HABER MERKEZİ
Devrimci Önderler toplumun kimliği ve onurudurlar
Devrimci Önderler kendi kişiliklerinde insanlığın komünal demokratik değerlerini temsil ederler. Onlar insanlık aleminin rehberi ve belleğidirler. Önderler en karanlık zamanlarda insanlık için yol gösterici parlayan bir yıldız, soğuk zamanlarda ısıtan ve yaşatan özgürlük güneşidirler. Tarihi büyük kişilerin eylemi ve trajedisi de büyük olur. Bu sıra dışı kişiler sıradan bir yaşama, savaşa ya da ölüme asla razı olmazlar. Sıra dışı doğuş ve gelişim görkemli eylemi ve yaratımı da beraberinde getirir. Bilge Önderler önce kendi toplumunun ve oradan da yayılarak tüm insanlık için beslenme pınarları haline gelerek umut ve direnç kaynağına dönüşürler. Kaynak kurutulamaz ve durdurulamaz. Bentlerle akış önlenmeye çalışılsa da o kendi doğru yolunu bulup bir pınar gibi akacaktır mutlaka insanlığın okyanusuna.
Bir toplum için en büyük trajedi kendi Önderiyle arasına örülen bentlerdir. Fakat bu bentler ki bazen aradaki bağları zayıflatmak bir yana kopmaz tarzda güçlendirmeye vesile olur. Bu durumlarda en büyük trajediler, acılar ve bedel ödemeler yine Önderlere düşer. Onları büyük kılan ve Önderleştiren de tüm insanlık adına büyük acılara katlanma erdemine ulaşmaları ve bu acılardan amansız bir mücadele azmi, kararlılığı ve pratiği ortaya çıkarmalarıdır. Bu açıdan bilge Önderler insanlığın çarpan büyük yüreği, düşünen büyük beyni ve gören büyük gözüdürler. Yürek çarpmazsa hayatın bilgeliği sona erer. Bilge yürek büyük çarpar, büyük hisseder ve en güçlü duygularla büyük aşklar ve direnişler yaratır. Büyük yürek; insanlığın hakikat arayışındaki yargılayıcı en büyük ahlaki ve vicdani güçtür. Büyük akıl insanlığın ortak tarihi belleği ve zihniyetidir. Toplumsal paradigmadır. Büyük göz; bilgeliğin estetik özelliği, insanlığın iyiye, doğruya ve güzele olan bakışıdır. Bilge göz; etkili, derin ve büyük görür. Bilge göz geçmişten bugünü, bugünden yarını algılayandır. Büyük yürek, büyük beyin ve büyük gözle donanmış bilgeler toplumsal kurtuluşun ve özgürlüğün gücüdürler, Reberidirler.
Hz. İsa çarmıha giderken insanlığa: “Günahlarınızın bedeline ödemeye gidiyorum” demiştir. Prometheus insanlıktan çalınmış bilgeliğin ve aydınlık yaşamın sembolü olan ateşi egemen ve gaspçı tanrılar sisteminden geri alıp insanlığa verdiği için zorba tanrılar sistemi tarafından acımasızca cezalandırılarak Kafkas dağlarına çivilenir. İnsanlık için barış, kardeşlik ve özgürlük arayışı nedeniyle Mani paramparça edilerek katledilmiştir. Sokrates, Mazdek, Hallac-ı Mahsur, Nesimi, Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin, Bruno, tanrıça kültürünün temsilcisi olan birçok kadın bilge ve nice önderler Hakikat savaşçıları olarak aynı akıbete uğratılmıştır. Hakikat yolunda yaşanan bu görkemli fedailikler bilge önderler şahsında insanlık için görkemli bir yücelme anlamındadır. Her biri insanlığı aydınlatan güneş parçası gibi sonsuz bir ışık oldular. Tarihin ayrı bir döneminde yine bir İngiliz komplosu sonucu diri diri ateşte yakılan Jeanne d Ark yüzyıllar sonra azize ilan edilerek Fransız ulusal kahramanı ilan edilecektir. Irkçı rejim Apartheit zindanlarında 27 yıl tutsaklık yaşayan N. Mandela zafer coşkusuyla ulusal önder koltuğuna oturacak ve demokrasinin sembolü haline gelecektir. Prometheus’un son sözü “pişman değilim” olur. Ölüme karşı Sokrates’in tavrı soylucadır. Hz. İsa çarmıhını sırtında taşır. Önder Apo “tavrım Sokrat’ça olacak” derken bu onurlu çizginin temsilcisi ve savaşçısı olduğunu ilan etmiştir.
