HABER MERKEZİ – Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, İşçi ve Emekçilerin Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs vesilesiyle bugün yazılı açıklama yaptı.
‘İNSAN DEĞİL, KÂR MERKEZLİ SİSTEM’
HBDH’ın açıklaması şöyle:
“AKP-MHP faşizmi işçi sınıfı ve emekçileri sömüren, onlara düşman bir rejimdir. Dünya çapında yaşanan koronavirüs pandemisi ile birlikte Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da işçi, emekçi ve ezilenler için hayat her geçen gün daha da zorlaşmaktadır.
Kapitalizmin insan merkezli değil, kâr merkezli bir sistem olduğu bugün yaşanan pandemi ile bir kez daha ispatlanmıştır. Kapitalizm insanlığa düşman kâr hırsıyla hareket eden bir sistemdir.
‘PATRONLARIN SÖMÜRÜ ÇARKINI KORUYORLAR’
Kendisini Kürt halkına ve Türkiye ezilenlerine karşı savaşmak üzerine konumlandırmış olan faşist iktidar, yaşanan pandemi krizinin faturasını işçi ve emekçilere kesmektedir. Hükümetin patronları korumak için çıkardığı koruma kanunları faşist iktidarın insan hayatını korumaktan öte patronların sömürü çarkını korumaya çalıştığını gözler önüne sermektedir.
‘MİLYONLARCA İNSAN İŞSİZ BIRAKILDI’
Türkiye işçi sınıfı, emekçiler, kadınlar ve gençler açısından önemli bir süreçten geçmekteyiz. Faşist iktidar krizin faturasını işçi ve emekçilere keserek ‘aynı gemide’ olunduğu propagandası yapıyor. Yürüttüğü bütün kara propagandayla ülkede yaşanan ölüm sayısını ve vaka sayısını az göstererek Türkiye kapitalizminin pandemi sürecinden en az etkilenen ülkelerden biri olduğu vurgusu yapıyor. Oysa kazın ayağı öyle değil. Pandemi krizinin başlamasıyla birlikte 1 milyondan fazla insan işten çıkartıldı, aynı zamanda 2.5 milyon insan ücretsiz izne ayrıldı. Türkiye kapitalizminin temel dayanağı olan inşaat, turizm ve hafif montaj sanayi durmuş durumdadır.
‘EKONOMİK ÇÖKÜŞE RAĞMEN İŞGALE HARCAMA YAPIYORLAR’
İktidarın elinde para olmadığı için yine işçi ve emekçilerden kesintiler yaparak yaşanan ekonomik krizi onlara fatura etmektedir. Yaşanan ekonomik krize rağmen silahlanma ve askeri harcamalardan kesinti yapmayan iktdar bu yönüyle yayılmacı ve işgal politikalarından vazgeçmemektedir. Suriye’de, Rojava’da, Güney Kürdistan’da ve Libya’da yürütülen askeri operasyonlarda ısrar eden faşist iktidar savaş ve işgal politikalarında ısrar etmektedir.
Pandemi krizi yayılmaya devam ederken faşist iktidarın resmi rakamlarına göre 3.000’e yakın insan ölmüş, vaka sayısı yüz bini geçmiştir. Bu tablo içerisinde birtakım önleyici önlemler aldığını söyleyen iktidar üretimi durdurmama ve haftaiçi sokağa çıkma yasağı ilan etmeme konusunda ısrar etmektedir. Bu yönüyle bütün medyatik şovlarına rağmen pandeminin işçi ve emekçiler içerisinde yayılmasına göz yumulmaktadır. Gelinen noktada son iki aydır Türkiye siyasi gündeminde yaşanan her gelişme koronavirüs pandemisi prizmasından kırılarak görünür olmaktadır. Faşist iktidar bütün olarak süreci yürütmede başarısız olmuştur. Şimdi başarısızlığın nedenlerini ve sonuçlarını gizleme çabası içerisindedir.
‘DEVRİMCİLER İMKÂNI KULLANMALI, İNİSİYATİF ALMALI’
Bütün bu gelişmeler ışığında 2020 yılı 1 Mayıs’ı sürecine giriyoruz. Bilindiği gibi 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Yaşanan bütün gelişmeler birleşik devrim güçlerine önemli imkânlar sunmaktadır. Sürecin devrimci görevlerini iyi kavrayan bir yerden birleşik devrim güçleri inisiyatif almalıdır. Yaşanan kriz süreci faşizmin hegomanyasını sarsmakta ve geniş emekçi kitleleri tarafından sorgulanmasını sağlamaktadır.
Kendisi işçi, emekçi,kadın, Kürt ve genç bütün kesimlere düşman olan iktidara karşı kitlelerin hoşnutsuzluğu her geçen gün daha yoğun bir şekilde artmaktadır. Birleşik Devrim güçleri, 1 Mayıs sürecini doğru değerlendirmeli, geniş kitlelerle buluşacak ve onları faşizme karşı seferber edecek mücadele araçları yaratma konusunda ısrarcı olmalıdır. 1 Mayıs’ı tarihsel anlamına uygun bir şekilde örgütlemeli ve bu temelde bütün alanlarda sahiplenmelidir.
Faşist iktidar askeri operasyonlara, devrimci tutsaklara dönük baskılara, kadınlara dönük katliamlara ve işçilere dönük sömürü politikalarını artırarak devam ettirmektedir. Bu koşulların altında devrimcilerin görevi de sorumluluklarını yerine getirmektir. Faşizme karşı mücadeleyi ve örgütlülüğü yükseltmek temel görevimizdir. Emperyalizme, kapitalizme ve faşizme karşı Birleşik Devrim bayrağını yükseltmeli ve bu mücadeleyi derinleştirmeliyiz. İşçi, emekçi, kadın ve genç bütün ezilenleri Birleşik Devrim mücadelesine katacak olanakları yaratmalıyız. Başta Rojava, Güney Kürdistan, Suriye’de ve Libya’daki işgal politikalarına karşı direneceğiz. İşsiz kalan ve katledilen her işçinin hesabını soracağız.
Cezaevlerinden katiller serbest bırakılırken devrimciler pandemi koşullarında serbest bırakılmıyor. Cezaevlerinde katledilen her devrimcinin hesabını soracağız. Kadın cinayetleri ve erkek egemen uygulamaların uygulayıcılarında hesap soracağız.
Newroz ruhuyla 1 Mayıs’ı birleşik devrim mücadelesinde birleştirelim.”