HABER MERKEZİ
Tüm dünyada başlayan korona virüs kaosunun nasıl geliştiği ve yayıldığını anlamak için kapitalist uygarlığın yaratıcılarına ve tarihine bakmak önemlidir. Kapitalist uygarlığın toplumlarda henüz hakimiyet kurmadığı dönem de insan doğaya, toplumsallığa olan bağlılığı ile yaşamın ahlaki ve politik ilkelerini oluşturmaktaydı. Ta ki egemenler, insanın ve doğanın üzerinde hak iddia ettiklerini belirtene kadar. Kapitalist uygarlığın yarattığı ve çılgınlaştırdığı egemenler insanın yaşadığı her yerde hükümranlıklarını kabul ettirmek için savaşları başlatmış ve günümüze kadar gelen kaosun temelini atmış bulunmaktadırlar. Dünyanın başına bela olmuş Covid-19 hastalığından bahsederken hepimizin tarih hafızasını yoklaması önemli bir nokta olmaktadır. Çünkü an da yaşadığımız kaoslar, krizler hiçbir zaman tarihten bağımsız gelişmemektedir. En önemli olarak neden teknolojinin bu kadar geliştiği bir süreçte “Dünya bu kadar çaresiz” sorusunu sormak önemlidir. 20.yüzyıl bilim çağı olarak tanımlanırken, iletişim ağları bu kadar gelişmişlik sürecini yaşarken neden önü alınamayan bir virüs salgınıyla karşı karşıyayız? Tabi ki bu sorular çoğaltıla bilinir ancak iktidarların yarattığı korku cenderesinde cevapları da gelişmeyebilir. Çünkü şu an yaşananlar, egemenlerin savaş çığlıklarının dünya da farklı şekilde yansımasıdır ve egemenler bu çıkışlara izin vermezler.
Birinci ve ikinci dünya savaşlarında ABD, Rusya, İngiltere, Almanya ve daha birçok ülke dünya da güç olma yarışına girmiştir. Bu yarışı ya savaşarak ya da başka bir yöntemle savaşı ülkelerine katmayarak gerçekleştirme peşinde olmuşlardır. İkinci dünya savaşında Rusya da başlayan sosyalizm dalga dalga tüm dünyaya yayılmaya başlarken kapitalist uygarlığı doğru analiz edemeyenler başarıya kayamadıkları gibi sosyalizmin yönünü de başarıya tam olarak ulaştırmamışlardır. İngiltere her yerde sömürgeciliğini meşrulaştırma arayışına girme çabasını muazzam sürdürmüştür. Neden bu kadar geçmişe gidiyoruz diyebilirsiniz ancak şu an virüs ile tam bir başağı yaşayan ve ilk sıralamada yer alan ülkelerin geçmişlerini bilmek önemlidir. Tarihte biraz daha geçmişe gidersek zamanında tüm dünyaya hükmeden Roma imparatorluğunu yaşayan İtalya, aynı şekilde imparatorluk tahtında bir dönem güç elde eden İspanya bugün bu kaostan en çok etkilenen ülkelerdendir. Birinci dünya savaşında dünya hükümdarlığını alan sonra da ikinci dünya savaşında Avrupa ve Ortadoğu başta olmak üzere sessizce sömürgeciliğini yaşatan İngiltere de önemli bir yerde durmaktadır. Yine hegemonya iktidarlığını ikinci dünya savaşında dünyaya yaymaya çalışan ABD unutulmamalı. ABD ve İngiltere ‘nin son yüzyılda özellikle Ortadoğu da yürüttükleri savaş hepimizin etkisini yaşadığı savaşın en merkezi halini ortaya koymaktadır. İktidarlık kapitalist uygarlığın kendisini yaşattığı en önemli özelliğidir. Bunun için de ismini saydıklarımız ve sayamadıklarımız bu iktidar kavgasını günümüze kadar sürdürmüşlerdir ve hala da sürdürmeye de devam etmektedirler.
