PARİS – KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Paris katliamının yıl dönümü vesilesiyle yapılan mitinge gönderdiği görüntülü mesajında değerlendirmelerde bulundu. Şırnak’ın Silopi ilçesinde 4 Ocak 2016 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateş sonucu katledilen DBP Parti Meclisi Üyesi Sêvê Demir, KJA Üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır’ın da aynı zihniyet tarafından katledildiğini hatırlatan Avesta, “Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez şahsında tüm özgürlük şehitlerini saygı ve hürmetle anıyorum.
Sevê, Pakizê, Fatma, Hevrin, Amara ve Daye Akide şahsında bir kez daha özyönetim direnişi şehitlerini anıyorum. Onlara verdiğimizi özgürlük sözünü tekrarlıyoruz. Bugün kapitalizmin başkentinde heval Sakine Cansız ve partimiz PKK’ye yönelik gerçekleşen katliamın 7. yıl dönümü. Bu saldırıyı gerçekleştirenleri ve destek verenleri bir kez daha şiddetle kınıyorum. Paris katliamı protestosuna katılan onurlu halkımız 7 yıldır bu katliamda yer alan faillerin yargılanması için alanlara çıkıyor. Fakat faşist, işgalci ve katliamı destekleyen güçler sadece Ömer Güney gibi bir tetikçiyi tutukladılar. O da zindanda öldü ya da öldürüldü.
Bu şekilde yaparak Paris katliamının üstünü örtmek istediler. Ama çok iyi biliyoruz ki katillerin yargılanmasının önüne geçiliyor. Halkımız katillerin ortaya çıkması için bu mücadeleyi sürdürmelidirler. Şuan eylemlerde olan halkımız şunu çok iyi biliyor, Sara, Rojbin ve Leyla’nın katledildiği dönemde Önder Apo öncülüğünde Bakur’da yeni bir süreç başlatılmıştı. AKP-MHP faşizmi bu süreci bozmak ve Kürt sorunu çözümüne engel olmak için bilinçli bir şekilde bu planı devreye koydular.
Heval Sara, Rojbin ve Leyla’nın katledilmesi ile yeni bir konsepti hayata geçirdiler. Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin öncülerine karşı saldırılarını arttırdılar. Önderlik üzerindeki tecridi ağırlaştırdılar, kadın devrimi olan Kuzey-Doğu Suriye devrimine saldırdılar, DAİŞ çetelerini örgütleyerek halkımızın devrimine saldırttılar. Bütün bunlara karşı 7 yıldır aralıksız bir şekilde her alanda mücadele devam etti” diye konuştu.
HEVAL SARA DİRENİŞÇİ BİR DURUŞA SAHİPTİ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın büyük emek ve çabalar ile Kürt sorununu çözmek için bir diyalog masası kurduğunu hatırlatan Avesta devamla şunları belirtti: “Fakat Paris katliamı ile başlayan sürecin ardından bu masayı devirdiler. Daha sonra Önder Apo’ya tekrar tecrit uygulamaya başladılar. Bu tecrit hala devam ediyor. Yine Şengal’de Mam Zeki Şengali, diplomasi komitesinde yer alan Serhat, Navdar, Sinan, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Diyar Xerib, Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Demhat Agit ve Sağlık Komitesi Üyesi Cemil Amed yoldaşlarımızın katledilmesi Paris katliamının devamıdır.
Bu saldırılarla Özgürlük Hareketi’ne diz çöktürmek istiyorlar. Buna karşı özyönetim direnişi öncülerinden Mehmet Tunç, “Faşizme karşı asla diz çökmeyeceğiz” demişti. 5 Ocak, aynı zihniyet tarafından katledilen Sevê, Pakize, Fatma arkadaşların şehadet yıl dönümüydü. Kadın özgürlük mücadelesinden neden bu kadar korkuyorlar? Çünkü kadın özgürlük mücadelesi toplumun özgürlük mücadelesi, insanlığı özgürlük mücadelesi demek. Özgürlük hareketi Ortadoğu’da 45 yıldır insanlığın özgürlük çizgisini temsil ediyor.
Heval Sara Dersim’den PKK’ye katılan ilk kadındır, Önder Apo’nun mücadele arkadaşıydı. Heval Sara, Amed zindanında 12 Eylül faşizmi ve Esat Oktay Yıldıran karşısında onurlu bir şekilde mücadelesini yükselterek toplumumuza ruh, umut ve inanç aşıladı. Kadınların Önder Apo çizgisinde ayaklanması, kendilerini koruması, örgütlenmesi için direndi. Düşman heval Sara’nın çizgisinden, kadınların özgürlüğünden korkuyor. Heval Sara her şartta, her mücadele alanlarında, zindanda, dağda, Avrupa’da mücadeleci ve direnişçi bir duruşa sahipti.”
