BEHDİNAN –
Şahadet Tarihi ve Yeri: 17 Temmuz 2009 Hatay’ın Hassa ilçesine bağlı 27 Kasım noktasında pusuda şehit düştü.
Amanos’un baharını anlatmak zor olduğu kadar güzeldir. Her bahar yaşanan yemyeşil arazi ve rengârenk çiçekleriyle tüm doğadaki canlıların tekrardan canlandığını görmek insana umut veriyor. Amanos’un her tarafı orman olduğundan yağmurun güzel tanecikleri ağaçların yapraklarına damlarken insanın üzerine de dökülmesi, insanı hem zorlar hem de hırslandırır. Amanos’ta yaşayan herkes yağmur durduktan sonra ıslanmayı öğrenir. İşte böyle zorluğu ve güzelliğin iç içe yaşandığı bir günde Zap suyu kadar hırslı olan bir suyun kenarında Şiyar arkadaşla tanıştım. Bir grup arkadaşla Amanos’a gelmişlerdi. Grup içerisinde ilk bakışta benim dikkatimi çeken Şiyar arkadaş oldu. Fiziksel yapısı güçlü ve yapılı olduğundan dolayı o grup içerisinde en çok dikkat çekendi. İlk bakışta insana yansıttığı kişilik yapısı itibarıyla olgun ve tutarlı oluşuydu. Bunu orada eski olan birçok arkadaştan duymuştum. Birkaç gün sonra düzenleme olacaktı. Bir araya geldik. Toplantıda en çok alana ilgi gösteren Şiyar arkadaş oldu. Düzenleme sonrası Şiyar arkadaşla ayrıldık. Düzenleme öncesi Şiyar arkadaşla 5 gün birlikte kaldık. Yaşamda sürekli olgun duruşuyla örnek olan Şiyar arkadaş, yeni gelmesine, yol yorgunluğu üzerinde olmasına rağmen 5 gün içerisinde iki kez görev gitmeyi zorla dayatmış ve görev esnasında araziyi tanımak istemişti. Bu onun dikkat çekici bir özelliğiydi. Bu görev esnasında bütün arkadaşları memnun edecek bir işi de yapmıştı. O da bir domuz vurmuştu. Arkadaşlar da çok sevinmişlerdi. Bu eti 3 gün boyuncu yedik. Her yemek saatinde arkadaşlar Şiyar arkadaşa teşekkür ediyordu. Amanos’ta domuz ya da et, önemli bir düzeyde erzak sorunumuzu ya da vitamin sorunumuzu çözdüğü için hepimiz buna çok sevinirdik.
Şiyar arkadaş 2006 baharında Amanos’a geldi. Siirtliydi. Kuzeye gelmeyi çok dayatmıştı. Aslında Kürdistan’daki herhangi bir sahaya gitmeyi istediğini, hiç aklına Amanos’un geleceğini tahmin etmiyordu; ama yine de çok sevindiğini söylüyordu. Şiyar arkadaş Amanos’un karanlık ormanlarında hep asker arıyordu. Botan’dan İstanbul’a sürgün edilmişlerdi. Düşmandan çok hakaret gördüğü için içindeki kini öfkeyi boşaltmak istiyordu. Hep bir eyleme katılmak istiyordu. Hem istekli hem de emekçi özellikleri olduğu için bütün görevlere gidiyor katkı üzerine katkı yapıyordu. Katıldığı ve yaptığı işleri her zaman tam yapmak isteyen bir yapıya sahipti. Zaman zaman köyünün güzelliğini anlatır; ama sonuçta düşmanın nasıl köylerini boşalttığını anlatır, her anlatımında aynı öfkeyi gösterir, kızardı ve ilk sözü “ne zaman eylem yapacağız?” derdi ve bir sigara yakardı öfkesini dindirmek için.
