HABER MERKEZİ
Toplumun ve doğanın en dinamik, üretken kesimi gençler ve gençlik olmaktadır.
Her türlü krizin, bunalımın, çözümsüzlüğün panzehri toplumsal mücadeleler tarihinde gençler ve gençlik olmuştur.
Diyalektik ve bilimsel açıdan düşünüldüğünde gençlik toplumun en temel motor gücü işlevine sahiptir.
Doğa diyalektiği ve duygu yoğunluğu açısından bakıldığında da gençler ve gençlik topluma, doğaya ve evrene yön veren, direnç kazandıran, adeta cıva rolü oynayan akıcı ve etkileyici ruh özelliği ile yaşam sunan olmaktadır.
Şüphesiz gençlerin ve gençliğin yetişmesinde ailenin, okul süreçlerinin, çevre ilişkilerinin rolü belirleyici olmaktadır.
Devletleşmiş grup ve uluslarda gençler ve gençlik devletin kutsal çıkarları için eğitilir, yetiştirilir, şekil verilir, ona göre bir kişilik oluşumuna yol açar. Onun için gençler devlet sistemlerini aştığı oranda daha anlamlı ve derinlikli kişilik kazanır.
Aile, okul, çevre dolayısıyla devlet ilişkilerini sorgulamadıkça gençlik toplumu edilgen, en iyi ifade ile köle işçi olma statüsüne indirgenir. Ötesine de gidemez.
Toplumsallık ve evrensellik boyutlarında ele alındığında gençlik bilme-bilinç alma yanında anlam gücünde derinlik sağladıkça özgürleşme yoluna girecektir.
Anlamak özgürlükse o halde anlam gücünde derinleşmek önemli olmaktadır.
Edilgen, pasif, sorgulamayan, boyun eğmeci, ben-efendimci, sanal dünyacı, dijital bağımlısı gençler ve ya gençlik olmamalıdır.
Her şeyden önce felsefenin, anlamın, bilimin, analitik ve duygusal anlamda yöntemin zenginliğinde hakikat arayışçısı olmak gerekiyor.
Okuyan, araştıran, sorgulayan, hesap soran, bilinç ve duygu gücünde derinleşen, yurtsever ve devrimci olmak gençlik için işin alfabesi olmalıdır.
Gençlik; aile, okul, çevre ve dolayısıyla devlet denilen ceberuttun sınırlarında kalmamalıdır. Ufku ve dünyası geniş olmalıdır.
Gençlik cıva gibi akışkan, kabına sığmayan, coşku seli ile tüm ilişkilerine ve çevresine ışık saçan, iç ve dış yönelimlerden doğru sonuçlar çıkaran, etkilenen değil, özgür duruşu ile etkileyen tutum ve davranışın sahibi olmalıdır.
Öz bilinç, yurtseverlik bilinci, ulusal bilinç, sınıf bilinci konularında rafine olan, her olay karşısında irade gösteren örgütlü gençlik, başaran gençlik olacaktır.
Doğa, dünya ve evrende gelişebilecek her türlü siyasi, ekolojik, sosyolojik kadın ve toplum alanlarındaki değişim ve yenilikleri günlük izlemeli, öğrenmeli ve öğretmelidir. Gençlik, koronavirüslere, depresyonlara, psikolojik vakalara, evde kalınlara ve biyolojik salgını sevimli hale getiren söylem ve eylemlerin sahibi olmamalı, bunlara karşı gençlik ruhu ve iradesi ile süreklilik arz eden bir mücadele tarzı yürütmeyi esas almalıdır.
Kapitalist Modernitenin kanserojen yaratan tüm virüslerine karşı duyarlı olmak kadar ona karşı mücadele açan, kapitalizme meydan okuyan, düşünce, bilinç ve eylem gücüyle örgütlenmelidir. Bu örgütlenmesini bir yaşam tarzı haline getirebilmelidir.
Kapitalizmin panzehri komünalizmde yoğunlaşıp derinleşmek, gençliğin en temel düsturu olmalıdır.
Nasıl ki bir dönemlerin gençliği “Sosyalizmin Alfabesinde” ruh ve moral alıp yönünü belirliyor idiyse yeni dönem gençliği de Halkların Önderi Abdullah ÖCALAN’ın “Demokratik Uygarlık Manifestosu” adlı tarihsel anlamı kadar yol gösterici kitaplarını “Komünalizmin Alfabesi” olarak değerlendirmek, okumak, her ulaştığı ilişkide okutmak ve pratik yaşama dönüştürmek temel görevi olarak bilmelidir.
Dijital ve sanal dünyanın değil doğal ilişkilerin geliştiği komünal emeğe ve üretime dayalı yaşam seçeneği gençliğin esas tercihi olmalıdır.
Toprağına, suyuna, enerjisine ve anayurt olarak tanımlanan kökleştiği coğrafyasına dönüş ve orada yaşamı örgütleme ve geliştirme, gençliğin esas yöntemi ve rotası olmaktadır.
Bunun için örgütlenmek, özgürleşmek ve eyleme geçmek gerekiyor.
“Coşku seli ile Genç Başlayanlar, Genç Başaracaktır” diyorum.
Hasan Çarçella