HABER MERKEZİ
Pandemi dönemiyle birlikte bana, kadınların gördüğü fiziki ve manevi şiddet artış göstermiş. Aynı zamanda sokağa çıkma yasağından kaynaklı evlerde geçirilen zaman kadınların toplumsal cinsiyetçilik ile daha çıplak bir şekilde karşılaşmaşlarına neden oldu.
Üstelik bunları yapan bir erkek zihniyetten kaçarken, başka bir erkek zihniyete sığınıyoruz. Evlerde hapsedildiğimiz erkek zihniyetten kaçarken, başka bir erkeğin bize özgürlük getireceğine inanarak soluğu onun yanında alıyoruz. Ya da gecenin bir yarısı dışarı çıktığımızda dışarıdaki erkeklerden korunmak için yanımıza ailemizden aynı erkek zihniyetini besleyen başka biri veriliyor. Mantık şu olsa gerek, başkasına karşı erk zihniyetle yaklaşan erkek sizin ağabeyiniz ise eğer sıkıntı yoktur.
Oysa mesele fiziksel olarak herhangi bir erkeğin korumasına ihtiyacımız olduğunu değil, beyinlerin değişmesi gerektiği yönünde. Asıl olan zihniyettir. Erkek egemen zihniyeti var oldukça, ne erkekler ne de kadınlar özgür olamayacaktır. Özel savaş ve algı operasyonu ile erkekler yönlendirilecek, kadınlar ise yönlendirilen bu erkeklerin içinde iki büklüm duracak kafa sallamaktan başka bir şey yapamayacaktır. Çünkü istenen budur!
“Eğer 15 yaşında tecavüze uğruyorsan tek yolun bu çocuğu doğurmaktır. Sonuçta erkek ne yapsın değil mi olmuş bir hata, asacak değil ya devletimiz (!)? Sen kadınsın sana susup doğurmak düşer. Ya da erkek arkadaşın seni öldürüyorsa suç senin kadın kısmınla bir erkeğin yanında niye geziyorsun ki ? Ve ya eşin seni dövüyorsa suç senindir kadın dediğin alttan alır eee ne demişler yuvayı dişi kuş yapar!”
İşte her gün bu zihniyetle yaşıyorsunuz kadın ve ya erkek olmanız fark etmiyor her gün biraz daha esir alınıyorsunuz. Erkekler dışarıda devletin kölesi iken onlara eve gittiklerinde kadınları köleleştirmek dayatılıyor. Kadınlara ise kendilerine yapılan her şeye boğun eğmek.
Erkek devlet zihniyeti, vermediği cezalar, yaptığı diziler, okuttuğu okullar ile size bunları dayatıyor. Eşitsiz bir sistemin içinde eşit yaşayacağını düşünmek ise kendini kandırmak oluyor. Yıllardır süre gelen köleleştirme odaklı erk devlet zihniyetini aşacak şey ise, mücadeledir. Kadın özgürlüğü mücadelesi kadınlara özgün değildir. Bu mücadeleye tüm insanlığın ihtiyacı vardır. Kadınla var olan toplumdur. Köle kadın ise kendiyle birlikte köle toplumu yaratır.
Köle olmadığınız, özgür yaşadığınız ve özgürce düşündüğünüz bir Dünya istiyorsanız eğer tek yol mücadeledir! En başta kendinizden ve kendi evinizden başlayın mücadeleye.
NC/ Axin Mahir Dicle