Uzun bir dönem Şiyar arkadaşla görüşemedim. Daha sonra zaman zaman cihaz üzeri bir birimizi sorar, birkaç dakika sohbetimiz olurdu. Uzun dönem sonra Şiyar arkadaşla görüştük. Artık çok tecrübeli olmuş, çok moralli, tam bir Amanos gerillası gibi davranarak hepimize moral vermişti. Alanın bütün özgünlüğünü öğrenmiş , gerilla kurallarına göre hareket ediyordu. Adeta yeni Şiyar gitmiş, çok eski bir gerilla gelmişti. Artık kendisi yeni gelen arkadaşlara alanı öğretiyordu. Eyleme de katılmıştı ki, önünde artık hiçbir engel tanımıyordu. O yıl kışın beraber kaldık. Kış kampı hazırlığında her işte ön planda ve her zaman en ağır görevleri kendisi yapardı. Sorumluluk düzeyini çok geliştirmişti. Güvenliğe çok dikkat ederdi. Kış kampında lojistik kurumundan sorumluydu. Bir tek ekmek parçasını bile boşa harcamıyordu. Ufak bir yanlışı görünce adeta hepimize emek dersi verir ya da yaşamdaki duruşuyla bunu bize anlatırdı. Kış eğitimine çok önem verirdi. Zaman zaman eğitimdeki değerlendirmeleri de olumlu görülürdü. Şiyar arkadaşın bir özelliği de çok inatçıydı. İşini her zaman hırsla yapardı. Bir gün, bir kış gecesi arkadaşlar uyuyamadılar. Şakalaşıyorduk. Herkesin bildiği domuz bağı denen işkence biçimini arkadaşlar “kim yapar da kurtulabilir” dediğinde birçok arkadaş “yapamayacağını” söyledi. Şiyar arkadaş bu yöntemi bilmemesine rağmen kabul etti ve on şekerine arkadaşlarla iddiaya girdi. Bu şaka Şiyar arkadaşa yapıldığında en az beş dakika bu şakayla uğraştı; ama kurtulamadı. Sonuçta yüksek bir sesle ve kendini çok zorlayarak bağırdı ve bu esnada arkadaşların hepsi gülerken birden herkes ciddileşti. “Ne oluyor?” diye birkaç saniye sonra herkes şaşkın şaşkın Şiyar arkadaşa bakmaya başlamışlardı; çünkü ağacı kırmış ve kurtulmuştu. O esnada herkes doğal bir sesle ve içten gelerek “helal olsun sana” diyerek alkışladılar. Birkaç saniyelik ciddiyet ve şaşkınlık havası yine değişti. Gülüşmeler ve şakalaşmalar devam etti. Şiyar arkadaşın fiziksel gücü çok fazlaydı. Kendine her konuda güveniyordu. Bu güveni çevreye de veriyordu. İnsan her zaman onunla birlikte hareket etmek istiyordu. O günden sonra kimse Şiyar arkadaşla herhangi bir konuda ne iddiaya girerdi ne de yarışabilirdi; çünkü Şiyar arkadaş yaşamında da, pratiğinde de kendini kanıtlamış bir duruşa sahipti.
Bahar olduğunda Şiyar arkadaşla birkaç haftalığına görev icabı ayrılmıştım. Geri döndüğümüzde Şiyar arkadaşın kaldığı grup, çok ciddi bir kazayla yüz yüze gelmişti. Bu grubu da kurtaran yine Şiyar arkadaş oldu. Ciddi duyarlılığı, iradesinin güçlü oluşu ve arkadaşlığa bağlılığın gereği olarak bütün gücünü bu kurtarma çalışmasında vermişti. Arkadaş grubunda bir arkadaş şehit düşmüştü; ama birçok arkadaşı da kurtarmıştı. Şiyar arkadaş bu şahadetten çok etkilenmişti ve kendisinin bu olayla hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen sürekli kendisini sorguluyor, her fırsatta kendi içerisinde bir ezikliği yaşıyordu. Bu şahadetten sonra Şiyar arkadaş, şehit düşen arkadaşı yaşamda anılarıyla, sözleriyle, hareketleriyle yaşatmaya çalışıyordu. Sürekli de bu arkadaştan bahsederdi.