Önderlik, kapitalizmi değerlendirirken “Kapitalizm, onu yetkin kullanan güçlere bol zaferler sağlar, ama bunu hep toplumları kriz içinde tutarak ahlaki ve politik duruşunu işlevsiz kılarak, sürekli iç ve dış savaşlar içinde tutarak yıkım ve kırımı yaşatarak gerçekleştirir.” Yine bu gücü her zaman elinde tutmak isteyen güçler için Önderlik, kapitalist uygarlığın geliştirdiği iktidar hastalığının önü alınmazsa insanlığı yok edebileceğini belirtmiş ve bu güçlerin geliştirdikleri sistemlerle bu yok edişi farklı yöntemlerle gerçekleştirebileceklerini değinmiştir. Tarihte bunun birçok örnekleri var ancak, ABD’ nin ikinci dünya savaşında karayolu ile ulaşıp egemenliği altına alamadığı Japonya’ya atom bombası atarken teknolojinin insanlığı öldürücü yanını kullanmıştır. Şuan günümüz de yaşanan salgın hastalık olarak tanımlanan virüsün de geliştiği ortam ne oldu sorusu insanı düşündürmektedir?
12 Aralık 2019’dan bu yana tüm dünya da Covid-19 virüsün yaydığı kaotik süreç yaşanıyor. Nüfusu bir milyarı aşan Çin bu kaosu yaşamaya başlarken dünya, hegemonik güçlerin Ortadoğu da sömürgecilik savaşındaki taht kavgasını kim kazanacak yarışıyla gündemler meşguldü. Ve her nedense bir süre sonra Covid -19 tüm dünyaya yayılarak bir kaos sürecini başlattı. Kapitalist uygarlığına ait olan ve doğayı katleden saptırılmış endüstriyalizmin sonucu olarak böyle bir hastalığın da çıkabileceği değerlendirilmesinin yapılması tabi ki önemlidir. Ancak insanlık yararına olan gelişmişliklerin kapitalistlerin eliyle nasıl insanı öldürme silahları olarak kullandıklarını belirtmek gereklidir. Dünya savaşlarında silahlar ve bombalarla milyonlarca insanın öldüğü dönemler tarihte yerini alırken şimdi de bir salgın hastalıkla özellikle Avrupa başta olmak üzere dünyada bu virüsün binlerce insanı öldürmesi düşündürücüdür. Korona virüs birçok insanı öldürmeye devam ederken, iktidarlar kendi tahtalarını korumak için bu virüsü basite alan açıklamalar ile bu kadar insanın ölmesine öncülük etmeyi de ihmal etmediler. Peki hiç düşünmedik mi nereden çıktı bu virüs? Neden “bilim çağı” olarak tanımlanan 21. yüzyılda yüzbinlerce insanı katleden, milyonlarca insanı açlıkla karşı karşıya getiren bu virüse karşı bir çözüm bulunamıyor? Avrupa her zaman bu konuda gelişmişliğiyle övünürken, peki neden bu kadar kaosun içerisinde çaresiz kaldı? Yoksa bu virüs güçler arasında ki biyolojik bir saldırı mı? Önderliğimiz kapitalist uygarlığı tanımlarken; üçüncü dünya savaşını yürüten öncülerinin çağın özellikleri itibarı ile yöntem değişikliklerine gidebileceği belirttiğini söylemiştik. Bir süredir güçlerini birbirlerine göstermeye ve kabul ettirmeye çalışanların bir saldırısı mıdır? İnsanlık her ne kadar hala bunu cesaretle sorgulamasa da bu yaşanan kaosun tarihe bir saldırı olarak geçeceği kesindir. Henüz bu kaosun sonucunda ne kadar insan ölecek, bu saldırıyı başlatanlar milyonlarca mı insan hedeflediler tam olarak bilinmezken, kapitalizmin yaşadığı krizin de büyüyeceği kesindir. Ne malum belki de Kapitalist uygarlık sonunu bu virüs ile getirebilir.
