HABER MERKEZİ
Uzun süredir özgürlük saflarında olan bir gerillayım. Bu uzun mücadele içerisinde çok sayıda yoldaşla tanıştım. Her yoldaşın bizde bıraktığı izler vardır. Kimileri çok derinde izler bırakmış, kimisi ise bir daha yok olmayacak izler belleklerimize kazımıştır. İlişkilenme düzeyiyle bağlantılı olarak her yoldaşla olan ilişki düzeyi elbette farklılıklar arz ediyor.
Kendim hep PKK hareketinin bugünlere nasıl geldiğini sorup gelmişimdir. PKK önderliğinin, onun büyük şehitlerinin ve de büyük direnişçilerinin yanına, inanılmaz derecede canlarını katık etmiş halk kesimlerinin, anaların, çocukların da olduğunu bilmeye bilirim. Ama gerillada öyle insanlar vardır ki, onlar olmazsa bazı çalışmalar asla ama asla yürümez. Ancak o asla ama asla yürümez çalışmaları yürütenlerin birçoğunu ise gerçekten kimse bilmez. Belki isimlerini de duymamışlardır.
Böyle yoldaşları düşünürken Sun Tzu’nun kendi ailelerine dönük verdiği üç hekim hikayesi aklıma gelir.
Evlerinde en iyi hekim olan kişi ya da doktor diyelim o kadar ustadır ki hastalıkların çıkmasına izin vermeden tedavi eder. Bu mahir olan doktoru bilenler sadece evdekilerdir. Evdekiler en iyi hekimin bu olduğunu bilirler. Ve ona karşı saygıdan kusur eylemezler.
İkinci olan hekim ise hastalığın belirtileri çıktıktan sonra tedavi eder. Bunun için en fazla mahalledekiler bilir. Ama birde üçüncü olan hekim vardır. Hastalık çıkar, hastayı yere yatırır, hastayı zayıf düşürür. İşte bu hasta düşmüş kişiyi evdeki üçüncü hekim ilaçlarla, bıçaklarla, dikme mikmelerle el atarak iyileştirmeye kalkışır.
Evin en iyisi olmayan üçüncü doktor ya da hekim bırakalım mahallede tanınmış olmasını ün’ü o kadar yayılır ki saraylar bile bu hekimin ismini duyar ve ihtiyaç olduğunda onun yardımına başvururlar.
Her bu hikayeyi okuduğumda tuhaf olurum. En iyisini kimse bilmez, duymaz, ama bıçak atanı, dikeni herkes tanır.
Özgürlük saflarında da her zaman “asla asla ama yürütülemez” çalışmaları yürütüpte hiç isimleri bilinmeyen yoldaşları gördükçe hep bu hekim hikayesi aklıma gelir.
PKK hareketini gerçekten PKK hareketi yapan birde onun ismi bilinmeyen, duyulmayan binlerce kahraman emekçiler olduğuna inanan biriyim.
Onlar bir yerlerde bir iş varsa yaparlar, bir yerde bir tıkanma varsa giderler, bir yerlerde bir engel varsa kaldırırlar, yapılması gerekli olanı yaparlar, hele birde kimsenin kolay kolay girmek istemedikleri emek yoğunluklu işlerin tam ortasında hem de yıllarca bir of çekmeden yerlerini alırlar.
Bunlar benim “İsimsiz Kahraman” dediklerim büyük emekçilerimizdir. Büyük devrimcilerimizdir. Büyük sosyalistlerimizdir. Büyük insanlarımızdır.
Bir halk devrimin başarılı geçip geçmemesi ise, bu “İsimsiz Kahramanlar”ın azlığı ya da çokluğu ile bağlantılıdır. Bir devrimci hareketinin “İsimsiz Kahramanları” ne kadar çoksa orada devrim işleri inadına her zaman yükseklere doğru tırmanır. Yok, eğer bir devriminin “İsimsiz Kahramanları” az ise o devrim başarılı olsa da kısa bir süre sonra yeniden yenilir. Elde ettiği kazanımlar kaybedilir.
Dünyanın her yerinde elbette “İsimsiz Kahramanlar” olmadan devrimler yürümez. Ancak Kürdistan’da bu yürümezin yanına asla ama asla başarılmaz kelimelerini eklememiz gerekiyor.
Kürdistan devriminin başarılı sonuçlanabilmesi için, halkımızın hak ettiği özgürlük değerlerine erişebilmesi için, yüz yıllardır her zaman adeta çile çektirilmek için bu dünyada yaşayan bu halkın çilelerinin son bulması için her Kürdistanlı gencin artık isimsiz bir kahraman olmaya kendisini aday görerek, özgürlük değerlerine daha fazla sarılmasını bilmelidir. Artık dönem tüm cephelerde, hiç bir şey beklemeden, kendisi için hiç bir şey hesaplamadan davanın tam ortasına atılma zamanıdır.
Kürdistan’da tarihi süreçler yaşanıyor. Tarihi süreçler kader süreçleridir. Kader süreçleri ise bir halkın yürüttüğü mücadeleyi sonuca götürme anları ve kesitleridir. Bu tarihi kesite kimisi “final süreci” diyor. Tarihi süreçlerin özneleri kesinlikle davaya inadına tüm cephelerde sarılarak en önde dediğimiz gibi hiç bir şey beklemeden öne atılanlardır.
İsmi üzerinde “İsimsiz Kahraman.” İsimsiz bir kahraman olmak için öncelikli olarak her Kürdistanlı gencin bu tarihe süreçte üzerine düşeni yapması gerekiyor. “İsimsiz Kahraman” olmak için her Kürdistanlı gencin ona bir şey demese de çalışmaların tam ortasına atılarak öncülük yapması ve var olan tüm çalışmalara kendisini aday göstermesidir.
Tüm Kürdistanlı gençleri gerillanın yanında “İsimsiz Kahraman” olmaya ve onun tarihte yüklediği görevleri üstlenmeye çağırıyor ve tüm cephelerde çalışmalara katılmaya davet ediyoruz.
Hayri Engin