Amanos’un sonbaharı olunca insan yemyeşil çim sahası gibi görünen o güzelim ormanın yapraklarını dökülürken gördüğünde zorlu bir yaşamın geldiğinin işaretini veriyordu. Böyle bir zamanda (Cihan Amed) arkadaşla tanıştım. Hava soğuktu. Arkadaşları karşılamaya giden grup geldiğinde Cihan arkadaşın genelliğinden, canlılığından ve sıcaklığından bahsediyordu. Cihan arkadaş 2005 ya da 2006’da katıldıktan sonra Zağroslarda birkaç yıl kaldıktan sonra Amanos’a geliyor. Amed’ten Çukurova’ya, Adana’ya sürgün ediliyor. Cihan arkadaş gerillacılığa yeni başlıyordu. Çok çalışkan emekçi özelliklere sahip biriydi. Ayrıca düşünce olarak da gelişkin biriydi. “Okulda sosyoloji okuduğunu, bitirmeden gerillaya katıldığını” söylüyordu bize. Her zaman nasıl faaliyetlerde kaldığını nasıl çalıştığını polis ve özel timlerle nasıl çatıştığını anlatıyordu. Kendisi halk faaliyetlerinde uzun süre kalmıştı. Sürekli halkın durumunu anlatırdı. Her anlattığında duygulanır, heyecanlanır bu havayı bize de yaşatmaya çalışırdı. Kendisiyle getirdiği bir radyosu vardı. Müziği çok severdi. Kendisi de beraber söylerdi. Ortama moral verirdi. Ay ışığı gecelerinde közün başında çay içmeyi çok sever, bizi de uyandırır, çayı birlikte içerdik. Öyle gecelerde hiç uyumak istemezdi. Her zaman tecrübeli bir gerilla olmak isterdi. En çok sevdiği ve biraz da yaşadığı gerillanın romantik yönüydü ve ay ışığı olduğu gecelerde bunu yaşardı. Fiziksel olarak zayıf olmasına rağmen gerillacılığın heybeti bu arkadaşı güçlü kılardı. 2008-2009 kışı Şiyar ve Cihan arkadaşla birlikte kaldık .Bu kış çok iyi bir kış geçirmiştik. Moralleriyle yaşama bu iki arkadaşın özellikleri renk katıyordu. Cihan arkadaş canlılığı ve Şiyar arkadaşın olgunluğu, yaşamda belirleyici olabiliyordu ve her ikisi de birbiriyle iyi anlaşabiliyorlardı. Yeri geldiğinde Cihan arkadaş moral veriyor, yeri geldiğinde Şiyar arkadaş olgun yaklaşıp ortama mütevazılığını bir anda yansıtabiliyordu. Özelliklerinin yerini ve zamanını nasıl ve ne zaman yapacaklarını iyi kestirebiliyorlardı. Cihan arkadaş baharın gelmesini çok istiyordu. Sebebi düşmanın halka yaptıklarını hatırladıkça eylem yapmak istiyordu. Onun için bahara erken çıkmak istiyordu.
Kış bitmiş, bahar pratiğine çıkmıştık. Şiyar arkadaşa bir görev verilmiş, kurye olmuştu. Bu görevini layıkıyla yapıyordu. Arazi hâkimiyeti gelişmişti. Her grupta gelip gittiğinde Şiyar arkadaştan memnun kaldıklarını söylüyorlardı. Her iki arkadaşla bu bahar ayrıldım. Ayrılırken çok hüzünlenmiştik. Hepimiz için gerilladaki en zor iş arkadaşlardan ayrılmak ve ayrılırken de yaşanan o hüznü dile getirmekti.
Şiyar arkadaş görevinden geldikten sonra tim komutanlığı görevini aldı. Bu görevin ağırlığını bilerek hareket ediyordu. Bir gün Şiyar ve Cihan arkadaş, bir grup arkadaşla göreve giderken düşmanın pususuna düşerek önce yaralanıyorlar, sonra da çatışarak şehitler kervanına katılıyorlar. Biz bu haberi duyduğumuzda hiçbirimiz inanamamıştık. Hepimiz çok üzüldük. Bu üzüntüyü dile getirmek öyle kolay değildi. Cihan arkadaşla ilk tanıştığımız yerde, her iki arkadaş da orada şehit düştüler. Cihan arkadaşla çok fazla pratikte fazla kalamadık; ama umut dolu, neşe dolu, çok temiz bir arkadaştı. Zaten Amanos’a geldikten birkaç ay sonra şehit düştü. Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadele Arkadaşları