BEHDINAN– KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı yazılı açıklamasında, Halklar Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride karşı mücadele ile Kürt halkının özgürlük mücadelesinin birbirinden kopuk ele alınamayacağına dikkat çekti. Açıklamada, 2019 yılında AKP-MHP faşizminin geriletildiği tespiti yapılırken, “Tecridi sürdürme koşulları zayıflatıldı. 2020’de de 2019’da olduğu gibi tecride karşı mücadele ile demokrasi mücadelesi iç içe yürütülürse AKP-MHP faşizminin sonu getirilecektir” vurgusunda bulunuldu.
‘DİRENİŞ KOMPLONUN AMAÇLARINI BOŞA ÇIKARDI’
KCK’nin açıklamasında şunlar ifade edildi:
“Rêber Apo’ya yönelik gerçekleştirilen uluslararası komplonun üzerinden 21 yıl geçti. Bu komplo Kürt halkını soykırıma uğratmak, halkların kardeşliği temelinde Demokratik Ortadoğu’nun gerçekleşmesini engellemek için yapılmıştır. Rêber Apo 15 Şubat’ı ‘Kürt Soykırımı Günü’ olduğunu vurgulayarak komploya karşı mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bu bilinçle‘ Güneşimizi Karartamazsınız’ diyerek Önderlik etrafında ateşten barikat kurarak uluslararası komploya karşı direnen şehitlerimizi minnet, sevgi ve saygıyla anıyoruz. Onlar şehadetleriyle Kürt soykırımını hedefleyen komploya karşı direnişin fedai ruhunu yarattılar. Bu fedai ruhla gerilla, gençler, kadınlar ve tüm halkımız 21 yıldır komploculara karşı büyük bir öfke ve kararlılıkla direnmektedir. Bu direniş komplonun tüm amaçlarını boşa çıkarmıştır. Bundan sonra da komploya karşı mücadele ısrarlı biçimde sürecek, komplocular mutlaka yenilgiye uğratılacaktır.
‘TARİHSEL KOMPLO GELİŞMELERİ DURDURAMAZ, HIZLANDIRIR’
Bu 21 yılda Rêber Apo Kürt halkının önderi olmayı aşarak tüm Ortadoğu halklarının ve insanlığın önderi konumuna gelmiştir. Rêber Apo çözümlemeleriyle, yol göstericiliğiyle binlerce yıldır yaratılmış toplumsal değerlerin en büyük temsilcisi ve savunucusu olarak halkların gönlünde yer almıştır. 21 yılda Önderliğimiz büyümüş, Özgürlük Hareketimiz büyümüş, kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla Kürt halkı insanlığın demokratik duruşlu, özgür ruhlu halkı haline gelmiştir. Rêber Apo’nun İmralı’da AİHM’e sunduğu ilk savunmasında yaptığı ‘Tarihsel komplo gelişmeleri durduramaz, hızlandırır’ tespiti bu 21 yılda defalarca doğrulanmıştır.
‘HALKLAR YENİ BİR YAŞAM SEÇENEĞİNE KAVUŞTU’
Rêber Apo İmralı’da yaptığı çözümlemelerle komplocuları tarihsel yenilgiye uğratmıştır. 5 bin yıllık iktidarcı devletçi sömürü sistemini, son temsilcisi olan ulus-devlet de dahil kapsamlı çözümlemeye tabi tutup alternatifini ortaya koyarak kapitalist modernitenin mezar kazıcılığını yapmıştır. Artık iktidarcı devletçi sömürü sisteminin ölümü kaçınılmazdır. Çünkü halkların, emekçilerin, kadınların, gençlerin, ekolojistlerin ve bir bütün olarak tüm toplumsal kesimlerin elinde Rêber Apo’nun ortaya koyduğu alternatif modernite ve bu temelde örgütlü topluma dayalı olarak gerçekleştirilecek Demokratik Konfederalizm sistemi bulunmaktadır. Halklar, sömürü ve devletin olmadığı toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşam seçeneğine sahip olmuşlardır. Halkların eline böyle bir seçeneği vermek Rêber Apo’nun komplodan ve komploculardan aldığı intikam olmaktadır.