Dünya da tam bir karmaşaya yol açan virüsün faşist T.C. devletine yansımaları da bizler için önemlidir. Her zaman kendisi ile övünen T.C. devlet geleneği, bu kadar korkutucu hale gelen virüs ortamında tabi ki çok rahat ve kontrollü. Ne tuhaf değil mi sanki dersin Erdoğan Covid-19 ile anlaşmalı. Virüse aman ha sana belirlediğim sınırları aşma, haddini bil demekte. Kendi ülkesin de insanlar açlık sınırındayken, ekonomisiyle bir kriz içerisindeyken padişahlık koltuğunda dünyaya yardım etme, kendini ispatlama derdine girmeyi de unutmamış padişah efendi. Tabi ki Osmanlı padişahlarının özellikleriydi bunlar. Tarih bilinci olanlar o padişahların sonun ne olduğunu çok iyi bilmekteler. Türkiye bu geleneği sürdürme derdine düşerken bir yandan da ölümleri saklama, yaşanan krizi örtme dertlerinin olduğu da çok açık. Kapitalist uygarlığın bir ayağı olan faşizm, T.C. devletinin uyguladığı en iyi yöntemlerden biridir. Faşist şef Erdoğan ve MHP ittifakı halkı yoksulluk sınırını yaşarken “evde kal” çağrıları yaparak yoksul kesimin ölümünü de çok umursamamaktır. Daha önce de ekonomik zorlanmalar yaşayan halk evde ne yiyecek, nasıl kendisini koruyacak? Tüm bunlar bir kaosun habercisidir. Yine her ne koşulda olursa olsun bu kaosun içerisinde faşizmin ve sömürgeciliğin en üst seviyesini yaşattığı Kürt halkına ölüm sloganından da taviz vermemektedir. Ancak bu sefer Erdoğan’ın yanılacağı kesindir. İnsanlığın özü ile oynayan, doğayı katleden kapitalist uygarlığın sonu gelince onun geliştirdiği faşizm, iktidarlık da son bulacaktır. Faşist şef Erdoğan, ekibi ile birlikte bir süre sonra üstünü örtemeyecek hale gelecek bir tabloyu yaşayacağı kaçınılmazdır.
Faşist T.C. devleti bu faşizmi şimdi en üst seviye de yaşarken ona karşı da yıllardır mücadele içerisinde olan Kürdistan özgürlük mücadelesi de bir yandan faşizmle savaşmaya devam etmektedir. Mücadelenin bulunduğu her yerde Kürdistan özgürlük mücadelesinin faşizme karşı, kapitalizmin araçlarına karşı savaşı ve en önemlisi de Önderliğinin fiziki özgürlüğünü gerçekleştirme görevlerine kilitlemiştir. Korona virüs kapitalist uygarlık çağını sarsarken gerilla ve kürt halkı buna karşı güçlü bir mücadele ile demokratik modernite inşa inancını büyüterek zafere kilitlenecektir. Tarih boyunca toplumlar, dünya savaşları, salgın hastalıklar ve krizlerle karşı karşıya kalmıştır. İnsanlık bu kriz ve kaoslardan ancak toplumsal özelliklerini koruyarak kendisini koruyabilme gerçekliği vardır. Kapitalist uygarlığın yarattığı bireyci, doğadan kopmuş, ahlaki ilkelerinden uzaklaşmış kişilikler ve toplumlar bu virüs tehlikesine de açık kalmaktadırlar. İnsanlık kapitalist uygarlığın getirdiği insanı ve doğayı yok eden yaşam yerine doğaya bağlı tüm hastalıkların ve kötülüklerin olmadığı, merkezinde insan olan demokratik moderniteyi inşa ederek başarıya ulaşabilir. Kürt halkı başta olmak üzere tüm halklar bu virüs ile kapitalist uygarlığın gerçekliğini bir daha görüp Demokratik Modernite’ nin mücadeleci yanına sarılarak virüslü iktidarların sonunu getirmek artık kaçınılmazdır.
NC//FARAŞİN SİDAR