BEHDİNAN – PKK-PAJK Zindan Komiteleri açıklaması şöyle:
“Türkiye ve Kuzey Kürdistan cezaevleri öteden beri tam bir işkencehane ve ölüm evleri gibi işlev görmüşlerdir. Yüzlerce yoldaşımız bu zindanlarda ya işkence ile ya işkencelere karşı koydukları eylemlerde yada elverişsiz koşullardan dolayı hastalıktan şehit düşmüşlerdir. 12 Eylül’ün faşist şefi Kenan Evren ‘asmayalım da besleyelim mi’ sözleriyle zindanlardaki katliamcı yaklaşımı açıkça ifade etmekten de kaçınmamıştır. Bugünkü AKP-MHP faşist iktidarı ise Kenan Evren’e rahmet okuturcasına katliamcı-soykırımcı politikaları zirveleştirmiştir. Adeta ‘bırakalım da yaşasınlar mı’ mantığı ile yüzlerce hasta yoldaşımız ölüme terk edilmiş durumdadır.
‘SALGINI DAHİ FAŞİZME ZEMİN OLARAK KULLANIYOR’
Bugün tüm insanlık koronavirüs belasıyla mücadele ederken AKP-MHP faşizmi bu salgını dahi Kürt soykırımına uygun bir zemin olarak kullanmaktan geri kalmamaktadır. Bir yandan yaşam gerekçemiz olan Önderliğimize tecrit uygulanırken, diğer yandan adeta yangından mal kaçırırcasına herkesin tek gündeminin koronavirüs olduğu bugünlerde halkımızın irade beyanı olan belediyeler gasp edilmekte, Kürdistan bölgesinde salgından dolayı hiçbir önlem geliştirmemekte, siyasi soykırım operasyonları ile zindanlara doldurduğu on binin üzerindeki devrimci tutsak çıkarılması düşünülen infaz yasasından muaf tutularak ölüme terk edilmektedir. Şu anda başta Önderliğimiz olmak üzere zindandaki tüm yoldaşlarımız katliamla yüz yüzedirler. Kimi zindanlarda virüsün görüldüğünü biliyoruz. Önlem alınmaz ve tutsaklar bir an evvel bırakılmazsa zindanlarda tam bir felaketin yaşanacağını duyarlı tüm kesimler belirtmektedirler.
‘KENDİLERİ İÇİN DE FELAKET OLUR’
AKP-MHP faşist iktidarı bilmeli ki yaşanacak bir felaket onların da felaketi olacaktır. Böylesi bir katliamın altında kalacaklardır. O açıdan zaman kaybetmeden başta Önder APO ve hasta tutsaklar olmak üzere zindandaki tüm tutsakların bir an evvel bırakılması esas alınmalıdır. Türkiye’de siyasal ortamın normalleşmesi ve toplumsal dayanışmanın gelişmesinin tek yolu da budur. Kürde ölüm dayatılarak böylesi kritik bir süreci aşacağını sanan mevcut iktidar bu yaklaşımıyla tüm Türkiye toplumunu ve halklarını da felakete sürmektedir. O açıdan sorun sadece Kürt halkının da değil Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında yaşayan tüm halkların sorunudur.
Bugün her birimiz bir şekilde yaşanan salgından kendimizi korumaya çalışıyoruz. Ama şunu da hiç unutmamalıyız; sırf Kürt olduğu, Kürt halkının özgürlüğünü istediği için zindanlara doldurulan binlerce yoldaşımız var. Hem de hiçbir imkân ve olanağın olmadığı, baskı ve işkencelerin ayyuka çıktığı bir ortamda hiçbir önlem alınmadan tutulmaktadırlar. Dolayısıyla kendimizi düşündüğümüz ve korumaya çalıştığımız kadar Önderliğimizi ve bu yoldaşlarımızı da düşünmek ve korumak gerekiyor. O açıdan başta tutsak aileleri olmak üzere duyarlı tüm halkımız, demokratik çevreler, sivil toplum örgütleri ve halkımızın örgütlü tüm bileşenleri AKP-MHP faşizminin yaşatmak istediği felakete tüm gücüyle karşı durmalı, her türlü yaratıcı yol ve yöntemle bu katliama karşı direnmeyi onur borcu bilmelidir.
‘HERKES ETKİLİ SONUÇ İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTMELİ’
Her zaman olduğu gibi bugün de sonucu belirleyecek olan bizlerin, halkımızın direnişi olacaktır. O açıdan tüm halkımızı, dostlarımızı ve demokratik kamuoyunu başta Önder Apo ve hasta tutsaklar olmak üzere tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, İmralı Cezaevine avukatların ve bağımsız doktor heyetlerinin gönderilerek kamuoyundaki kaygıların giderilmesi, çıkarılması düşünülen infaz yasasının siyasi tutsakları da kapsaması ve koronavirüs konusunda zindanlarda etkin ve sonuç alıcı tedbirlerin geliştirilmesi için mücadele etmeye çağırıyoruz.”