Bilge Önderler evvela nasıl yaşanmaması gerektiğinin büyük tavrıdırlar. Çünkü Bilgelik sistemin sınırlarında yaşamayı kabul etmez. Bilgelik; yanlışı, çirkini ve adaletsizliği ifade eden köleliğe karşı; iyiyi, güzeli doğruyu ve adaleti ifade eden özgürlüğü temel yaşam biçimi olarak her koşulda benimsemek, yaşamak ve bu uğurda mücadele etmektir. Eğer iyi, güzel, doğru ve adaletli olan yaşama imkân verilmiyorsa; Bilgelik bunu yaratabilmektir. Şayet bununda imkânı yoksa, o zaman bilgelik var olana teslim olmamak ve hiç yaşamamaktır. Zira gerçek bilgeliğin hakikati ve ahlakı bunu gerektirir. Bilge Sokrates insanlara iyi ve doğruyu, yani ahlaklı bir yaşamı öğütlerken; önemli olan yaşamak değil, iyi, doğru ve ahlaklı yaşamdır demiştir. Önderlik bu özgürlük ilkesini: “Bir gün özgür yaşamak bin yıl kölece yaşamaktan daha iyidir” şeklinde dile getirir. Burada da karşımıza çıkan bilgelikteki temel yaşam ilkesidir. Nasıl yaşamalı sorusuna verilen cevaptır.
Önderlik Tüm Bilgelerin Çağımızdaki Büyük isyancısı, Aklı ve Vicdanıdır
Bilgeler şahsında insanlığın onur savaşımı tüm ihtişamıyla devam etmektedir. Eski çağlarda yerel düzeyde gerçekleşen komplolar kapitalist modernite çağında küresel bir biçim almıştır. Yerel ihanet ve kalleşlik yerini küresel ihanet ve kalleşliğe bırakmıştır. Yukarıda isimlerini saydığımız ve benzer nice büyük bilgelerin yaşam ve özgürlük mücadelelerinde trajik bir boyut yaşanmıştır. Bu büyük beyinler ve insanlık abideleri zorbalığın karanlık sistemlerine karşı aydınlık savaşımında komplocu iktidarcı güçlerin gazabına uğramış, kimisi ömür boyu zindanlara tutulurken kimisi de alçakça katledilmişlerdir.
Önder APO ’da yaşanan daha farklı bir durumdur. Önder APO’ya öngörülen uygulama kısa bir süreye sığdırılmış ölüm cezası gibi bir ceza değildir. Önderliğe uygulanan komplo çok derin, sistemli ve küresel boyuttadır. Zira uluslararası sistemin planladığı İmralı rejimi çok uzun vadeye yayılmış ve yirmi dört saati komployla düşünülmüş bir rejimdir. Önderliğe uygulanan egemen sistemin tasarladığı çağların en büyük komplosudur. Önder APO’ya insan ömrüne tekabül eden tüm zamanların en acımasız ölüm biçimi hükmedilmiştir. Yalnızlık sürekli bir ölüm ve yok oluş halidir. Ölümün zamanın her anına hakim kılınmasıdır. Egemen sistem neden böyle bir ceza biçimini uyguluyor? Çünkü Önderliğe çok kızmış, ondan ürkmüş ve ciddi anlamda korkmaktadır. Ancak Önderlik bu yalnızlıktan bir toplumsal düzey ve eylem gücünü açığa çıkarmayı başarmıştır. Prometheus misali beynini ve yüreğini her an yeniden yenileyerek var kılmış ve yeni bir zihniyetin doğuşunu gerçekleştirmiştir. Önderlikte vuku bulan bir insanın asla kaldırmayacağı tanrısal yalnızlıktır. Felsefi açıdan Tanrısallık sürekli bir var olma ve yaratım hali olduğuna göre Önderlikte de gerçekleşen tamda budur. Çünkü Önderlik şahsında tüm bilgelerin, ezilenlerin, kadınların, gençlerin kısacası insanlığın umudu ve mücadelesi dile gelmektedir. Önder Apo insanlığın özgürlük çığlığı olarak 21. yüzyılda yol gösteren Önder rolündedir. Önderlik varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama savaşımının önderi olarak hem onurlu bir meşru savunmanın hem de onurlu bir barışın önderidir. “İsa tavrının daha zor olanını 2000 yıl sonra üstlenmek durumunda kaldım. Demirci Kawa rolünü de üstlendim. Hz. İbrahim’in kutsallığını da çağdaşlaştırdım. Bütün Zinler ve Adule’lerin, Mem’i ve Derweş’e Evde’si oldum. Mani’lerin, Mazdek’lerin, Babek’lerin son ahından tutalım, Hüseyin’in Kerbela yalnızlığını, Hallac-ı Mansur’un hakikat aşkını, Pir Sultan’ın dostluk hutbesini taşıdım. Deniz’lerin, Mahir’lerin, İbrahimlerin arkadaşıydım. Mazlum, Hayri ve Ferhatların intikam savaşçısıydım. Böylesi bir çağdan, her milletten binlercesinin birleşen ve bilince kavuşan son örnekleriydim. Bu insanlık abidelelerinin sadece direniş ve savaşları değil, birde fırsat bulamadıkları barış davaları vardı. Bu savunma benim değil, onların eksik kalan son barış savunmalarıydı. Bu eksikliği tamamlamak istedim. İnanıyorum ki, insanlık, tarih, çağ, sömürü, zulüm, direniş, özgürlük ve barışın tarifi doğru yapılmıştır. Halkların tarihine bir yol açılmıştır.” (Önderlik)
Kürt halkı olarak bizim tarihsel yükümlülüğümüz belki de hiçbir halka nasip olmamış barbar bir düşmana karşı bedeli ağır ve uzun süren bir onur savaşımını yürütmemizdir. Bundandır ki, Önder APO’nun ve PKK mücadele tarihi onursuzlaştıran ve alçaltan her türlü sömürgeciliğe karşı insanı ayağa kaldırarak yücelten onur savaşı tarihidir.