Halklar, Rêber Apo’nun ortaya koyduğu paradigma ve bu temelde öngördüğü Demokratik Konfederalizm’e dayalı demokratik sosyalizm çizgisiyle özgürlük ve demokrasi mücadelelerini bir çıkmazla ve tıkanmayla karşılaşmadan sonuca götüreceklerdir. Kadınlar ve gençler tüm emekçilerle birlikte mücadeleyi yükseltecek, sömürücü devletçi sistemin sonunu yakınlaştıracaklardır.
‘KADINLARIN İDEOLOJİK ÖNDERİ HALİNE GELDİ’
Tarihsel olarak ve dünya genelinde komploculara yenilgi yaşatıldığı gibi Kürdistan ve Ortadoğu’da da yenilgi sürecine sokulmuşlardır. Komplocuların amaçları boşa çıkarılmakla kalmamış, Kürdistan ve Ortadoğu’da Rêber Apo çizgisi etkin kılınmıştır. Tüm Ortadoğu halkları Rêber Apo’yu kendi önderleri olarak görmeye başlamışlardır. Rêber Apo kadın özgürlük ideolojisi ile sadece Kürt kadınlarının değil Ortadoğu ve dünya kadınlarının ideolojik önderi haline gelmiştir. Kadınlar bu ideolojik çizgiyle 21. yüzyılı kadın özgürlük yüzyılı haline getireceklerini şimdiden göstermişlerdir. 2019 yılında dünya genelinde kadınların yükselttiği özgürlük mücadelesi bunun kanıtı olmuştur.
ROJAVA İŞGALİNİN 9 EKİM’DE BAŞLATILMASININ ANLAMI
Rêber Apo’nun özgürlük ve demokrasi çizgisinden korkanlar, bu çizgiyi savunanlara karşı komployu sürdürmek istemektedirler. ABD’nin, Önderlik çizgisinde mücadele yürüten PKK yönetimi için hiçbir hukukla, ahlakla, vicdani ve insani değerlerle bağdaşmayan kararlar alması ve hedef yapması bunun en somut ifadesidir. Önderliğimize yönelik komplonun başlatıldığı gün olan 9 Ekim’de Türk devletinin Rojava Kürdistan’a işgal harekatı başlatması da Rêber Apo’nun ideolojik-siyasi çizgisine düşmanlığının açık göstergesi olmaktadır.
‘TECRİTLE MÜCADELE, KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNDEN KOPUK DEĞİL’
Rêber Apo üzerinde 21 yıldır ağır tecrit uygulanması da komplocuların Rêber Apo’nun siyasi çizgisinden korkmalarının sonucudur. Demokrasi ve özgürlük düşmanı oldukları ve Kürtleri soykırıma uğratmak istedikleri için ağır tecrit uygulamaktadırlar. Bu açıdan demokrasi ve Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle tecride karşı mücadele iç iç geçmiştir. Artık komploculara karşı mücadelenin böyle bir mücadele anlayışıyla sürdürülmesi gerekmektedir. 22. komplo yılında komploculara verilecek en iyi cevap tecridi ortadan kaldırma amaçlı demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmek olacaktır. Nasıl ki demokratikleşme ile Kürt sorunu birbirinden kopuk ele alınamazsa; tecride karşı mücadele ile demokrasi ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi birbirinden kopuk ele alınamaz.
‘TECRİTLE MÜCADELE VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ İÇ İÇE YÜRÜTÜLMELİ’
2019 yılında tecride karşı mücadele yükseltilerek demokrasi ve özgürlük mücadelesi önemli bir düzeye ulaştırıldı. AKP-MHP faşizmi geriletildi; tecridi sürdürme koşulları zayıflatıldı. 2020’de de 2019’da olduğu gibi tecride karşı mücadele ile demokrasi mücadelesi iç içe yürütülürse AKP-MHP faşizminin sonu getirilecektir. Türkiye ve Ortadoğu’yu savaş girdabı içine sokan; tüm demokrasi güçleriyle halkların özgürlük mücadelesine saldıran AKP-MHP faşist ittifakının ömrünü uzatma şansı kalmamıştır. Tüm diktatörlükler gibi zulmünü artırarak kendi sonunu yaklaştırmaktadır.
Bu temelde sarsılan ve ayakta durmak için baskı ve savaş politikalarına sarılan AKP-MHP faşizmine karşı tüm halkları ve demokrasi güçlerini Rêber Apo’yu ve Kürdistan’ı özgürleştirme, Türkiye ve Ortadoğu’yu demokratikleştirme mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.”