HABER MERKEZİ
Dilşer yoldaş, adı gibi bir aslan. Kısa ama dolu dolu bir yaşamın sahibi oldu. Ekim ayının ortasında henüz çocukluğunun baharında Botan’ın o asi, heybetli, sert dağlarına çıkıp geldi. Yüreği küçüktü ama kararı çok büyüktü.Gerilla olmaya kararlıydı. Yüreği körpe, teni süt kokuyordu. Daha sakalları çıkmamıştı. Bakışları mahsum, utangaç ve ürkekti.
Doğa sert, düşman vahşi, gerillada yaşam ise acımasızdı. Dağda yaşamak, gerilla olmak yetişkin insanlar için bile çok zordu. Gerillanın zorlukları vardı. Yapabilecek miydi? Günlere aç kalacak, uyumayacak, saatlerce yol yürüyecek, çatışmaların ortasında kalacak, makinalı tüfeklerin, bomba seslerinin içinde parçalanmış insan cesetleri görecek belki korkacak, büyük bir travma yaşıyacak diye korkuyorduk. Kaygılıydık. ‘Annesini kardeşlerini,köyünü, hayvanlarını, arkadaşlarını özler. Öz-lemi büyüdükçe sorun çıkarabilir’ diyorduk. Henüz çok küçüktü. Elbette çatışma alanında uzak tutacak, korumaya alacaktık. Ama yinede O’na baktığımızda hepimizi bir kaygı alır,hüzünlenir düşmana olan kinimiz ve öfkemiz gittikçe daha fazla artardı. Ancak kaygılarımız çok uzun sürmedi. Yaşı küçüktü ama gerçekten yüreği çok sağlamdı. Yiğitti. Yaşam sertti ama o üstesinden çok çabuk geldi. Erkenden uyum sağladı. Yılların gerillası gibi davrandı.Kendisine küçük bir çocuk gibi davranılmasını hiçbir zaman kabullenmedi ve istemedi. Yaşından çok çok daha olgun davrandı ve herkesi hayretler içerisinde bıraktı.Henüz gençliğinin baharın da yeni açan çiçek gibiydi. Bu aslan yürekliyi kaleme dökmek içimi ürpertiyor. Yaşı küçük ama yüreğini büyütenleri anlatmaya kalksam sözcükler zavallı kalır. Tam ifadelendiremesem de bir nebze de olsa kahramanı dillendirmek belki de yarın bakışlı çocukların onur tarihine bir ışık olur. Bunun için buruk bir tebessümle seni anlatmak istedim.Mücadelemizdeki direniş gerçekliğine baktığımızda aslında tarihsel direniş kökümüz anda ve zamanın her saniyesinde gibidir. Bunu anlayabilmek, bunun dilinden okuyabilmek için yüreğinin gözüyle bakmak gerek.
Dilşer yoldaş da bu gerçeğin bir yüzüydü. Gençliğin baharında geleceğe emin adımların atılması için her an çok önemlidir. Ama bizim ülke gerçekliğimizde genç yürekler küçük avuçlarında özgür yarınlara dair umudu tutarak, bir halkın sorumluluğunu yükleyerek omuzlarına, baruta, namluya, zorluklara yoldaşolurlar. Bilirler ki direniş bir gelenektir.Onur yolculuğunda bunun için bombayı be-denden bir parçaymış gibi kucaklarlar. Teslimiyete, ihanete inat, halkının genç gerillaları olurlar. Dökülen her damlada küçük düşlerin köprülerini ve yarınlarını yaratırlar .Evet, Dilşer yoldaş…
2 Temmuz Gelîşîm zozanların da gülüşünde yüzünde güller açan can yoldaş. Henüz gençliğinin baharında düşman seni bahar da yeni açan çiçek gibi kopardı. Fakat düşman bilmezdi ki, gülün hassı derinden kokar. Ve toprağın derinliklerine kök salmıştır. Budur ona güzellik katan, onun ruhundaki toprağa bağlılıktır. Bir çağlayan gibi gülümse ki sana elini uzatan düşman utansın. Yüzünün berrak baharında gülümse ki çiçekler güneş dursun, sular yüzün gibi sınırsız aksın.Yaşamın bütün güzellikleri anlasın ki yüreğime senin genç yaşın aksın. Ve büyük yüreğinde sevgi çarpan küçük gerilla.Ülkemizin asi güzel dağlarına baktığımızda senin resmini çizer direniş. Her rüzgâr esintisi sen kokar. Gökyüzüne çıkan güvercinim kanadında çocuk yüreğimi götürdü. Karanlık gecelerde ruhumuzu aydınlatan bir ışıktır senli gidişler. Senden sonrasına bir türlü alışamadık be küçük gerilla! Sana ait birkaç söz bulmakta zorlansa da hafızam benliğim deki her anlam senli olacak. Göz-yaşı yerine senin resmini yüreğime akta-acağım. Ruhun ilkbahar coşkusu gibi damarlarımızdan capcanlı akan kan olacak,senin ruhunu yarın bakışlı çocuklarımızın özgür yarınlarına nakşedeceğiz.Evet!Güneş tadında büyüyüp son anına kadar bunu zafer şiarı ile noktalayan sevdalı genç;onurlu bir direniş ilkesini sizin gibi genç yüreklerden öğrendik, toprağı kıskandıran güzel yoldaşlar. Ruhumuzun ezgisi olacaksınız.
Kürdistan’ın dört tarafından yankılanan öz-gürlük mücadelesisiniz. Bu melodi yarının çocukları için özgür bir gelecek olacak, hep bu türküyü söyleyecekler. “Şehit namırın.”Evet Re hevalim!Seni sözcüklere sığdırmaya kalksam kelimeler zavallı kalır. Sözlerin zavallılığına sığınmadan özgürlük kavramına sesleniyorum, git bizim yaşayan ruhumuz, aldığımız nefes olacaksınız. Sizi yaşadıkça yaşama yaşam diyeceğiz. Başka türlüsüne asla tenezzületmeyeceğiz… Dilşer yoldaş Xakurke’nin Gelîşîm alanında İran askerleriyle girdiği çatışmada son mermisine kadar savaşarak kendi bombasıyla Kürt halkının geleneğini genç bedenin-de sürdürmüştür. Yolunuz yolumuzdur.
Mücadele arkadaşları adına Havin ÇIRAV