Komplonun Mitolojik Anlamı
Yunan Olympos tanrı panteonu komplocu geleneğine sadık kalarak Önderliğimize karşı geliştirilen komploda alçakça en öndeki yerini almayı Zeuslardan kalma bir gelenek olarak benimsemiştir. Binlerce yıl önceki mitolojik komplocu gelenek kendini Zeus’un günümüzdeki torunlarınca icra etmiştir. “Yunan devleti leviathanların başında gelir. Bana göre sonuna kadar dostluk esprisiyle yürümem doğruydu. Kişiliğimden geriye kalan en önemli yanım buydu. Bununla oynatmayacaktım. İhanet onlara kalsın, dostluk benim olsundu. Kenya’ya gidişim aslında mitolojideki Tartaros’a (cehennem kuyusu) atılmaktı. Zeus’un çağdaş piçleri bu günahı işlemekten çekinmeyeceklerdi. Afrikalı sevimli zencileri Tartros’ta görevlerini yapıyorlardı. Düşle gerçek arası denilen noktadaydım. Cehennemden İmralı kayalığına Prometheus gibi bağlandığımda, tam yarı insan ama diğer yarısının ne olacağı bilinmeyen biri konumundaydım. Enkidu müthiş savaşmıştı ama kötü ölmüştü. Hegel ‘devlet cisimleşmiş tanrıdır’ der. Bütün dünya tanrılarının üstüme üşüşmelerini, gerçekten yarı insan yarı tanrı Prometheus soyuna beni tam bağlamış gibiydi. Yüreğim günde bin defa yenilse de onu yenileme gücünü gösterecektim. Beynimi her gün kargalar gagalasa da çalışır kılacaktım. Şehir ve devlet toplumu mücadelesinde beni epey çiğnemiş, ama geriye kusmuştu. Bende midelerini parçalayamamıştım. Savaşta şehirsel-devletsel toplumla kırsal komünal, çağdaş deyimle ekolojik sosyalist toplum yan yana bir barış ile değilde diyalektik bir ikilem halinde nasıl bir arada yaşanabilirdi? Bu sorun üzerinde yoğunlaştım.” (Önderlik)
Komplocu Olympos tanrı düzeninin Tantalos’a uyguladığı Tartaros sisteminin çağdaş biçimi İmralı sistemidir. Mitolojik bir figür altında gerçek bir durumu anlatan Tantolos hikayesi Önderlikle benzerlik taşıyan ilginç bir örnektir. Komplo yine Zeusların diyarı olan eski Yunan’da yaşanır. Komplonun hedefi Lydia kralı Tantalos’tur. Komplocular yine dönemin egemen Olympos güçleridir. Tantalos Olympos sistemi tarafından lanetli ilan dilen bir halkın, bir topluluğun önderidir. Olympos ataerkil sistemin uyguladığı korkunç ceza ile ünlenen Tantalos Anadolu, yani Doğu uygarlığının temsilcisidir. Daha o zaman Doğu ve Batı çatışması söz konusudur. Aslında esas çatışma Önderler şahsında kültürler arasında yaşanmaktadır. Tantalos Sipylos (Manisa) bölgesinde uygarlık kurmuş, güçlü ve zengin bir Doğu kültürünün temsilcisidir. Bu kültürde Tanrıça kültürü köklüdür. Tantalos ve temsil ettiği kültür Anaerkil kültürünü benimsemiştir, Batı ataerkil kültürünü reddetmiş ve ona baş kaldırmış.
Kaynak: Kürdistan Staratejik Araştırma Merkezi