KADINLARIN UMUTLARINI YOK ETMEK İSTEDİLER
Paris katliamı ile kadın özgürlükçü ideolojisinin hedef alındığını vurgulayan Avesta, “Kadınların umutlarını yok etmek, Önder Apo’nun emekleri sonucu hayata geçen eşbaşkanlık sistemini ortadan kaldırmak istediler. Ama sizler duruşunuzla, eylemlerinizle bu mücadelenin sesi oldunuz. Sara, Leyla ve Rojbin arkadaşların katledilmesi ile kadınların dünyanın 4 bir tarafında ayaklandığını gördük. İlk defa özgürlük ideolojisi, kadın mücadelesi, dünyada yankılandı.
Kadınlar nerede olursa olsun birlik olmadıkları, mücadelelerini büyütmedikleri ve güçlerini birleştirmedikleri sürece kazanımlarını koruyamayacaklarını gördüler. Bunun için kadın özgürlük çizgisine sahip çıktılar. Özellikle 2019 yılında kadınların öncülüğünde eşsiz bir direniş ortaya çıktı. Zindanlarda, ülke dışında ve kadınların mücadele ettiği her alanda bu direniş büyüdü. Bu sefer Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırarak kadın devrimini yok etmek istediler. Bütün kadınların umudu olan, kadınların mücadelesi ile büyüyen devrimi bastırmak istediler. Hevrin Xelef, heval Amara, Daye Akide’yi katletmelerinin nedeni de bu. Bu arkadaşlarımız devrimin sembolleridir.
Bugün Şili’den Sudan’a, Bolivya’dan Ortadoğu’ya kadar kadınlar özgürlük için ayaklanmış durumdalar. Herkes çok iyi bilsin ki bu Kürdistan kadınının mücadelesidir. Bu Sara, Delal, Beritan, Zilan, Hevrin, Amara yoldaşların, Daye Akide’nin, Taybet ananın çizgisidir. 7’den 70’ye her gün onlarca kadın katlediliyor. Kadınların bunu çok iyi bilmesi lazım, bizler direnişçi bir çizgiye sahibiz. 50 yıl önceki gibi çaresiz değiliz. Artık kadın ordusuna sahibiz, bir ideoloji ve düşünceye sahibiz, yeni bir toplum yaratma gücüne sahibiz. Bu yüzden bize büyük bir rol düşüyor.
Saraların çizgisine sahip çıkmak, devrimi savunmak, özgür bir toplum yaratmak kadınların görevidir. Ataerkil sistemi yok etmek boynumuzun borcudur. Özgürlükten, birlik, eşit yaşamaktan başka bir hayatı kabul etmemeliyiz. Onurlu halkımız, mücadeleci kadınlar, Sara, Rojbin, Leyla, Pakize, Fatma ve Sevê’nin yoldaşları yeni bir sürece giriyoruz. Ülkemizde 3. dünya savaşı devam ediyor. Görüyorsunuz her gün farklı farklı saldırılar yapılıyor. Özellikle hakların devrimine yönelik büyük saldırılar var. Saldırılar ne kadar hegemonik, küresel ve genel olsa da mücadelemiz de o kadar aralıksız ve genel olmalıdır” ifadelerini kullandı.
ESAS GÜNDEMİMİZ ÖNDER APO’NUN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
“Ülke dışında ve Kürdistan’da halkımızın tarafından gerçekleşen eylemler özgür bir yaşam yaratılana kadar örgütlü, bilinçli yol ve yöntemlerle daha da büyütülmelidir” diye Avesta konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “PAJK, KJK ve Kürdistan özgürlük savaşçıları YJA-Star olarak bizler de bir kişi kalana dek kadınların umudunun kırılmaması için bu mücadeleyi daha da büyüteceğimize dair sözümüzü yeniliyoruz. Kürdistanlı kadınlar, ulusal birlik için bu dönemde de büyük çalışmalar gerçekleştirmeli, daha fazla mücadele etmeli. Bu şehitlerimizin en büyük isteğidir, Önder Apo’nun en büyük beklentisidir. Heval Sara bu mücadele çizgisini esas aldığı için hedef oldu ve katledildi. İnanıyorum ki, bugün hem bu eylemlerde yer alan, hem de diğer alanlarda bu mücadeleyi yürütenler Önder Apo etrafında bir direniş çemberi oluşturacaklardır.
Esas gündemimiz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüdür ve tüm kadınların özgürlüğüdür. Kadınlar özsavunmasını yapmalılar, örgütlenmeliler. Örgütlenmeyen, ataerkil sistemde erkeğe bağlı olan kadın ölüme mahkum edilmiştir. Bu tespit Önder Apo’nun tespitidir. Önder Apo, ‘kadınlar artık özgürlüğünü kimsenin insafına bırakmamalıdır’ diyor. Bu inançla bir kez daha Paris katliamı eylemlerine katılanları Hareketimiz adına canı gönülden selamlıyorum, eylemlerinizi kutluyorum. Zindanda, dağda ve tüm alanlarda mücadele eden tüm direnişçilere de selam ve hürmetlerimi yolluyorum.”