibi çatışma ve gerilimden beslenen devletlerin politikalarını boşa çıkarmak açısından demokratik ulus anlayışına dayalı halkların kardeşliği temelinde demokratikleşme mücadelesini geliştirmek çok önemlidir. Sadece ve sadece demokratikleşen toplumlar ve ülkeler dış güçlerin oyunlarını ve müdahalelerini boşa çıkarırlar. Böylece hem tek tek ülkelerde hem de bir bütün olarak Ortadoğu’da barış ve istikrar sağlanabilir. Bu çerçevede Irak ve Suriye üzerinde yoğunlaşan 3. Dünya Savaşına halkların kardeşliği ve demokratikleşmeyi esas alan zihniyet ve politikalarla cevap olmak Ortadoğu’da sorunları ağırlaştıran her türlü müdahale, çatışma ve suikastlara son verecek tek yoldur.”